Bölüm 38 - Paris

6.1K 325 23
                                    

Merhaba arkadaşlar. Öncelikle gecikmeden dolayı hepinizden özür dilerim. İlk kez arayı bu kadar uzattım. Mazeretlerimi anlatmayacağım, onun yerine kısa da olsa yeni bir bölüm koymak iyi olur diye düşündüm. Umarım beğenirsiniz.

Yorumlarınızı okumayı beğenilerinizi görmeyi çok istediğimi unutmayın.

Herkese iyi okumalar.


Sevgilerle.


Gizem beyaz yün kaşkoluda içine koyduktan sonra valizini kapattı. Giriş kapısının yanındaki vestiyerden mantosunu alıp giydiğinde içi içine sığmıyor, heyecanı yüzünden okunuyordu. Okula başlayan bir çocuğun telaşıyla boy ölçüşebilirdi durumu. Kerem kapıdan içeri girmeden valizi eşikten alıp aşağı inerken genç kız kırmızı beresini başına geçirip arkadaşına sarıldı.


"Çok heyecanlıyım."


Esra gülümseyerek "Tadını çıkarmaya bak. Heyecanlanıp düşme Paris sokaklarında." Dedi.


"Denerim. Ama söz vermiyorum." Dedikten sonra kapıdan çıktı Gizem.


Taksinin önünde kendisini bekleyen genç adama doğru yürürken onu tuvalette gördüğü ilk an geldi gözlerinin önüne. Daha o anda kalbinin ritmini bozup ramazan davulu misali gümbürdemesine sebep olmuştu. Bu günde birlikte Paris'e uçuyorlardı. Nereden nereye? Diye düşünmeden edemedi. Taksinin arka koltuğuna yan yana oturduklarında, genç kızın mutluluktan parlayan gözleri bir an için buğulandı. Babasının sözlerini hatırladığında burnunun direği sızladı.


"Ben size gidip gezmeyin demiyorum güzel kızım ama, nasıl desem? Yurt dışı bu... Arkadaşıyla gitti denmez ki... Bari önce bi söz taksaydık."


Genç kız babasının kendi yönünden haklı olduğunu biliyordu ama gönül ferman dinlemiyordu işte. Tabular, sınırlar, edep ahlak hepsi yerle bir oluyordu aşık olunca. Yılmaz bey Kerem'le konuştuktan sonra pek gönüllü olmasa da kabul etmişti gençlerin gidişini. Gizem'in içi rahat değilse de yine de yapacağından geri kalmıyordu. Kerem genç kızın dalgın gözlerle camdan dışarıyı izleyişini fark ettiğinde seslendi "Nerelere daldın güzellik?"


"Hiiç. Babam. Onun kırıklığını sindirememem dışında, sorun yok."


"İşin baba kısmını bana bırak. İlk fırsatta gidip gönlünü alırız onun."


"Gerçekten mi?"


"Evet. Neden olmasın? Hem sende özledin onları."


"Özledim tabi. Özlemez miyim hiç? Kaç ay oldu."


"Dönünce planlarız tamam mı?"


Gizem sırıtarak başını salladı "Tamam."


***


"Midem bulanıyor"

Öyle sıkı sarıl ki...Where stories live. Discover now