17

44.5K 3.3K 1K
                                    

Sabahın erken saatleriydi. Dalga sesleri kulaklarına vuruyor, kuş cıvıltıları dudaklarına küçük birer gülümseme bahşediyordu. Çimlerin arasında bir örtünün üzerine uzanmışlardı.

Ardıl kulağının arasındaki papatyayı düzeltti. Oğuz kondurmuştu onu oraya. Koparırken de 'İnan bana sanat için kendini feda ediyorsun.' demişti. Zira o da yüzüstü yatarken önündeki kağıda Ardıl'ı resmediyordu.

"Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum." Küçük bir an duraksadı Ardıl elindeki kitabı okurken.

Ne kadar da benziyordu içinde yeşeren hislerine.

Devam etmesine kalmadan Oğuz ezberden tamamladı cümleleri. "Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Fakat senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem."*

Ardıl başını ona çevirdi kumral saçlarının örtüye düşmesine izin vererek. Oğuz pür dikkat önündeki resme odaklıydı. Normalden daha sakindi. Saçları alnına düşüyor, mavi gözleri kumral kirpiklerinin altında kısık duruyordu. Göz altları yine biraz mordu.

Çok güzeldi, kalbini tekletecek kadar güzeldi.

Oğuz ona döndü bir süre sonra yüzünde minik bir gülümsemeyle.

"Defalarca okudum, bazı kısımları ezberimde." Ardıl'ın gözlerindeki duygu dolu bakışı fark etti. O bakışların yoğunluğunda bir çocuk gibi ağlamak arzusu duydu.

"Ne oldu?" dedi başını hafifçe eğerken. Ardıl önemli bir şey olmadığını belirtir gibi başını iki yana salladı.

Sonra dirseğinin üzerinde doğrulup Oğuz'a yaklaştı. Maviler dikkatle onu izlerken, gözlerinin altında yumuşak dudakları hissetti. Gözleri kendiliğinden huzurla kapandı.

Ardıl çekildiğinde bile çok uzaklaşmadı ondan. Sanki bir cambazdı kalbinin ellerinde Oğuz. Saçlarında nazikçe gezen elleri hissetti. Gözlerini araladı. Saçlarını izleyen çocuğa baktı.

"Çok yorgun görünüyorsun bu günlerde." Omuz silkti Oğuz.

"Uykusuz kalıyorum biraz."

Ardıl'ın eli duraksadı. Tekrar sırt üstü örtüye yerleşirken gözleri üzerindeydi.

"Hâlâ anlatmıyorsun bana neden bu kadar hırpalandığını." Oğuz önündeki deftere çevirdi gözlerini. Biraz orada, saçlarındaki papatyayla uzanan çocuğu izledi.

Hiçbir yolu yoktu. Ne bir cümle, ne herhangi bir çizgi onun güzelliğini anlatmaya yeterdi. Yüzünde küçük bir gülümseme oluştu.

Tekrar Ardıl'ın yüzüne döndü. Elindeki kalemi dudaklarına bastırıp düşündü. Sonra anlatmaya karar vermiş olacak ki kalemi bırakıp Ardıl'a döndü.

"Babam hasta Ardıl.

Bir süredir hasta. Bu yüzden çalışamıyor. Annemle benim eksikliği tamamlamamız gerekiyor. İki küçük kardeşim var çünkü." Ardıl'ın göz bebekleri bir anlığına şaşkınlıkla büyüdü. Oğuz her zaman o kadar ışıl ışıl bir çocuktu ki perde arkasındaki hüznü görmek zordu.

"Ben de okuldan sonra, geceleri çalışıyorum elimden geldiğince. Bazen uyumadan okula gelmem gerekiyor, bazen iki üç saatlik uykuyla." Ellerini iki yana açtı 'işte böyle' der gibi. Ardıl'ın yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.

"Buna rağmen her fırsatında yanımdasın." dedi yaptığı fedakarlığın farkındalığıyla. Hafta sonu olmasına rağmen yanındaydı mesela o gün, üstelik sabahın beşinde uynamışlardı kimse yokken sahili değerlendirmek için.

Oğuz güldü elini kavrarken.

"Yalnızca 'senin için' değil, 'senin sayende'. Sen çok uzun zamandır gülümseyerek uyanma sebebimsin Ardıl. İnan bana hiçbir şikayetim yok senin için uykusuz kalmaktan yana." Ardıl gülümsedi. Ardından oyuncu bir ifade yerleşti yüzüne.

"Yine de telafi etmek isterim seni biraz dinlendirerek."

"Nasıl?" dedi Oğuz şaşkınlıkla kaşları kalkarken. Ardıl kolunu ona doğru açtığında yanaklarını ağrıtacak bir gülümseme yerleşti dudaklarına.

Yanına yaklaştı. Ardıl'ın onu sarmalamasına izin verdi. Göğsüne sığınıp, beline sardı kolunu. Saçlarında gezinen eller eşliğinde huzurlu bir uykuya açtı kollarını.

Üstelik kendi için hızlanan kalbin ritmiyle. 


*Oğuz Atay-Tehlikeli Oyunlar 

Ağlamak isteyecek kadar soft duygularla yazdım bu bölümü. 

Oğuz'un ailesinden hiç bahsetmemişim, ona da değinmek istedim. 

HADİ ÖPTÜM

Homofobikmişsin | ⚣जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें