75: Küçük Kız & Kadın

184 6 1
                                    

Bilir O Beni, Pinhani
Evlerinin Önü Yonca, Manuş Baba

🍂

Birini sevmenin, güvenmenin, inanmanın insanın canını ne kadar yaktığını acı bir şekilde öğrenmiştim. Hepsini ayrı ayrı insanlardan daha çok küçükken öğrenmiş olsam da hepsini tek bir insandan öğrendiğimde bir daha kimseye soluksuz güvenmemem gerektiğini öğrenmiştim.

Çünkü ben, ona kendi nefesimden daha çok güveniyordum. 

Nefes alamadığımı, ciğerlerimin bana ihanet ettiğini hissetsem ve o nefes alıyorsun dese, alırdım. Ben ona, arkamı dönüp uyuyacak kadar güvenmiştim ve evet beni sırtımdan vurması için bir şans vermiştim. Ama aslında o, daha ben ona sırtımı dönmeden beni sırtımdan vurmuştu. 

Çok küçüktüm, ben daha bir kaç ay öncesine kadar çok küçüktüm ama onun oyunlarını öğrendiğim gün büyüdüm ve küçüklüğümü affettim. 

Kapıyı olabildiğince yavaş kapattıktan sonra kulaklıklarımı taktım ve ayakkabılarımı ayağıma geçirip bahçede ilerlemeye başladım. Havuzun yanından geçerken adımlarım duraksadı ve dudaklarımın kaşındığını hissettim. Mete ile öpüşmüştüm ve bunu isteyen ben olmuştum ama bu bana kötü hissettirmemişti. 

Onda gerçekten bir şey vardı, bana iyi gelen bir şey. 

Onu tanıyordum, bana kendisini anlattığı uzun konuşmalarımız olmuştu. Benim kendimi anlatmayacağımı bildiği için yapmıştı bunu, biliyordum. Onu ilk gördüğüm gün aldatıldığımı öğrenmiş ve yıkılmış bir haldeydim, nefes alamıyordum ama o benim nefes almamı sağlamıştı. O gece, onun yatağında onun kokusu ile yatmıştım, soğuk bir sabahın şafağı gibi kokuyordu Mete. Bana büyüdüğüm şehri hatırlatıyordu kokusu. 

Otomatik kapının yanındaki tuşlara bastım ve kapı hafifçe kayarak açıldı, ben dışarı çıktığımda ise arkamdan kapandı. Karanlık yolda ilerlerken ışık açmadım, yıldızların ışığı o an için bana yeterli geldi. Esen sert rüzgar saçlarımı savurduğunda evden çok uzakta değildim, rüzgar saçlarımı savurdu ve onu gördüm. Onu gördüm ve şarkının sözlerini duydum, olur olmadık bir anda gelir yakalar bu his seni. 

Kaşlarım çatıldı ve ona doğru yürüdüm, evin biraz ilerisindeki sitenin duvarına yaslanmıştı. Bir eli cebindeydi, diğerinde ise parmaklarının arasında sigarasını tutuyordu. Kulaklıkları çıkartıp boynuma astım ve karşısına geçtim. Sigarasından son bir nefes çekti ve onu yere atıp ayakkabısının tabanı ile acımadan ezdi, beni ezdiği gibi. 

"Ne arıyorsun burada?"

"Onu öptün" bir anda kurduğu cümle afallamama neden oldu "onu öptüğünü gördüm Lavinia" ne zamandır buradaydı? Yaslandığı duvardan uzaklaştı ve böylece bana yakınlaştı "onu nasıl öpebildin?" dişlerimi sıktım "benim izlerimi taşıdığın dudaklarla onu nasıl öpebildin?"

"Ne saçmalıyorsun Deniz?"

"Ne mi saçmalıyorum? Ben mi saçmalıyorum şu an? Sizi gördüm, onu öptüğünü, onun seni öptüğünü gördüm. Sonra gülüştüğünüzü, onunla eğlendiğini ve öpüşmenizden hiç rahatsız olmadığını." 

"Rahatsız olmam mı gerekiyordu?"

"Gerekiyordu" sesini yükselttiğinde bir adım geri attım "onu öptün ve ne oldu peki?" kaşlarımı çattım "beni sevmeyi bıraktın mı şimdi?" sesine sıkıştırdığı alayı hissettim. "İstediğin kadar adamı öp, istediğin kadar adamla eğlen, gül hatta mutlu ol ama asla bana hissettiklerini bir başkasına hissedemeyeceksin" bana bir adım yaklaştığında nefesini saç diplerimde hissettim. "Benim sana hissettirdiklerimi başkası sana asla hissettiremez" cümlesi beni ağlatabilirdi, bir süre önce olsaydı içimdekileri serbest bırakır ve ağlardım ama bunun yerine güldüm.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin