Bölüm 20- Tutkal gibi yapışmak.

7K 321 19
                                    

Merhaba arkadaşlar.Bu bölüm de severek yazdıklarımdan biri oldu. İnsanların hayatında böyle hızlı U dönüşleri ve keskin virajlar her zaman olmaz. Olduğu zaman da verdiğin kararın bedelleri ağır olabilir. Karakterim Gizem için zor bir gün,bugün. Umarım herkes severek okur. Bu bölümü gönlü güzel kardeşim zencefilkızılı'na ithaf ediyorum. Hayatınızdaki keskin virajlar için hepinize şans diliyorum. En çokta sana zencefilkızılım. Umutla kalın.

 Gizem ikisinin akraba olma ihtimalini düşününce dizlerinin bağı çözüldü ve sandalyeye attı kendini. Hayatının yönünü tesadüflere bırakmayı tercih eden biri için bu hiç de hoş bir tesadüf sayılmazdı. Ersin Kerem’i hatırlayamamıştı “Evet, ama ben sizi çıkartamadım” derken tedirgindi. Kerem samimi bir gülüşle “Geçen ay yanınıza gelmiştim Ankara’ya, iş için” dedi. Ersin başını sallayarak “Tamam şimdi hatırladım. Buyur otur bir şeyler içelim.” Diyerek masaya davet etti onu. Gizem yaşadıklarına inanamıyordu, bu durumun gerçek olma ihtimali çok azdı. Gizem hala yatağında uyuyor olmalıydı, yoksa gündüz vakti bu kabusu görmesinin imkanı yoktu. Kerem, Ersin’in davetiyle keyiflenmiş az önceki uysal gülüşü yerini yalaka bir sırıtışa bırakmıştı. Kerem’in istediği olmuştu Gizem’e kendi arkasından iş çevirmesinin bedelini ödetebilecekti şimdi. Kerem içeri bakıyormuş gibi yaptı “Patron az önce çıktı, oturayım iki dakika” dedi boş sandalyeye yerleşti. Oturur oturmaz da, olanca gücüyle Gizem’in ayağına bastı. Kızın canı öyle çok acıdı ki, çığlık atsa sesi kısılırdı. Ama Gizem dişini sıktı, sesini çıkarmadı. Ona eziyet etmek için bilerek yapıyordu, anlamamak için salak olmak gerekirdi. Gizem sadece bu darbeyle kurtulabileceğine inanmak istiyordu ama Kerem’in kendisine çok daha fazlasını yapacağını biliyordu.

 Ersin Kerem’e dönüp ilgiyle “Burada çalışmaya mı başladın?” diye sordu.

 Kerem “Sezonluk işte, boş kalmamak için. Ama önümüzdeki hafta birkaç görüşme yapacağım.” Dedi.

 Ersin onaylar bir ifadeyle başını salladı “Olsun, boş durmaktan iyidir” Kerem samimiyetle gözlerini açarak “Eee sizi hangi rüzgar attı buraya?” diye sorduğunda Ersin Gizem’in sandalyesinin arkasına kolunu atarak “Gizem’i ziyarete geldim” diye cevapladı.

 Kerem efendi bir tavırla Gizem’e döndü “Memnun oldum Gizem ablacım, kusura bakmayın Cevriye diye başınızda bağırıştık ama isim tutmadı.” Derken sandalyenin arkasındaki kolu kırmak istiyordu.

 Gizem pastanın üzerine konmaya yeltenen birkaç sineği eliyle kovalarken, sineklerin Kerem’in ağzına girmesini diledi. Kerem’e dönüp dişlerinin arasından “İsim de tutmadı, doğum günü de tutmadı. Yaa acaba gerçek Cevriye Hanım nerde ki? Pastayı sipariş eden yakını da hanıma mahçup olmasın, sizin hatanız yüzünden.” Dedi.

 Kerem olabildiğince pişkin ifadesiyle “Olmaz bir şey olmaz, olursa da patron yenisini getirtir. Taaa Ankara’lardan benim Ersin abim gelmiş, burada oturmuş, ben onun masasından pasta alır da başkasına yedirtir miyim hiç?” diye abartarak ev sahipliği yaparken, Ersin “Yok canım gerek yok, koca pastayı kim yiyecek?” diyordu ama tabi Kerem’e dinletemedi. Gizem hiçbir şey düşünmemeye çalışıyor olsa da, zihninde onunla ilk günden beri yaşadığı her anı sıralanmış birbirini kovalıyordu. Onu ilk gördüğü an bu hale gelecekleri asla aklına gelmemişti. Kerem’i Ersin’le aynı kareye sığdırabileceğini hayal bile etmemişti. Düşüncelerinden kaçmaya uğraşırken, gözleri amaçsızca çevreyi tarıyordu ve o anda pastanın üzerindeki yazıyı fark etti. Cümleyi okuyunca içi cız etti. Pastada “Sen istemedikçe seni kimse zorla tutamaz Fosforlum” yazıyordu. ‘Fosforlum?’ Fosforlu ve Cevriye yani o çook eskiden izlediği o film karakteri mi? Gizem mesajı gayet iyi almıştı. Kerem ona “Bana gelince fosforlu Cevriye gibi tırnaklarını çıkarıyorsun da, Ersin için yollara düşüyorsun. Bilerek isteyerek buradasın.” diyordu. Gizem şimdi onun boynuna sarılıp, Hayır düşündüğün gibi değil, ben seniistiyorum. Her neysen ve her kimsen seni istiyorum demek istedi o anda. Tek bir cümleyle kalbi vicdan azabıyla dolarken ona yinede kızabiliyor olmasına şaşırdı. Gizem Kerem’in bu yaptıklarını haklı görmedi elbette, adam onun görüşmesini resmen sabote etmişti. Ama Gizem’i böyle kovalaması, peşinden inatla gelmesi de kızı fethetmişti. Tartışacak bir şey kalmamıştı Kerem’in bu saçmalıklarına çok kızıyor ama onu yinede istiyordu. 

Öyle sıkı sarıl ki...Where stories live. Discover now