Oğuz ile rüyalar alemi (Özel Bölüm)

6.8K 631 674
                                    

Gecenin bir yarısı hoş geldim, merhabalar. 

Son zamanlarda çok özel bölüm yazasım geliyor, Tilki'de yazıyor olsam da doyamamışım çocuklarımın gençliğine. 

Ve bu bölüm de aslında AU tadında bir bölüm. Biraz farklı alanlarda görmek istedim Oğuz ve Ardıl'ı. Aklımda canlanınca siz de görün istedim. İyi yapmış mıyım?

Ve farklı olarak Oğuz'un ağzından yazdım bölümü. Madem kafasının içine giriyoruz, tam girelim dedim. E malum Oğuz'un kafasının içi olunca da azıcık tehlikeli bir alan oluyor. E HADİ OKUYUN.

Karanlık bir sokakta yüzünü seçemediğim silüetler tarafından sürüklenirken arkadan bağlanmış ellerime rağmen direniyordum. Saçlarımın dağınık bir biçimde gözlerimin üzerine dökülmüş olması engelliyordu beni.

"Bırak, piç kurusu!" İçimde barındığımdan habersiz olduğum bir öfkeyle bağırdığımda kolumu tutan adamlardan biri sırtıma vurdu silah namlusuyla.

"Beyefendinin önüne çıkmadan ölmek istemiyorsan kes sesini."

"Beyefendini de seni de sikeyim." İkinci darbeyi dudaklarımın tam üzerine yedim.

Neler olduğu anlamak benim için güçtü. Kim olduğumu biliyordum, Oğuz Dinç'tim. Yirmi iki yaşındaydım ve muhtemelen serserinin tekiydim fakat yaşadığım gerçeklikte yanlış hissettiren bir şey vardı.

Kafamın karışmasına rağmen dudağımdan akan kanın tadını aldığımda, yalnızca biliyor gibiydim hissetmekten ziyade.

Biraz sonra gıcırtılı demir kapı aralandı ve güçlü bir biçimde itildim sert zemine doğru. Ağzımın içinde mırıldandığım küfürler sürerken ellerimi ipten kurtarmak için hırsla çekiştiriyordum. Fakat nafileydi.

"Beyefendi, yakaladık tilkiyi."

"Beyefendi diye mafya babası mı olur a-" Kısık sesle homurdanmamın yarısında başımı kaldırıp gördüğüm yüzle kestim sesimi. Gözlerim an be an büyürken debelenmeyi de bıraktım.

Siyah bir takım elbisenin sardığı, büyükçe bir koltukta bacak bacak üzerine atmış vücut bildiğimden daha geniş görünüyordu. Kumral saçları uğraşılmış, ciddi bir görüntü sunuyordu. Sıcak bir ışıltıyla hatırladığım mavilerse soğukluk barındırıyordu fakat bildiğim bir şey varsa, herhangi bir gerçeklikte kalbimi yerinden çıkaracak kadar güçlü bir güzellikti gözlerimin şahit olduğu.

"Ardıl?" Afalladığımı saklayamadığım sesimle konuştuğumda Ardıl'ın iki yanındaki takım elbiseli adamlardan biri silahını doğrulttu üzerime.

"Ne hakla Beyefendi'ye adıyla hitap edersin!"

"Kocam lan o -" Tekrar elimi çekiştirdiğim sırada varlığını hissetmediğim yüzükle kaşlarımı çattım. Doğru ya, yirmi iki yaşındaydım. Üstelik... Ardıl'la tanışmıyor muydum?

'Hadi ama,' dedi içimden bir ses. 'Sen bundan daha zekisin.'

Doğru ya! Rüya görüyor olmalıydım.

Bu düşünceyle şeytanın fısıltısı doldu kulaklarıma, gülümsedim.

"Cevap versene ibne!" Tekrar aynı korumaya döndüğümde kaşlarım iyice çatıldı.

"Kaan? Rüyamda bari kocamdan uzak dur piç kurusu." Kaan'ın yüzü gerilirken öne doğru bir adım attı.

"Lan!"

"Kaan, yeterli." İlk kez sesini duyduğum sevgili eşim konuştuğunda gizli bir keyifle yüzüne döndüm. Ellerindeki deri eldivenleri düzeltiyordu.

Homofobikmişsin | ⚣Where stories live. Discover now