11

46.7K 3.6K 964
                                    

Oğuz okul kapısından içeri girerken keyfi oldukça yerindeydi. Her zamankinden erken geliyordu okula artık, fakat onun için hiç sorun değildi. Çünkü Ardıl'ın da erken geldiğini öğrenmişti.

Kütüphanenin ilk derse kadar kilitli olduğunu bildiğinden es geçip Ardıl'ın sınıfına yönlendirdi adımlarını. Dakikalar içinde aradığı yüzle karşılaşmış, dudakları kıvrılmıştı. Fakat pek de beklediği gibi değildi.

"Günaydın güzelim." dedi Ardıl'ın yanındaki boş sandalyeye geçip kolunu omzuna atarken. Ardıl keyifsiz bir gülümsemeyle yüzüne baktı. Sevgi sözcüklerini Oğuz'un rol icabı söylediğini düşünüp irdelemiyordu.

"Günaydın."

"Hayırdır, suratın sirke satıyor?" Kaşları çatıldı.

"Suratım sirke mi satıyor?" Oğuz başıyla onayladı ama Ardıl anlamış gibi değildi.

"Nasıl sirke satacak ki suratım?"

"Neden keyifsizsin anlamında derler ya."

"Ama neden sirke satsın ki suratım keyifsizken?"

Bunu öyle saf bir merak ve masumiyetle sormuştu ki Oğuz yanaklarını sıkmak suretiyle onu vahşice sevmek istedi.

"Öpeyim mi bir kere?" Ardıl çevresine baktı. Fakat henüz erken olduğu için sınıfta yalnızdılar.

"Neden ki? Kimse yok." Oğuz omuz silkti. Başarısız girişiminin ardından önceki soruya döndü.

"Neden durgunsun?"

O böyle sorunca yeni aklına gelmiş gibi kaşları çatıldı. Elini sıranın altına atıp bir ilaç kutusu çıkarırken Oğuz 'Bir kere öpsem ne olur ki?' diye düşünüyordu.

Ardıl ilacı ona uzattığında kaşlarını çatıp ilacın ismini okumaya çalıştı. Üzerindeki kocaman 'doğum kontrol hapı' yazısını görünce katil civcivin neden ininden çıktığını anlamış oldu.

Sabah kendine gelen 'Kanka yenge ufak tefek bir şey, kibar davran.' mesajını anımsayınca kimin bıraktığını tahmin etmişti fakat bunu Ardıl'la paylaşmamaya karar verdi.

"Bu ne hadsizlik!" dedi hiç bozuntuya vermeden.

"Değil mi?"

"Sırf yeryüzüne güzelliği getiren bir melek gördün diye, böyle de hakaret edilmez ki canım!" Ardıl onu hiddetle dinlerken cümlenin sonunda gözlerini devirmişti.

"Bir kere de alay etme."

Oğuz dudağını büktü.

"Tamam, tamam. Nasıl sakinleştirelim seni?" Ardıl birkaç dakika düşündü.

"Kahve." dedi kısaca.

"Tabii, tuz da ister misin?" Şirin şirin gülümsüyordu fakat ne yeri ne zamanı olduğunu Ardıl'ın sabit bakışlarını görüp fark ettiğinden kendini yanıtladı.

"İstemezsin." dedi yerinden kalkarken.

Elini hâlâ oturan Ardıl'a uzatıp onun da yerinden kalkmasına yardımcı oldu.

"Asma o güzel yüzünü, kötü bir şaka sadece." dedi alnına düşen saçları çekerken.

"Peki." dedi Ardıl omuzlarını düşürüp. Oğuz onun elini tutmuş merdivenlerden inerken kendi kendine seviyordu hâlâ onu.

"Sinirlenirmiş de küçük civcivim!"

Tabii siz size daha iyi bir hikaye yazmak için gecesini gündüzüne katıp bölüm düzenleyen yazarınızın yazdıklarını beğenmemeye meyillisiniz ama... NEYSE.

İNŞALLAH BEĞENİRSİNİZ NE DİYEYİM

öptüm

Homofobikmişsin | ⚣Where stories live. Discover now