Bölüm 48 - Her şey yeni başlıyor.

3.8K 265 38
                                    


Merhaba arkadaşlar. Hepinizin bayramı kutlu olsun. Rabbim sevdiklerinizle birlikte uzun ve mutlu günler görmenizi nasip etsin inşallah. Fırsat bulmuşken yazdım ve hemen yayınlamak istedim. Bu bölümden sonra final var. Şu saatte şu kadar süre yayınlanacak diyemiyorum. Çünkü daima burada kalacak :)

Hepinizi çok seviyorum.

Mehtap ÖZTÜRKAY.



Sabahın altısıydı henüz... Genç adam gözlerini açıp derince bir soluğu ciğerlerine doldurdu. Yalnızlığını unutturacak bir zerre nefes varsa soluduğu havada, onu içine çekip hapsetmek istiyordu. Gözünü açar açmaz yatağın boş yanını görüyordu sadece. Yalnızlık; sandığından daha zordu... Hatırladığından çok daha ağırdı ve taşınması çok güçtü. Genç adam güne yalnız başlıyor, yalnız başına yemek yiyor, yalnız başına yaşanmak bilmeyen dakikaları tüketmeye uğraşıyordu. Şimdi hasretiyle yandığı genç kız giderken ona onlarca miras bırakmıştı. Bir çift çoraba muhtaç kalınabileceğini onunla öğrenmişti Kerem. İzlediği bir filmde FBI adı geçiyorsa önce kahkaha atıyor sonra hıçkırıklarla ağlıyordu artık. Nerede bir parça beyaz tül görse, genç kızın düğün sabahında paramparça olan duvağını hatırlıyordu.


Kerem ikinci derin nefesi ciğerlerine çekerken, onu unutturacak hiç bir şeyin var olmadığının farkındaydı. Genç kızın ona bıraktığı anıların tümü kötü değildi elbette. Nerede bayanlar tuvaletini görse gülümsüyordu mesela. Artık perdeler açıkken uyuyabiliyordu. Aylardır kötü rüya görmüyordu ve üstelik hala ölesiye aşıktı. Yatağında sereserpe uyumuş ve uyanmış olmak hoşuna gitmese de gülümsedi. Ağzını açarak uyuyan genç kızın hayali yeterde artardı bile güne güzel başlaması için.

bile güne güzel başlaması için.

Gizem'in varlığında yaptığı gibi hızlıca alt kata inip çaydanlığı ocağa koydu. Yumurtaları kasenin içine kırıp hızla çırptı, çünkü Gizem en çok omlet yemeyi seviyordu. Her zamanki gibi iki tane servis tabağı ve iki tane çay fincanı koydu masaya. Gizem kahvaltıda tek şekerli ve açık içiyordu çayı, aynen onun sevdiği gibi bardağa doldurup şekeri karıştırdı. Açtığı servise peyniri zeytini de ekleyip, omletin çoğunu Gizem'in tabağına koydu. Karşısındaki boş sandalyeye bakarak yemesinin zor olacağını fark edince, düğün gününden birkaç gün önce çektirdikleri gelinlikli fotoğrafı masanın ucuna koydu. İşte şimdi olmuştu. Şimdi, Gizem sanki karşısındaymış gibi, yanındaymış gibi kahvaltısını edip güne başlayabilirdi.

Genç kızın fotoğrafına bakıp gülümsedi Kerem. Çatalıyla omletinden bir parça kesti, tam ağzına atacaktı ki, kapı zili çaldı. Genç adam kahvaltı keyfini bozanın kim olduğunu sorgulayarak huzursuzca yerinden kalktı. Evin kapısına ulaşıp kapıyı açınca, hiç kimseyi göremeyince şaşkınlıkla kapattı kapıyı. Aşağıdaki zile basıp gülüşerek kaçan birkaç küçük çocuğun hayali belirdi gözlerinin önünde. Küçükken Selim'le birlikte birkaç kez kapı zillerine basıp kaçtıklarını hatırlıyordu.

Kahvaltıya devam etmek için masaya döndüğünde bu seferde cep telefonu çalmaya başladı. Mutfak tezgahındaki telefona elini uzattığı anda sustu telefon. Kerem arayanın kim olduğunu anlamak için tuşlara bastığında gizli numaradan arandığını anladı. Derken, kapı zili yeniden çaldı. Ayağa kalktığı anda yeniden telefonu çalmaya başladı. İki zilin sesi birbirine karışmıştı ki terlediğini hissetti. Telefonu eline alıp kapıya doğru yürüdü. "Alo alo kimsiniz?" diye sorarken telefon hala çalmaya devam ediyordu. Kapıyı açtığında yine kimseyi göremedi. Apartman kapısından zile basan çocukları suçüstü yakalamak için hızla balkona çıktı. Balkona çıkmasıyla üzerine doğru gelen hırçın dalganın bedenini ıslatması bir oldu. Dalganın etkisiyle savrulurken balkon demirine tutundu. Birkaç saniye sonra gözlerini açtığında tutunduğu demirin balkona ait olmadığını, bir gemi güvertesinde bulunduğunu fark etti. Üzerinde beyaz damatlığı vardı. Azgın dalgalar gemiyi sallarken az önce tutunduğu demirin yerini geminin dümeni aldı. Alyansı parmağındaydı. Lacivert dalgaların salladığı gemiyi zorlukla yönetmeye çalışıyordu. Gemiyi yönetmek zorundaydı çünkü düğüne davet ettikleri tüm akraba ve konukları o gemideydi. Hepsi en şık giysilerini giymiş, hediyelerini yanlarına almış gelin ve damadı kutlamak için bekliyordu ışıklı salonda. Kerem'se yorulmuş ve nefes nefese kalmıştı.

Öyle sıkı sarıl ki...Där berättelser lever. Upptäck nu