42

27.8K 2K 1.7K
                                    

"Ardıl!"Oğuz adeta kükreyerek sınıfa daldığında Ardıl dahil birkaç kişi irkilerek ona döndü.

Edebiyat dersinde uyumasına müsaade edilmeyince Oğuz'un düşünecek çok zamanı olmuştu.

Ve kendi kendine demişti ki;"Neden sevgilimi sinirlendirip biraz kaos çıkarmıyorum?"

Ve işte Ardıl'ın sınıfındaydı.Ardıl'ın kocaman açılmış şaşkın,mavi gözlerini izliyordu.

"Oğuz?"dedi soracasına.

Sınıftan birkaç kişi olayın özel olduğunu düşünüp çıkarken kendi halinde takılan birkaç kişi umursamazca uyuklamaya,müzik dinlemeye devam etti.

"Nasıl yaparsın bunu?"diye tısladı Oğuz Ardıl'ın üstüne yürürken.Ardıl refleksle gerilerken merakı gittikçe artıyordu.

"Neyi?"dedi Oğuz onun arkasındaki boş sıraya yaslanmasını fırsat bilerek onu bacağından kavrayıp,sıraya oturturken.

Ardıl sadece omzuna tutunmuştu bu sırada.Çünkü o an şaşkın bir ördekten farkı yoktu.

Oğuz Ardıl'ın bacakları belinin iki yanından sarkmış,elleri omzundayken pozisyondan oldukça memnundu.Ama ifadesini sert tuttu.

"Gizem'le flörtleştiğini öğrenemeyeceğimi mi sandın?"

Tamamen palavra.Gizem diye birini bile tanımıyordu.Sadece karşısında hırçın,küçük bir kedi istediği için yem atıyordu.

"Kimle flörtleştiğimi,ne?"Dedi kaşları çatılmış kaşlarıyla.

Oğuz üzerine biraz daha eğilirken ellerini belinin iki yanından uzattı.

"Şimdi bilmiyor gibi mi yapacaksın?"dedi öfkeli gibi bir sırıtışla.İşin özü keyiftendi.

Ardıl ellerini Oğuz'un omuzundan çekip sıraya yasladı.Bir eli temkinli bir şekilde Oğuz'un göğsündeydi.

Acaba gerçekten Gizem diye biriyle mi flörtleştim diye düşünmeden edemiyordu.

"Oğuz ne saçmaladığın hakkında hiçbir fikrim yok."Oğuz'un karşısındaki kendinden emin ses tonuna tepkisi,üzerine atlama isteği oldu.Zaten kısmen olan buydu.Bu hisleri bastırmak,ve rolüne devam etmek için dişlerini sıktı.

Fakat Ardıl sevgilisinin öfkeli olduğu sonucuna vardı.Onu rahatlatmak adına Oğuz'un yüzüne koydu elini.Yüzüne doğru biraz yaklaşıp fısıldayarak konuştu.

"Bir yanlış anlaşılma olmuş bel-"Oğuz kafasını diğer tarafa çevirince Ardıl'ın eli havada kaldı.

Oğuz biliyordu ki Ardıl ona yaklaşırsa istediğini elde edemeden pes eder,sevgilisine yenik düşerdi.

Ardıl'ın kaşları çatılırken,yavaş yavaş öfkelendiğini gören Oğuz'un içindeki kötü adam kedisinin başını okşadı.

"Bana bunu nasıl yaptın?"dedi tekrar tıslayıp Ardıl'ın bacaklarını hafifçe sıkarak,üzerine eğilirken.

Gerçekten kaosa bayılıyordu.

Gerçekten.

"Oğuz,kendine gel."dedi Ardıl da öfkeli bir sesle.Bu Oğuz'u iyice kamçıladı.

"Kimseyle flörtleştiğim falan yok.Nerden çıkardın bunu?"Ardıl oyuna o kadar inanmıştı ki bacaklarını okşayan ellerin bile farkında değildi.

Köşede kapşonunu kafasına geçirmiş uyurken sesle uyanan Kaan bunu görünce gözlerini devirmiş,uyumaya devam etmişti.

"Bana yalan söyleme!"diye bağırdı bu kez.

"Selim her şeyi söyledi.Her şeyi!Beraber görmüş sizi."Ardıl tısladı.

Kahretsin,ortaya çıkan kemikli yüzü ve koyulaşan mavi gözleriyle inanılmaz görünüyordu.

Sırada doğrulup,Oğuz'u kendisinden beklemediği bir güçle göğsünden itti.Aralarında oluşan boşlukta ayağa kalkıp Oğuz'a yaklaştı.

"Beni reddettin diye ağlamamı beklediğin kısımsa bu, hayal kırıklığına uğrayacaksın.Neyden bahsettiğini bilmiyorum."dedi üstüne basa basa.

Kafasını kaldırmış Oğuz'a bakarken çehresi sevgilisinin hiç görmediği kadar sertti.

"Ama yaşadığımız bunca şeyden sonra,bana sormadan bile emin olabileceğin bir zırvalık karşısında şüpheye düşüyorsan,durma,başkalarına inan."

Oğuz'un saklayamadığı bir şekilde gözleri büyüdü.Ardıl'dan asla ama asla beklemediği bir tavırdı gördüğü.Avukat olan annesinin bir yansıması olduğunu düşündü.

"Sana söylemem gereken her şeyi söyledim.Öyle birini tanımıyorum,tanısam dahi,sana sahipken daha fazlasını isteyecek kadar doyumsuz olmazdım.Fakat öyle olduğuma inanıyorsan,biraz düşünmen gereken şeyler vardır."Cümleleri bittiğinde Oğuz gözleri kocaman,kendisinden biraz kısa çocuğun kararlı,yenilmez gözlerine bakıyordu.

Birazdan o gözlerin dolacağına emindi.

Ama bu hali karşısında resmen mest olmuştu.

"Siktir."dedi fısıldar gibi.

"Tahrik oldum."Oğuz bilinçsizce konuşurken Ardıl sonra,çok sonra fark etti Oğuz'un ciddi olmadığını.Kaşları iyice çatılırken gözlerini devirip uzaklaştı.

Oğuz olduğu yerde şaşkınlık ve büyülenmişlik hissiyle kalırken kendine geldiğinde sınıfta ona bakan şaşkın gözlere döndü.

"Gördünüz mü?"dedi garip bir ifadeyle,sonra sırıttı.

"Bebeğimin ne kadar seksi olduğunu gördünüz mü?Ah,güzelim benim!"Garip bir neşeyle sırıtarak Ardıl'ın peşine takıldı.

"Ardıl!Gel buraya,sevişmemiz gereken konular var!"

Gerçekten,bir günleri bile normal olmayacak mıydı?

Bitti.
Şaka şaka,az daha var.

Ardıl öfke ve Oğuz'un tahmin ettiği gibi dolan gözleriyle hızlıca merdivenlerden inerken Oğuz garip bir mutlulukla peşine takıldı.

"Ardıl,miniğim!"Ardıl ona cevap vermeden koridoru geçiyordu ki Oğuz onu kucağına aldığı gibi kütüphaneye soktu.

Kapıyı kilitleyip sevgilisini yere indirirken sırıtıyordu.

"Eğlendin mi bari?"Oğuz sırıtıp sevgilisinin yüzüne yaklaştı.

"Hem de nasıl."Ardıl huysuzlanarak yüzünü çekti.Fakat Oğuz burnuna minik bir öpücük bırakana kadar pes etmedi.

"Sinirliyken ne kadar güzel göründüğünü biliyor musun?"dedi fısıltıyla.

Ardıl'ın beline sıkıca sardı kollarını.Ardıl hala öfkeyle farklı bir tarafa bakıyordu.

Çenesinden nazikçe kavrayıp dudaklarına bir öpücük bıraktı Oğuz.

"O kadar güzeldin ki ilerde sinirlenmen için seni aldatabilirim bile."dedi dalga geçerek.

"Ölmek mi istiyorsun?"dedi Ardıl tam da pençelerini çıkarmış bir kedi gibi onu itmeye hazırlanırken.Ellerini tutup başının üzerinde birleştirdi Oğuz.Bu sırada dudaklarına bir öpücük daha bıraktı.

"Ellerinde mi?"Sırıttı.Bir öpücük daha.

"Neden olmasın."

Ardıl an be an yumuşarken dudaklarının üzerindeki dudaklara hafifçe karşılık verdi.Tam ellerini çenesine yerleştirmiş,aralarındaki şeyi derinleştiriyorlardı ki bir ses böldü.

"Kardeşim bölmek istemem ama ödev yapıyoruz da burda."dedi 7 kişilik çalışma grubunun üyelerinden biri.

Oğuz göz devirirken Ardıl,Oğuz'un bedeninin arkasında yok olmayı denedi.

Eh,okul kütüphanesi romantik dakikalar için çok uygun bir yer değildi tabi.

Şimdi bitti. 

Homofobikmişsin | ⚣Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora