Bölüm 18 - Daha iyisini yapabiliriz.

6.8K 328 38
                                    

Kerem kendini kaptırmış, koyuvermişken Gizem’i saran kolları gevşedi. Gizem güvende olduğuna emin olduktan sonra, kendisini zevkle öpmeye devam eden adamın dudağını öyle bir ısırdı ki, Kerem ne olduğunu şaşırdı. Acıyla ağzını açmış, elini dudağına götürmüş, şaşkınlıkla kıza bakarken, Gizem bir de tokat attı ona. Kerem’in başı sağa doğru savrulurken elinin tersiyle iğrenircesine kendi dudaklarını sildi, “Ben istemedikçe beni kimse zorla tutamaz dedim sana.” Dedi, hızla çıktı gitti.

 Kerem yediği tokatın acısı yanağında, ısırılmışlığın acısı dudağında Gizem’e neden aşık olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Dudağından sızan kana aldırmadan kızın peşinden koştu. Gizem daha gişenin önüne yeni gelmişti ki, Kerem kendini onun önüne attı. Evlenme teklif eder gibi önünde diz çöktü. Günah çıkarır gibi iki elini birleştirip hızlı hızlı konuşmaya başladı “Özür dilerim, affet, ne olursun affet. Ne istersen yaparım…” diye yalvarırken Gizem onu dinlemiyor sağından solundan geçmeye çalışıyordu. Kerem ise ona yol vermiyordu.

 Gizem gözlerini patlatarak dişlerinin arasından “Çekil yolumdan” diyordu ona.

 Kerem kararlılıkla sürdürdü yalvarışını “Lütfen affet, lütfen yanımda kal, lütfen…”diye cümleleri hızlı hızlı sıralarken, Gizem onu dinlemiyor “Çekil yolumdan dedim bak fena olacak” diye tehdit ediyor, vuracakmış gibi çantasını havaya kaldırıyordu. Kerem o sırada başını korumak için ellerini havaya kaldırdı ama Gizem’in önünden çekilmedi. Korunma içgüdüsüyle etrafa bakarken, gişenin yanındaki saksıyı gördü. Yerinden hızlıca kalktı, saksıyı kucakladı, tekrar Gizem’in önüne geçip kucağında saksıyla “Affet ne olur, gitme, bak hem daha filmin sonunu görmedik.” Dedi. Gizem dudağından izinsizce kaçan minik gülücüğe engel olamadığında sinirle karışık tıslarcasına sırıttı. Kerem elinde kocaman saksıyla çok komik görünüyordu ve hala utanmaz bir tavırla film diyordu. Üstelik o güzel alt dudağında gözle görülür bir yarası vardı kıpkırmızı parlayan. Gizem ister istemez durdu, gülme içgüdüsüne engel olamıyordu ama sözcükleriyle onu hala hırpalayabilirdi “Yaa Kerem, sen ne arsız ne yüzsüz, ne utanmaz bir adamsın yaa…” diyebildi saklamaya çalıştığı gülüşünün arasından.

 Kerem “Evet tatlım haklısın, her kelimesi doğru, sen ne dersen doğru bebeğim...”

 Gizem elinde olmadan hem kızıyordu hem gülüyordu “Gerçekten yüzsüzsün sana inanamıyorum. Hala bebeğim diyorsun.”derken ayağının topuğunu sinirle yere vurdu.

 Kerem’in yüzünün yarısı çiçek yüzünden görünmüyordu ve Gizem’in tepkilerinden çekindiği apaçık ortadaydı “Evet, haklısın, üstelik fırsatçıyım da. İlk fırsatta öptüm seni. Ama biz buna ilk öpücük demeyelim olur mu? Bunu hiç olmamış sayalım. Daha iyisini yapabiliriz…” diye saçmalarken, Gizem ondan kurtulamayacağına kanaat getirdi, isyanı dolup taştığında “Tamam. Yeter sus artık” diye patladı. Sesi kesilen adamın gözlerine baktı bir an, sonra bakışlarını kaçırıp yumuşayan sesiyle “Ve yerden de kalk artık.” Dedi. Kerem hızla yerden kalktı ama hala Gizem’in gitmesinden korkuyordu.

 Gizem derin bir nefes aldıktan sonra, gözlerine bakmamaya çalışarak “Bak Kerem, sana son bir şans veriyorum. Bunu yaptığım için beni yeniden ve son kez pişman edeceğine de eminim aslında. Ama yinede deneyeceğim. Sana bu şansı vermemin sebebi de sen değilsin. Sadece günah benden gitsin istiyorum. Nasılsa az sonra beni yeniden kovacaksın ya da bir şekilde kıracaksın ve bu kabus bitecek.” Dedi.

 Kerem saksıyı yerine bırakıp kendinden emin ama geveze tavrıyla cevapladı kızı “Kabus mu? Gördüğün görmüşün en güzel rüyan olacağım ben senin. Görürsün bak, bu lafları ettiğin için pişman olacaksın.”

Öyle sıkı sarıl ki...Where stories live. Discover now