8

55.5K 3.8K 2.3K
                                    

Oğuz önceki gece eve geç gittiğinden oldukça yorgundu. Bu yüzden sabah tıpkı bir uyurgezer gibi algıları kapalı bir biçimde okula gelmiş, öğle arasına kadar bütün benliğini uykuya teslim etmişti.

Öğle arası zilin sesiyle uyandığında gerindi. Yanında Görkem ve Semih bir şeylerden konuşup gülüşüyordu. Pek umursamadı.

Telefonunki bildirimi fark etti o sırada. Pek de ummadığı bir numaradan gelen mesajla gülümsedi. Keyfi yerine gelmişti.

Çok güzel birinden gelen "Allah karetmesin seni Oğuz." mesajı, bol 'n' ile yazılan bir 'günaydın'dan daha etkili oluyordu.

"Neye sırıtıyorsun lan?" Görkem eğilip bildirime bakarken hâlâ gülümsüyordu Oğuz. Arkadaşı ona çatık kaşlarla baktı.

"Özlüyor beni herhalde." Telefonu cebine atıp arkadaşının üstünden atlarken ekledi.

"Gidip balıma bakayım."

Arkasından söylenen 'Delirdi bu iyice.' cümlelerini duymuş, fakat hiç bozulmadan elleri ceplerinde sınıftan çıkmıştı. Koridorda ilerleyip büyük kütüphaneye girdiğinde Ardıl'ı tahmin ettiği yerde bulmuştu. Cam kenarındaki masa, kulağında kulaklık ve önünde test kitabı.

Karşısına sandalyeyi ters çevirip oturduğunda Ardıl'ın öfkeli bakışları da ona dönmüştü. Kollarını sandalyenin sırtına yerleştirip başını da kollarının üstüne yasladı. Ardıl o sırada kulaklığının birini çıkarmıştı.

"Neden Allah kahretmesin beni balım?"

"Halledeceğim deyip okula eşcinsel olduğumu gizlemek için homofobik olduğumu söylediğimi mi yaydın?" 

Oğuz gururla gülümsedi.

"Rica ederim, kurtardım seni."

"Şimdi de homofobiklerden dayak yiyorum!"

Oğuz gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında katil civciv modu açılmıştı Ardıl'ın.

"Sana şaka gibi mi geliyor?" dedi yakasını biraz açıp köprücük kemiğinin üzerindeki morluğu gösterirken.

"Uf olmuş." dedi Oğuz dudağını büküp başını yana eğerken. Ardıl gözlerinde şaşkınlık ve öfkenin karışımıyla baktı.

"Sen nasıl-" Başını iki yana sallarken doğru kelimeyi arıyordu.

"Ukala, küstah, arsız-" Oğuz gözlerini kısıp kelimeyi bulmuş gibi yerinde dikleşti heyecanla.

"Pişkin!" Ardıl başını salladı.

"Aynen öyle!" Oğuz parmağını şıklatıp gülümsediğinde hırsla kulaklığını geri takıp önündeki kitaba odaklandı.

Oğuz fazla üstüne gittiğini fark ettiğinde ciddileşmeye zorladı kendini. Biraz öfkesinin yatışması için zaman verdi ona. Kulağındaki kulaklıklardan birini çıkarıp kendi kulağına taktı. Ardıl karşı çıkmadı. Pinhani çalıyordu.

"Bir kez olsun çık karşıma,
Bir sözünle boz dengemi."

Oğuz gülümseyip eline yasladı çenesini. Başı önüne eğik olan çocuğun belli belirsiz çillerini izledi.

"Ben yanarım her gün sana,
Sen de artık gel gör beni."

Boğazını temizleyip dikkatini çekti Ardıl'ın tekrar.

"Bizim okulda homofobik var mıydı ya?"

Ardıl kaşlarını kaldırdı.

"Türkiye'deyiz farkında mısın? İstanbuldaki Sivaslılardan fazla homofobik var."

"Ben de Sivaslıyım."

Ardıl başıyla onayladı, bundan bahsediyorum der gibi.

"Ne bileyim, benim karşıma hiç çıkmadılar."

"Sen ve çeten ortalıkta kasap gibi gezdiğinizden olabilir mi?" Oğuz kaşlarını çattı.

"Şunu söylemeyi keser misin? Mağara adamı mıyız biz? Haklarımızı savunuyoruz sadece."

Ardıl kaşlarını kaldırıp elmacık kemiğinin üzerindeki geçmek üzere olan morluğu gösterdiğinde tebessüm etti.

"Tamam, haklısın."

Elini uzatıp geçen sefer dokunma izni olmayan yarada tekrar şansını denedi. Bu kez Ardıl engel olmadığında canını yakmamak için özenle gezdirdi baş parmağını.

"Düzelteceğim, düşüncesizce davrandım." Bu sözlerle yumuşayan Ardıl başını salladı usulca. Oğuz hâlâ yanağını seviyordu. Fark etmeden gözlerini kapattı. Yanağını Oğuz'un eline sürterken kediden farkı yoktu.

Oğuz derin bir iç çekti. Kalan yirmi dakika boyunca parmağını elmacık kemiklerinde dolaştırarak izlemişti Ardıl'ı. Hiç hayırlı bir sebepten yan yana gelmemiş olsalar da birbirlerinin varlığına bir şekilde alışmışlardı.

Homofobikmişsin | ⚣Where stories live. Discover now