#86

20.7K 2.5K 894
                                    

Haftanın geri kalanında Cole'u sadece bir kere American Express için kickoff (başlangıç) niteliğindeki proje toplantısında gördüm. Şükürler olsun ki öncesinde de sonrasında da, aramızda proje dışındaki bir konuyu ilgilendiren bir yazışma dahi geçmedi. Belki de bana artık kişisel mevzularda bulaşmayacaktı. Zaten neden en başta bulaşma gereği hissetmişti onu da anlamamıştım ya! Ünvanı 'The Cold' olan birine yakışmayacak hareketlerdi bunlar.

Misafirhanedeki eşyalarımı da perşembe günü sabah erkenden Jimmy'nin evine taşıttım.

Evet taşıttım.

Para saçmaya hevesli olduğumdan değil, buralarda artık kaldırımda bavul sürükleyemeyecek kadar ünlü olduğumdan.

Şöhretin güzel olan hiçbir yanını elde edemeden (para, statü vs) bütün ceremesini çekiyordum. Kaldırımda attığım alelade bir adımı dergilerde görmem olağan olmuşken, bir de neden bavul taşıdığımın, nereye taşıdığımın haber olması istediğim son şeydi.

Taşıyacak halim de yoktu açıkçası. Şelale gibi kusmasam da, hala kraker dışında pek bir şey yiyebildiğim söylenemezdi. Stresim azalmıştı belki (bunda Robert de Niro ve Jack Nicholson'ın rolünü yadsıyamam!) ama bir noktadan sonra galiba kronikleşmişti mide bulantısı.

Jimmy'nin evinde yalnız geçirdiğim o ilk gece, geri dönülmez bir yola girdiğimi iliklerime kadar hissettim. Nasıl düzelsin ki benim midem? Jimmy'nin kiracısı olmak hala iyi bir fikir değildi bana kalırsa ve kendi çapımda epey bağlayıcı bir işe girişmiştim.

Diyelim kavga ettik. Nereye çıkıp gidecektim? Çıkıp gidecek bir yerim olmadığından kalsam, bu sefer de kendi odamdan dışarı adım atamayacaktım. Düşüncesi bile ne korkunçtu. Kendi evin olması gereken, kendini güvende hissetmen gereken bir alanda sığıntı gibi kalmak.

Jimmy'nin anlaması imkansızdı ama bu korkunç düşünceler bana kendiliğinden geliyordu işte, elimde değildi!

Sonsuz bir döngüde, önce ev işini ağırdan almakla hata ettiğimi düşünüyordum. Sonra ilk işim kendime bir ev bulmak olmalı diyordum. Ama hemen peşinden, şimdi ev bulsam, girdiğim gibi evden çıkınca bu sefer de Jimmy üzülecek düşüncesi içime çörekleniyordu.

Bütün gece kuyrukları birbirine bağlı bu fikirleri kafamdan defetmek için uğraştım durdum. Ve yine uyuyamadım.

Cuma sabahına bekleneceği üzere ruh gibi kalkmıştım. Los Angeles için uçak biletimi de o sabah aldım. Son ana kadar bir aksilik çıkmasını bekliyordum galiba ama o aksilik çıkmadı bir türlü. Hatta işim ilk kez erken bitecekti o akşam.

İşten havaalanına gitmek üzere 5 civarı çıktım ki bu bir rekordur.

Yolda sürekli bir telkin halindeydim. En azından o gece beni orada neyin beklediğini biliyordum. Büyük oyuncular görecektim. Canlı canlı tarihe tanıklık edecektim. Heyecan vermesi gereken şeylerdi bunlar. O yüzden:

Bekle beni Hollywood!

Hollywood cevap olarak 'ben kimleri kimleri bekledim de geldiler, sen kimsin?' diyordu muhakkak. İki gidişimde de bir numaramı görmemişti zira.

****

Çekim gecenin ilerleyen saatlerine dek süreceğinden, uçağım indiğinde Jimmy sette olacaktı. O yüzden havaalanına gönderdiği araba aldı beni. Bildik yollardan bambaşka duygularla geçtim bu kez. Palmiyeler, geniş yollar, gökdelenler hep tanıdıktı artık. Ve alakamın olmadığı bu şehri özlediğimi fark ettim; özlemin yanında bir de inanamazlık vardı içimde. İçten içe her şeyin bir rüya olduğuna inanmıştım ve bir gün geri dönebileceğimi hiç düşünmemiştim galiba.

Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙Where stories live. Discover now