Bölüm 2- Yeni bir gün.

23.2K 676 32
                                    

12/Haziran/2014

Gizem çalan saatin sesine küfrederek gözlerini açtı. Her zerresi gözlerini yeniden kapatıp yatakta kalmak için yalvarsa da, kalkmak zorunda olduğunu biliyordu. Neredeyse öğlen olmuştu ama uykusunu alamadığı için sabahın körüymüş gibi hissediyordu. Sarsak adımlarla salona gidip müzik kanalını açtığında, tek dileği; ihtiyacı olan enerjiyi melodiler aracılığıyla çakralarında hissedebilmekti. Uyuşuk hissettiği çoğu sabah müziğin ruhuna seslenişiyle kendine gelirdi. Banyoya doğru yürürken artık bu gece yarısı korku filmlerini bırakmalıyım diye düşündü. Artık bol bol boş vakti olan bir öğrenci değildi. Yetişmek zorunda olduğu bir uçak, sunum yapması gereken bir toplantısı vardı. Zihninde, uykusuz kalktığı her yeni günde kendine verdiği ama asla tutmadığı bu gece erken yatacağım sözünü hatırlayınca iç çekti. Hava kararınca verdiği bu sözü unutacak ve uyumamak için bahaneler üretecekti, kendini tanıyordu ama değiştiremiyordu. Banyoda kısacık saçlarını ıslatıp yüzünü yıkaması bir dakikasını aldı çünkü amacı temizlenmek değil uyanmaktı. Her zaman ki gibi dişlerini özenle, uzun uzun fırçaladı ki, bu onun tek takıntısıydı. Beyaz dişlerinin arasında kahverengi çizgiler oluşabileceğinin düşüncesi bile onun için kabustu. Biçimli dişlerini sevmekle kalmıyor onlara tapıyordu.

Genç kız odasına geri döndüğünde valizini geceden hazırladığı için kendini tebrik etti, yoksa kesinlikle geç kalırdı. Genelde yaptığı gibi tembellik etmiş olsaydı şuanda bir ayağına geçmiş pantolonuyla odada koşuşturuyor olacaktı şüphesiz. Oysa şimdi istediği gibi salınarak hazırlanabilirdi. Açlığına dayanamayan biri olarak gözüne kestirdiği ilk paketi eline aldı. İyi kötü her şeyi kendisine bahane edip çocuk gibi her fırsatta yediği çikolatası yine elindeydi. Bugünkü bahanesi de güne tatlı başlamaktı. Ağzında çikolatasıyla kot pantolonunu giymeye çalışırken kendini yerde buldu. Düştüğü yerde pantolonunun düğmesini iliklemeye devam ederken kendine ne zaman büyüyeceğini sorguluyordu. Düşmek, takılıp sendelemek, elindekileri devirmek ya da bir yerlere çarpmak olağan eylemlerdi Gizem için. Gurur duymasa da sakar olduğu gerçeğini kabulleneli çok olmuştu. Yerden kalkıp aynanın karşısına geçtiğinde kendini alıcı gözle baştan aşağı süzdü.

"Güzelsin güzel" dedi aynadaki yansımaya. Ardından elindeki çikolataya takıldı gözü, yeniden aynada ki görüntüsüne bakıp "Ama bu çikolataları, böyle yutmaya devam edersen bu fizik böyle kalmaz." diye çıkıştı bu sefer. Her zaman annesinin yaptığı uyarıyı şimdi kendisinin yapıyor olması hayal kırıklığıydı o an için. Buruk bir tebessüm yayıldı yüzüne... Ailesini özlemişti.

Apartmanın zeminine indiğinde giymeyi planladığı ayakkabıları yerine daha eski olan bir çiftini giydiğini fark ettiğinde gülümsedi, bu iyiye işaretti. Fark etmeden giyiverdiği bu eski ayakkabılar ona uğur getirecekti. Gizem'in dünyasında her şeyin bir sebebi vardı. Tesadüfler mükemmel sonuçlar doğururdu. Bir şeyleri yanlış ya da eksik yapmak harikaydı, çünkü sonu hep mucizevi bir şekilde iyi biterdi.

Taksiye bindiğinde trafikte korkunç bir kalabalık, varacağı yere ulaşma telaşındaydı. Akmayan, akamayan sıkışmış trafiğin mevcut hali değişmez ise uçağa yetişemeyecekti. Ama uçağı kaçırması söz konusu olamazdı, olmamalıydı. Valizi sırtlayıp koşsa yetişmesi daha olası görünüyordu ama Gizem olumlu düşünmeyi ve oturduğu yerden yetişmeyi deneyecekti. Kötü ihtimali düşünerek kendini germek istemiyordu. Kafasını dağıtacak bir şeye ihtiyaç duydu ve en sonsuz kaynağın kendi hayal gücü olduğunu anımsadı. Geçmişten, bu günden hatta henüz yaşamadığı yarından küçük kareler hayal etmek eğlenceli olabilirdi. Hayal kurmak, kötü anlardan kaçmak için en sevdiği yöntemdi.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin