Bölüm 33 - Kahve Falı

4.7K 355 38
                                    

Merhaba arkadaşlar.

Paylaştığım son bölüm olan Selim Sevgen çoğunuzun gözlerini ıslatmış. Yazarken ben de ağlamıştım ya neyse :) Beğeni yorumları yağmasa da kötü anlamda eleştiri de almadığım için içim rahat. Bu kadar ağır bir bölümden sonra, hikayemizin bir geçiş bölümüne ihtiyacı olduğunu fark ettim. Yeni bölüm şimdi karşınızda, umarım beğenirsiniz.

Yıldız kutucuğuna uğrarsanız yazarınız çok mutlu olur, benden söylemesi.

Keyifli okumalar dilerim.


Sevgilerle.


Delikanlı sözü onun için artık bir hakaretti. Delikanlı ne demekti? Delikanlılık onu Selim'den ayıran şeydi. Her ne demekse o kişi kendisi olmayacaktı... Ve kendine delikanlı dedirtmeyecekti. Delikanlı onun abisinin katiliydi.


Gizem duyduklarına inanamıyordu. Bu çok korkunç ve çok çirkindi. Çok büyük bir acıydı, hem de boşu boşuna. Genç kız gözyaşlarıyla burnunu çekerken Kerem o günkü kadar tepkisizce anlatıyordu olan biteni. Donmuş gibi, kanı çekilmiş gibi, gözlerini elindeki çerçeveli fotoğrafa dikmiş konuşuyordu.

"Canımdı, ilk arkadaşım ve tek kardeşimdi... O Kızla çıkmamış olsaydı hala yaşıyor olacaktı belki de... Acaba gerçekten hayatta, bu acımasız dünyada bir kader var mı Gizem? Yoksa tesadüfen doğup tesadüfen mi ölür insanlar. Bunu düşünmek canımı sıkıyordu. Çünkü dokuz yıldır çok sorguladım ama cevabı bulamamıştım... Seninle karşılaşana kadar. Sen benim için kaderin habercisi oldun. Beni beklettiğin tesadüfler inancımı yeniden kazanmamı sağladı. Kendime verdiğim ceza yüzünden dokuz yıldır yalnızdım. Selim Seda'sından ayrı kaldığı için, ben de ayrılmıştım. Sen zincirlerimi nasıl kırdın bilmiyorum ama oldu işte. Çok zor toparlanmıştım zaten. Çok zamanımı almıştı. Askerlik olmasaydı Ali Komutan olmasaydı toparlanamazdım belki de. Hayatımın geri kalanının yönünü çizmeme o yardım etti. Ne iş yapacağımı, nasıl yapacağımı, nasıl gizleneceğimi, nasıl kafamı dağıtacağımı, nasıl görüneceğimi o öğretti bana. Askerlik on beş aydı ya... Ben üç yıl sonra döndüm İstanbul'a. Büyümeden bırakmadı beni. Ama şimdi aramız eskisi kadar iyi değil... " Dediğinde Gizem kazandığı tek dostuyla arasının bozulmuş olmasına üzüldü. Gözlerini yeniden silip Kerem'in elindeki çerçeveye uzandı. Kerem elindeki fotoğrafı genç kıza uzatırken "Çok yakışıklıydı" dedi. Gizem onaylarcasına başını salladı "Senden daha beyazmış, gözleri de çok güzel... Çok gençmiş... Çok üzgünüm Kerem. Anlatamayışını anlıyorum. Hiç kolay değil." Derken içinde yükselen hıçkırıkları bastırmaya çalışıyordu. Kapıya vurulmasıyla diz dize oturan çift bakışlarını kapıya çevirdi, Kerem "Girin" dediğinde annesi kapıyı açtı. "Sizi bölmek istemezdim ama kahvaltı hazır" dediğinde Kerem hiç bir şey yokmuş gibi ayağa kalktı "Tamam tatlım" deyip annesinin yanağından makas alıp odadan çıktı.


Gizem onun bu soğukkanlılığına ağzı açık bakakalırken Besime Hanım yanına gelip oturdu "Şaşırdığını biliyorum. Anlatırken ağlamadı dimi?" Gizem hayır anlamında başını salladı. Kadın derin bir nefes aldı "Ağlamaz. Selim için hiç ağlamaz. Ondan söz etmez. Kederini kusmaz. Öfkesini içine ata ata artık taş gibi oldu o kalbi. Kendini affedemiyor. Ama seni sevmesi yeniden umutlandırdı beni. En azından artık yalnızlığa mahkum değil." Dedi kadın. Gizem hiç tanımadığı bir Kerem'in varlığını keşfederken, delikanlı sözcüğü, kardeş kavramı yeniden şekilleniyordu gözünde. Gizem artık daha sıkı sarılacaktı sevdiği adama. İşe yarar mı bilmiyordu ama deneyecekti. Genç kız ıslak gözlerini duvardaki fotoğraflara çevirdi "Burası kimin odası?" diye sordu. Kadın buruk bir gülümsemeyle gözlerini kapatıp açtı "Burası benim rahmetli anne babamın eviydi. Bu odada yaz tatilinde gelen torunlar kalırdı. Yani Kerem'in, Selim'in ve kuzenlerinin ortak odasıydı diyebiliriz. Selim'in öldüğü yaz kuzenleri koymuşlar bu fotoğrafları. Kerem yıllardır gelmiyordu buraya... Dün sabah gelip görünce çok şaşırdı." Dedi. Kahvaltıya inmek için odadan çıktılar. On dakikada dinlediği acılı geçmişi ve onlarca mutlu an fotoğrafını arkasında bırakıp odayı terk etti Gizem. Ama bu günü, o fotoğrafları ve yaşanmışlıkları asla arkasında bırakamayacağını biliyordu. Merdivenlerden inerlerken gözünün önünde beliren onlarca kareyi silmeye çalışıyordu genç kız. Selim'in varlığı, ölümü, yakışıklı yüzü...

Öyle sıkı sarıl ki...Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu