Part 26 - Nice Aylara...

4.9K 310 30
                                    

Merhaba güzel okuyucularım. Kendi hayat kargaşası içinde yorgun düşen birçoğumuzun kısa molalara ihtiyacı var. Bu bölümün de hayatı kısa bir molayla kesip, gülümseten bir bölüm olacağını dileyerek paylaşıyorum. Bu bölümü kendini yorgun hisseden herkese ithaf ediyorum. Çünkü ben çok yorgunum :) gerçekten.

Keyifli okumalar dilerim.

Gizem, siyahi şoförü onu Tarabya'ya getirdiğinde merak içindeydi. Kerem'in kendisini nerede beklediğini bilmemek onu daha da çok heyecanlandırıyordu. Şoför, genç kızın daha önce hiç gitmediği bir restoranın otoparkına park etti aracı. Araba durduğunda Gizem'in heyecandan kalbi duracak gibiydi. Şoför arabanın kapısını açtı, şalı omuzlarındaydı. İçi notlarla dolu olan minik çantası elinde indi arabadan. Siyahi genci selamlayıp gidecekti ki, genç mavi zarfı uzattı ona. "Cadı'ma" gülümsememesi mümkün müydü? "Arabanın anahtarlarını isteyip görgüsüzlük etme, şoförde kalsın. Yanına almak istediğin bir şey varsa şimdiden al. Sen bunu okurken, ben seni izliyor olacağım muhtemelen. Olamaz! Yoksa hayal ettiğim kadar güzel olmadın mı? Aynada iyice bak kendine, çirkinsen karşıma çıkma sakın! Efendim? Çok kibarsın mı dedin? Aah, evet öyleyim."  Avucunun içindeki kağıdı buruşturmak istese de kıyamadı, çantaya koyup derin bir nefes aldı, yürümeye başladı.

Merdivenlere yaklaştığında, Genç bir garson karşıladı onu "Gizem Hanım? Buyurun efendim bu taraftan." Dedikten sonra, kaçıncı olduğunu sayamadığı mavi zarfı verdil "Cadı'ma" Gizem yürüyerek okuyamayacağından durdu merdiven başında "Çok özledim, gel artık. Ama lütfen kıvırtmadan yürü, ilgi çekmeden gel lütfen." Gözlerini deviren Gizem notu çantaya atıp yürümeye başladı. Merdivenlerden bahçeye inerken, gözleri etrafı tarıyordu Kerem'i görebilmek için. Garson ona yolu gösterirken ne olduğunu anlayamadan, önüne iki garson daha geçti. Üç garson birlik olup, ellerindeki kırmızı karton kutulardan, önce Gizem'in başından aşağıya sonra da yerlere kırmızı gül yaprakları dökmeye başladılar. Gizem şaşkınlıktan açılan ağzını elleriyle kapattı. O şaşkınlıkla şalı omuzlarından düştü, tembihli olduğu belli olan garson, hemen yerden aldı şalı. Gizem'in yanakları, ayakları altına dökülen gül yaprakları kadar kızarmıştı şimdi. Sevinç, heyecan, utanç hepsi birlik olmuş nefes aldırmıyorlardı genç kıza. Artık garson değil, gül yaprakları gösteriyordu ona yolunu. Gizem güllerin içinde yürürken çevresindeki masalar yarı yarıya doluydu. Olup biteni fark eden birkaç masa alkışlamaya başladı. Gizem dudaklarındaki şımarık gülüşü toplamaya çalışırken, deniz manzaralı masanın başında ayakta durmuş kendisini izleyen sevgilisini gördü sonunda. Heyecanını bastırmak için bakışlarını Kerem'e sabitledi, siyah pantolon, beyaz gömlek, papyon ve krem rengi ceket. Damat gibiydi, çok iddialı ve çok yakışıklıydı. Bu adam benim, diye düşünüp hissettiği kıskançlığı bastırmaya çalıştı. Masalardaki erkekler Gizem'i izlerken, Kerem'i süzen birkaç kadın gözünü yakalamıştı bile. Yapraklar ayakları altına dökülmeye, Gizem yürümeye devam ederken, neredeyse tüm masalar alkışlıyordu. Kerem'de onlara katılıp alkışladı kendisine yürüyen sevgilisini. Gizem kendisini podyumda gibi hissetmiş sırtını iyice dikleştirmişti. Son üç beş adım kalmıştı ki, Gizem sendeledi, şalını taşıyan garson yakaladı kolundan. Gizem utancına rağmen gülümseyerek toparlandı. Kerem elini uzatıp genç kızı aldı garsonun elinden.  Ama onu tuttuğunda gülmemek için dudağını ısırıyordu.

 Toparlanıp sevgiyle sarıldı genç kıza, kokusunu içine çekti hasret kalmışçasına. Elindeki beyaz gülü verdikten sonra minik bir buseyle birleşti dudakları. Hala birçok masa onlara bakıyordu ve Kerem dönüp başıyla selamladı insanları. Gizem'i sandalyesine oturturken eğilip kulağına fısıldadı "İyi ki dikkat çekmeden gel dedim." Gizem karşısına geçip oturduktan sonra yanıtladı genç adamı "Güzelliğim fark edilmeyecek gibi değil, ne yapabilirim ki?" Kerem kaşlarını çatarak süzdü onu "Hayal ettiğim kadar olmasa da, idare edersin" Gizem gözlerini bayıltarak "Ah sevgilim gerçekten çok kibarsın" dedi alayla.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin