54: Onsuzluğun Soğukluğu

347 19 1
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...

Çocuklar Gibi, Sezen Aksu
Biz Senle, Cem Adrian

❛  

Bir imkansızlığın içinde imkan aramak. Sanırım yaşadığım durumu bir cümle ile ifade edecek olsam bunu tercih ederdim. Bir şeyleri isterken gerçekleşmeyeceğini bilmek, imkansız olduğunu bilmek artık kalbimi yoruyordu. Ona tekrar güvenmek, her şeyi silip elini tutmak anne ve babamın hayata dönmesi kadar imkansızdı. 

Bunu biliyordu. Çünkü kurduğum cümleden sonra beni kucağından indirmiş ve dışarı çıkmamı beklemişti. Gözlerindeki o imkansızlık yüzünden verdiği savaşı görmüştüm ama o, onunla birlikte savaştığımı asla bilemeyecekti. Onunla olamazdım ancak onunla uyumak, onunla gülmek, onunla susmak her şeyden anlamlıydı benim için. 

Bu, biraz bencilce.

Belki öyleydi ama önemli değildi. O, beni bütün bencilliğimle severdi. Ona gidip, tamam tekrar olalım ama sözlerimle ve bazen de gözlerimle canını yakacağım desem hiç düşünmeden kabul ederdi, biliyordum. Ama her şeyden, tüm yaşananlardan öte benden hala sakladığı şeyler vardı. Belki de asla anlatmayacağı, asla bilemeyeceğim şeyler vardı ve bunlarla yaşayamazdım. Belki her şeyi sineye çekebilir ve kalbimin sancısına katlanabilirdim ama var olan sırları bilip susmaya devam edemezdim. 

Kahve makinasının sesini duyduğumda aldım ve kahveyi fincana doldurdum, Aymira sonunda uyumadığı halde yattığı koltuktan kalktı ve yanıma geldi. "Neler oluyor?" diye sordu ve bir bardağa su doldurmaya başladı "onu affetmediğini düşünüyordum." 

"Zaten affetmedim" fincanı bir tepsiye koydum ve bana uzattığı bardağı da hemen yanına bıraktım. "Sadece, sarhoş ve o halde araba kullanmasını istemedim" tepsiyi elime aldığımda ona baktım "bu olanlar aramızda kalsın" beni başıyla onayladı ve gülümsedi. "Her şey düzelecek" kolumu sıktı "düzelmezse her şeyi sikeriz." Ona gülümsedim ve bana açtığı boşluktan geçerek yukarı çıktım, odamda olduğunu biliyordum. Ben kahveyi yaparken kapı sesini duymuştum. 

Tepsiyi tek elimle tutup kapıyı açtım, odamdaki led ışıklar yanıyordu. Abim geldiği zaman onunla birlikte tavana yapıştırmıştık sarı tondaki ledleri. Deniz, yatağın ucunda altında bir boxter ile oturuyordu. Kapıyı ayağımla kapattım ve yanına ilerledim "sana kahve yaptım" başını kaldırıp bana baktı "biraz ayılırsın." Kahve fincanını eline aldı ama suya uzanmadı, kahvenin yanında su içmezdi ve onun suyunu da ben içerdim. Tepsiyi çalışma masamın üzerine bıraktım ve bardaktaki suyu içtim. 

Arkamı döndüğümde o da kahvesini bitirmişti, fincanı elinden alıp tepsiye geri bıraktım ve tekrar yanına ilerledim. Ama bu sefer ayakta dikilmek yerine yanına oturdum, dizlerimiz birbirine değiyordu. "Beni" dedi kuru bir sesle "nasıl sınadığını bilemezsin" aslında biliyordum. "Benden istediğin şey acı belki ama asla gerçekleşmeyecek ve ben aptal bir umut ile nasıl gerçekleştireceğimi düşünüyorum." 

Parmaklarımı birbirine geçirdim ve dudaklarımı birbirine bastırdım. "Senin için, tüm imkansızları gerçekleştirebilirim ama bunu değil, keşke yapabilsem ama yapamam. Bir ölüyü diriltemem Lavinia."

"Biliyorum."

"Ve sende tam bu yüzden benden bunu istiyorsun."

"Evet."

Dudaklarının arasından bir nefes saldı ve yüzünü sıvazladı, her an ağlayacak gibiydim ama gözlerim kupkuruydu. Sadece bana baksa, ağlayacağımı düşünürdü. Ve bana baktı. "Onları çok özlüyorsun, değil mi?" büyük eli ellerimi tuttu "onları çok özlediğini biliyorum çiçeğim." Bana bakıyordu ama ben gözlerimi ellerimizden çekemiyordum, elleri çok güzeldi ve bu canımı çok yakıyordu. "Uyumak ister misin?" başımı salladım ve bu kolunu belime sarıp beni yatağa çekmesi için yeterli oldu. Kendi yatağımda, onunla ilk defa uyuyacaktım. 

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin