15

18.2K 1.6K 709
                                    


Ardıl durgun bir suyu andırıyordu Oğuz'a. Berrak ve tertemiz olmasının yanında, bir kere dokunulduğunda yüzeyinde binlerce minik dalgaya sebebiyet veriyordu. Tenine her çarptığında farklı bir yönünü gösteriyordu ona. Güzeldi, cesurdu, heyecanlıydı ve paha biçilemez bir yüreğe sahipti.

İçinde barındırdıkları, yaşattıkları, renkleri ve canlılığıyla yaşamın ta kendisiydi Ardıl Arslan.

Oğuz'un başta kaygısızca yüzünde dolaşan göz bebeklerinin zamanla titremesi, kulağına dolan sesinin kalp ritmini oynatışı bunu görmeye başlamasının kanıtıydı belki de.

"Bebek penguen o kadar tatlıydı ki."

"Çünkü sana benziyordu." Ardıl başını yana eğip gülümsedi. Aynı şekilde karşılık verdi Oğuz, yüzünden düşmeyen gülümsemeyle.

Önceki akşam Oğuz onunla barışmak için büyük bir çaba gösterdiğinde daha fazla reddedemişti Ardıl. Ve birlikte bir kafede film izlemeye karar vermişlerdi.

Seçim aşaması ise oldukça zordu. Ardıl korku filmi izleyemezdi çünkü kolay korkuyordu, dram olmazdı çünkü ağlamak istemiyordu; aksiyonuysa Ardıl'ın tatlı tepkilerini görme ihtimali azalığından Oğuz istememişti.

Sonunda Neşeli Ayaklar izlemeye karar vermişlerdi. Ve artık Ardıl'ın yeni takıntısı penguenlerdi.

" 'Benim olsun mu?' " dedi yavru pengueni taklit ederken. 's' harfini 'ş' gibi söylemişti ve büzülmüş dudaklarıyla o kadar tatlı görünüyordu ki Oğuz onu şiddetle sevmemek için dudaklarını ısırdı.

"Sen de benim bebek penguenim olsana."

"Sen de penguen olacak mısın?"

"Sen istersen olurum."

"Anlaştık o zaman." Sahte bir ciddiyetle yaptıkları anlaşmadan sonra el sıkıştılar. Fakat Oğuz elini öylece bırakmak yerine yüzüne yaklaştırıp, parmak eklemlerini tek tek öpmeyi tercih etmişti.

Başını kaldırdığında Ardıl'ın yüzündeki tatlı tebessümü, ardından okul bahçesinde bulundukları banka yaklaşan arkadaş grubunu fark etti. Özellikle bahçe demişti Oğuz kameralardan kaçmak için. Çünkü kafasında şeytanlar cirit atıyordu.

"Ardıl."

"Hm?"

"Çocuklar geliyor." Bir cevap bekledi fakat alamayınca yüzüne dönmek zorunda kaldı. O sırada kızarmış elmacık kemikleriyle ellerini izleyen çocuğu fark etti. Kanı ısınıyor, yüzündeki gülümseme an be an büyüyordu.

"Planımızı uygulayacak mıyız?" Başını sallayarak onayladığında yanağını ona çevirdi Oğuz. İki kez yanağına dokunarak onu teşvik ettiğinde Ardıl bu hareketi tatlı bulmuş olacak ki tereddütünü görmezden gelip yaklaştı yanağına.

Oğuz tam o anda başını çevirdi.

Ve dudaklarının dudaklarına temas etmesine sebep oldu.

Ardıl'ı şaşırtacağını biliyordu bu hareketin fakat kendi kalp ritmi de neyin nesiydi? Sanki göğsü yerinden çıkacaktı ve dudaklarının üzerindeki sıcaklık hissettiği tek şeydi.

Ellerinden biri yanağını kavradı, baş parmağıyla ince ince okşarken pürüzsüz teni dudakları incitmekten korkar gibi yavaşça hareket ediyordu. Oğuz o an yıllardır makineye bağlı nefes alan bir hasta olduğunu, kendi başına aldığı ilk soluğun Ardıl'ın dudaklarından sızdığını fark etti.

Onlar için genleşen zamanda, göğüs kafesini zorlayan dalgalarla içti dudaklarından. Yüzünden uzaklaştığında kızarmış yüzü, ona büyümüş irislerle bakan mavileri gördü. Gülümseyerek bu tabloyu izlerken hayat normale dönüyor, sesler tekrar kulaklarına dolmaya başlıyor fakat Ardıl güzelliğinden hiçbir şey kaybetmiyordu.

"Kardeşime bak be!" Görkem'in sesini duyduğunda göz devirdi Oğuz. Onu unutmuştu. Ardıl'sa uykudan uyanmış gibi irkildi.

"Ben gidip Emre'ye bakayım."

"Yavrum Emre gelmedi demedin mi?"

"Gelmiştir belki."

Oğuz onun yüzüne bakarken gülümsedi. Daha fazla zorlamak istemedi çünkü deliler gibi utandığını biliyordu. Arkadaşları onu daha da utandırırdı.

"İyi, peki."

Ardıl başını sallayıp adeta koşarak uzaklaştı yanından. Arkasından bakarken gülümsüyordu Oğuz. Tanrı bilmiyor, ömründe hiç bu kadar mutlu hissetmemişti.

"Ooo Mecnun olmuş bu." dedi Semih yanına oturup kolunu omzuna atarken. Bir süredir söylenenlere cevap vermediğinin farkında bile değildi... Duyduğu tek cümleyi ise derin bir nefes aldıktan sonra yanıtladı.

"Hem de nasıl." 


Bu bölümle ilgili ciddi tereddütlerim var çünkü oldu mu olmadı mı bilmiyorum. Ama bence bulunması gereken bir bölümdü. 

Umarım sevmişsinizdir. 

ÖPTÜM.

Homofobikmişsin | ⚣Där berättelser lever. Upptäck nu