Bölüm 43- Aşk Damarı.

5.3K 331 63
                                    

Merhaba arkadaşlar. Çok Uzun uğraşlar sonunda yeni bölüm karşınızda. Bu bölümde kahramanlarımız yaklaşık bir ay önce kitap olan Yalnızlık Cesaret İster'in kahramanlarıyla buluşacaklar. Kitabın yazarı Merve Deniz'le aylar öncesinde kurguladığımız bölümleri ben daha yeni yazabildiğim için ikisini aynı anda okuma şansınız olmayacak ama idare edin artık. Bu bölümü üstadım olan, ters köşe kraliçesi Merve Deniz'e ithaf ediyorum :) Herkese keyifli okumalar dilerim.

Sevgilerle Mehtap.

Günler birbirini kovalarken Gizem şirketin yeni aldığı site ihalesinin çizimleriyle uğraşıyordu. Saatlerce projenin ayrıntılarıyla ilgileniyor, imar sorunlarını çözmeye çabalıyordu. İşi öyle yoğundu ki, karanlık çökmeden hemen önce dönebiliyordu evine. Yorgun argın halde, üç beş lokma yediği akşam yemeğinin ardından soluğu yine bilgisayarının başında alıyordu. Gece yarılarına kadar, oluşabilecek tüm sorunları bertaraf etmek, gecikmeleri önlemek için planlarını baştan sona kontrol ediyordu. Her yıl bahar aylarında akşam yürüyüşleri yapan genç kız, bu yıl baharın geldiğini bile fark edememişti. Kendisini böylesine yoğun bir tempoya sokmasının tek sebebi, ihtiyacı olan bin liraları hazır etme gayesi değildi. Kendisini bu delice iş temposuna sokmasının asıl sebebi Kerem'in yokluğuna daha kolay katlanabilmekti. Bu yoğun tempo bir nebze işe yaramış, tüm gün hasretin yakıcı ateşini yüreğinde hissetmemesini sağlayabilmişti. Lakin gece olup da başını yastığa koyunca işin rengi değişiyor, hasret genç kızın her zerresini elem bir hastalık gibi ele geçiriyordu. Kimi zaman gözyaşlarıyla iç çekerek kimi zaman nişanlısından alabildiği küçük bir mesaja gülümseyerek gözlerini kapatıyordu. Uyku, yorgun bedenini teslim alana kadar, sayılı günün çabuk geçeceğini kendisine hatırlatıyor özlemine direniyordu. Birlikte geçirdikleri onlarca güzel günü gülümseyerek anımsıyor, kavuşunca yeni güzel günler geçirebileceklerine dair kendini ikna etmeye uğraşıyordu. Ayrılıklarının on yedinci gecesi genç kız nişanlısıyla yaptığı iki telefon görüşmesine tutunmuş, her şeyin kısa sürede yoluna girmesi için dua ediyordu.

Bu ayrılıkları, genç adama gelen bir çağrıyla başlamıştı. Nişanlı sıfatıyla geçirdikleri bir ayın sonunda her şey yolundayken gece yarısı Kerem'e gelen bir telefonla hayatları kaosa dönmüştü. Gizem o gece yine Kerem'in evinde kalmıştı ve telefonun sesine ilk uyanan o olmuştu. Kerem telefonda görüştüğü adamın telaşlı sesine "Hemen geliyorum" cevabını verebilmişti yalnızca. Gizem arayanın kim olduğunu, kime ne olduğunu sorunca genç adamdan doğru düzgün bir cevap alamamış ve sormaktan vazgeçmişti. Tek anlayabildiği peşinde oldukları bir kişinin şüpheli şeyler yaptığıydı. Genç adam apar topar giyinip evden çıkarken sadece "Dikkatli ol." Diyebilmişti genç kız.

Kerem nöbetteki memur arkadaşlarından aldığı bilgi doğrultusunda şüphelinin evinin önüne ulaştı. Natali ismindeki bu Rus Mühendis Türkiye de çok önemli bir görevin başına geçmişti. Şaibeli yollarla elde ettiği bu koltukta sahip olduğu güçleri kötü yönde kullanmasından koruyorlardı. Genç kadının evinin arkasındaki karanlık dar sokakta daha önce hiç izlemedikleri bir arabaya bindiğini gördüler. Henüz arabanın plakasını alıp kime ait olduğunu tespit etmeye uğraşırlarken park halindeki arabadan bir el silah sesi duyuldu. Natali'nin elinde çantasıyla uzaklaşmaya çalıştığını fark edince zamansız kovalamaca başladı. Peşindeki memurlara silah doğrultan Natali orada vuruldu. Natali hastaneye kaldırıldı ancak kurtarılamadı. Kerem aylardır takip ettikleri kadının böyle bir anda ölmesiyle deliye dönerken az önce bindiği arabada Natali'nin kimi vurduğunu sorgulama fırsatı bulamamıştı. Hastane polisi vurulan diğer kişinin adını söylediğinde genç adamın kanı damarlarından çekildi. Yaralı kişi İnci Serin'di. Ümit'in kadim dostum dediği ama aslında aşık olduğu gazeteci kadın. Kerem acılı haberi arkadaşına vermeden önce kadının aynı kişi olduğundan emin olmak zorundaydı. Yaralıyı görmek için ameliyathaneye girdi. Başından vurulmuş olan İnci'nin sarı saçlarını ve zarif yüzünü görünce öfkeyle küfretti. Ümit'i aradığında, onun da dakikalardır İnci'ye ulaşmaya çalıştığını öğrendi. Kötü haberi genç adama verdikten sonra onun hastaneye gelmesini bekledi. Ümit'in başına gelebilecek olan olası kayıp için dua etmeye başlamışken, kaybettiği gücünü onda bulabilme umuduyla Gizem'i aradı. "Peşinde olduğumuz kişiyi yakaladık ama birini vurmuştu. İnci... O bir gazeteci. Ümit'in en yakın dostu. Daha doğrusu Ümit kadına aşık olduğunun farkında değil. Orada ne işi vardı bilmiyorum. Vuruldu ve bunu Ümit'e ben söyledim. Her şey karıştı her şey... Çok kötüyüm." Demişti. Gizem'in gözleri şaşkınlıkla açılırken "Sakin ol aşkım. Güçlü ol. İnci'nin iyileşmesi için dua edeceğim. Lütfen sen de çok dikkatli ol" diyebilmişti. İçinden "Kendini tehlikeye atma. Hemen geri dön." Demek geçtiyse de bu bencil düşüncelerini kendine saklamıştı. Görev için gitmişti ama işin rengi değişmişti. Şimdi Kerem'e düşen dostunun yanında olmaktı. Bu ona borçlu olduğu vefaydı ve ne Gizem ne de bir başkası buna karışamazdı.

Öyle sıkı sarıl ki...Where stories live. Discover now