⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 33/2

13.2K 847 89
                                    

-33/2-

❝Lâl❞

Yaklaşık 1 saattir odada sessizce oturmuş birbirimiz dışında her yere bakıyorduk. Âdeta iki yabancı gibiydik. Bana sert bir tepki vermese de içinde kopan fırtınaları hissedebiliyordum. Valentino benim gibi değildi. O baba olmak istiyordu. Ben anaç biri değildim ama o aile kurmaya dair çok istekliydi. Gözlemlediğim kadarıyla onun için aile kavramı çok önemliydi, muhtemelen ailesinden de böyle görmüştü. Benimse parçalanmış bir ailevi geçmişim vardı, bu yüzden ikimiz bir değildik bu konuda. Beni anlamadığı açık ve netti. Ben hamileysem bile doğurmak istemiyorum dediğim an yüzündeki karanlık ifade ve dalgalanmalar bu konuda aynı fikirde olmadığımızı yeterince gösteriyordu. Bu fikir ayrılığının aramızda soğuk fırtınalar estireceği belliydi. Bu konuyla ilgili aynı fikirde olmadığımızı daha önceleri de anlamıştım, arada bir şakayla karışık bile olsa konuştuğumuzda onun bir aileye ne kadar sahip olmak istediğini biliyordum. "Eczaneye ilaç almak için girmedim. Gebelik testi almıştım." Aramızdaki bu huzursuzluk veren sessizliği bozmak için ona bildiği şeyi tekrarladım.

O ise soğuk ve uzak bir ifadeyle "Biliyorum." dedi yalnızca. Az önce gülerek kollarında beni rahatlatmaya çalışan adamdan eser yoktu. Kendi içinde yaşadığı medcezirin mimarı biraz da bendim. Dengesini bozmuştum onun. Esasında en başından beri bu konudaki fikrimi biliyordu. Yani çocuk istemediğimi, anne olmaya hazır hissetmediğimi falan işte. Ama artık nasılsa zamanla ikna ederim diye mi düşünmüştü bilmiyorum ama yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordum.

"Valentino, yüzüme bakar mısın?"

Beklemediğim bir anda gözlerini bana dikti ve göz bebeklerinde oynaşan alevlerle yüzleştim. Bana bakmaması, benimle konuşmaması bana zarar vermek ya da beni kırmak istememesinden ileri geliyor olmalıydı. Çünkü gözlerinde ne kadar acı çektiğini görebilmek mümkündü. Bu fiziksel bir acı değildi, ruhsal bir acıydı. Hiç tartışmaya girmeden "Testi yapacak mısın şimdi?" diye sordu direkt olarak.

"Bilmiyorum, korkuyorum. Hazır değilim sanırım." Saçlarımın arasından geçirdim ellerimi. "Alırken hemen testi yapıp kurtulurum diye düşünmüştüm ama şuan... Tedirginim."

Hiçbir şekilde ısrarda bulunmadı. Haberi ilk duyduğunda hissettiği heyecandan eser yoktu. "Hazır olunca yaparsın o zaman." Ayaklandı ifadesiz bir biçimde. Umursamaz bir tavır takınmıştı sanki. Bana kırgın gibiydi. Eğer karnımda onun bebeğini taşıyorsam onu öldürecek olan bir katildim belki de onun gözünde. Düşündüğümden bile hassas yaklaşıyordu bu konuya. Valentino gibi sert, ruhsuz görünen, acımasız birinin böyle yaklaşması şaşırtıcı olabilirdi ama söz konusu kendi ailesi ve kendi bebeği olunca işler değişiyordu, insanın ezberi bozuluyordu herhâlde. Eğer bebeğimiz olsaydı çok iyi bir baba olurdu, bu çok açıktı. Benim kötü bir anne olacağım gerçeğinin aksine.

Bana hiçbir şey söylemeden ayaklanıp odayı terk etmek üzere olduğunu görünce merakla sordum. "Nereye gidiyorsun?"

"Dışarıda olacağım."

Ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm. Kolundan tuttum ve kendime çektim. "Neden böyle davranıyorsun? Bana böyle uzak davranmana katlanamıyorum, Valentino." Bana tepkisiz bir biçimde bakan adamın gözlerine diktim gözlerimi. "Beni böyle mi cezalandırıyorsun?"

"Kimseyi cezalandırmıyorum, Lâl. Sadece biraz yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacımız var. Birbirimizi etkilemeden biraz uzak kalarak düşünmeye ihtiyacımız var."

"Bir de beni cezalandırmadığını söylüyorsun. Bu yaptığın ne peki?" Sessiz kalan adamın çenesini avuçlayıp yukarı kaldırdım ve bana bakmasını sağladım. "Şuan sana en ihtiyacım olan zamanda beni bırakıp gidiyorsun." Elim istemsizce karnıma gidiverdi. "İçimde bize dair bir şey taşıyor olma ihtimaliyle beni baş başa bırakıp bu delirtici sessizlikte yalnız bırakıyorsun."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now