6: Hüngiv

1.1K 50 11
                                    

The Night We Met, Lord Huron

𓍯

Çocukken çok sevdiğim bir kum saatim vardı. Kocaman, gösterişli bir kum saatiydi. Bayram harçlıklarımı biriktirerek almıştım ve bu o kum saatini benim için daha özel kılıyordu. Bütün gün onun başında oturur, kum tanelerinin bir taraftan, diğer tarafa akmasını izlerdim. Ama benim için o kum taneleri akarken zaman ağırlaşıyor ve hayat normal akışından daha yavaş akıyordu.

Tıpkı şu an olduğu gibi...

Deniz'in gözleri gözlerime dokunduğu anda, onunla göz göze geldiğimiz ilk andan itibaren olduğu gibi zaman ağırlaşmıştı. Deniz'in yutkunuşunu kendi boğazımda hissettim ve bu dudaklarımın aralanmasın neden oldu. Burnundan sert bir nefes vererek gözlerini kapattığında zaman tekrar eski haline dönmüştü.

Ve sonra o kum saati parçalara ayrılmış, cam kırıkları ayaklarıma batmıştı. Bir daha hayat benim için hiçbir zaman güzel bir anın içinde yavaşlamamıştı. Ta ki onun gözlerine denk düşene kadar.

Cemre'nin hızlı adımlarla bize geldiğine emin olduğum o sırada ondan uzaklaşarak kendi alanıma girdim. Kucağımdaki küçük kedi sanki birazdan olacakları hissetmiş gibi boynuma daha çok sokulduğunda onu daha sıkı kavradım. Ağaca tutunarak ayağa kalkacağım sırada Deniz'in bana elini uzattığını gördüm ama ondan yardım almadan kendi çabam ile kalktım ayağa.

Kotumun cebindeki telefonun ısrarla çaldığını duydum ama Cemre gözlerimin hedefine girdiğinde umursamadım. Cemre öfkeli bir şekilde bana doğru yaklaştığında onu görüş alanımdan çıkaran Deniz'in önüme geçmesi olmuştu.

Cemre'nin dudaklarından çıkan alaycı kahkaha kaşlarımı çatmama neden oldu. "Bir de onu arkana mı saklıyorsun?" dişlerimi sıkarak bir adım yana kaydım ve onunla göz göze geldim. "Ben kimsenin arkasına saklanmam" dedim dişlerimin arasından. Bu doğruydu.

Henüz küçükken, artık yaşadıklarıma dayanamadığımda ve çok korktuğumda babamın arkasına saklanmak ve onun önümde bir dağ gibi dikilmesini istemiştim ancak o beni asla arkasına almamış, yanımda bile durmamıştı ve ben o günden beri kimsenin arkasına saklanmamış, bunu aklımdan dahi geçirmemiştim.

"Ama başkalarının sevgilisine asılırsın, değil mi?"

"Laflarına dikkat et Cemre."

Cemre, Deniz'in cümlesiyle dişlerini sıkarak sustu ama gözlerinden geçenleri görüyordum. Gözlerinden taşan öfkeyi, nefreti net bir şekilde okuyordum. Duygularını kontrol edemiyordu, onun aksine ben şu an düz bir suratla bakıyordum ona.

"Seni ilk gördüğümde hissetmiştim ama o kadar masum bir suratın var ki, bu fikri aklımdan hemen sildim. Oysa o masum suratının arkasında yatan bir şeytan varmış sürtük."

"Bir şeytana söylediğin cümlelere dikkat etmelisin, yoksa yanarsın."

Sakin bir ses tonuyla kurduğum cümle onun şok içinde bana bakmasına neden oldu. "Bir de bana cevap veriyorsun, bu nasıl bir yüzsüzlük?" gerçekten şok içinde kalmıştı. "Sevgilin bile sana açıklama yapmıyorken bu kadar soru sorman ne kadar yüzsüzce?" tek kaşımı kaldırarak alayla sormuştum bunu.

Cemre gözlerini Deniz'e çevirdiğinde sanki bunu daha yeni fark etmiş gibiydi. "Bana bir açıklama yapmayacak mısın?" yüzünü buruşturdu "bana bir açıklama yapmak zorundasın." Deniz'in derin bir nefes aldığını işittim "ne için?"

"Bu kızla neredeyse öpüşecektin ve ben senin sevgilinim."

"Sen benim sevgilim değilsin Cemre" eğer bu kızın karşısında maskemi düşürmekten çekinmeseydim şok içinde Deniz'e bakabilirdim ama tek yaptığım gözlerimi ona çevirmek oldu. "Beni kendini öldürmek ile tehdit ettin, ses çıkarmadım. Bana yanaşmana, sırnaşmana ve daha fazlasına sessiz kaldım ama ona, tek kelime daha edersen seni pişman ederim."

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin