⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 44/1

10.5K 710 103
                                    

-44/1-

❝Lâl❞

Uzun bir araba yolculuğunun sonunda ıssız bir ormana geldik. Sık ağaçların arasından geçtik ve adamın durduğu yerde bize bir yer göstermesini bekledik. Eğilip bir ağacın gövdesini dikkatlice inceledikten sonra hemen önündeki yeri gösterdi. "Burası."

Şüpheyle "Emin misin?" diye sordu Fuat. "Hatırlamıyorum, gitsem de bulamam diyordun."

"Eminim, burası."

"Kazmaya başla o zaman." Kazma kürekleri çıkardıklarında eniştem de kazmaya başladı ve yardım etmek istediğimde beni engelledi. "Sen kenarda dur." İmalı ses tonundan hamile olduğum için uzak durmamı tembihlediği açıktı. "Ayrıca biraz uzaklaş, mezarı açtığımızda mide bulandırıcı bir görüntü olabilir."

Azize'nin isimsiz ve gizli mezarını açtıklarında doktor -gerçi kasap demek daha doğru olurdu- şaşırmış ve panik olmuştu.

Mezar boştu.

Fuat hesap soran bir ifadeyle "Eee, burada bir şey yok." dedi yalnızca.

Adam şaşkındı ve ne diyeceğini bilemez hâlde. "Burada olması gerekiyor, buraya gömdüm onu!"

"Biraz daha kazmamız gerekiyor olabilir mi?"

"Hayır, yeterince kazdık." Can havliyle içeri girip avuçlarıyla hızlı hızlı kazdı bir süre daha. Ama yoktu. "Yok." Bizden daha fazla şok olmuş gibiydi.

Fuat uyaran bir ses tonuyla "Bak emin misin? Yanlış yeri göstermiş olmayasın?" diye sorarken tehditkâr görünüyordu yüz ifadesi.

Doktorsa kendinden çok emin görünüyordu. "Hayır, burası! Yemin ederim burası!" diye diretti. Çabalayarak çukurdan çıktı ve çukurun önündeki ağacın gövdesini göstererek "Yerini karıştırmamak için ağaca işaret bırakmıştım." dedi ısrarla.

İkimiz de ağacın gövdesine baktığımızda çarpı işaretini görmüştük. Adamın dediğine göre burası olmalıydı. Peki o hâlde neden mezar bomboştu? Aklıma kötü ihtimaller geliyordu. "Başkan cesedi alıp başka bir yere saklamış olabilir." derken tedirgindim ve ekledim eniştemin gözlerime bakarak. "Belki de iz üstünde olduğumuzu biliyor."

Fuat kesin bir ifade takınmasa da şüpheli ve temkinliydi. "Olabilir." Uyarıcı ses tonuyla "Çok dikkat et, Lâl." dedi yalnızca.

Sesindeki imâdan ne demek istediğini çok iyi anlıyordum. Başkan hamile olduğumu biliyordu. Eğer Azize'nin sırrıyla ilgili iz üstünde olduğumuzu hele gerçekleri öğrendiğimizi biliyorsa bana zarar verebilirdi. Zaten karnımdaki bu bebek onun için çok büyük bir tehlikeyken bir de hayatının sırrını öğrendiğimi bilseydi beni sağ bırakır mıydı, şüphedeydim.

Aynı uyarıcı tavrına tehditkâr bir ifade ekleyerek doktora döndü Fuat. "Bize anlattıklarından kimseye bahsetmiyorsun. Hele ki başkana. Asla! Anladın mı beni?"

"Anladım. Merak etmeyin, benim de kendimi tehlikeye atmaya niyetim yok."

Eve dönüş yolunda aramızda büyük bir sessizlik oldu. Fuat da en az benim kadar tedirgindi. Kendinden çok benim güvenliğimi düşündüğünün farkındaydım. Bir gözü yoldayken diğer yandan bana dönüp "Şimdi her zamankinden daha da dikkatli olmalısın, Lâl." demeyi ihmal etmedi. "Başkana hiçbir konuda, hiçbir şekilde güvenmemelisin. Karnındaki bebek onun için çok büyük bir tehlike. Öte yandan eğer bir şeyler öğrendiğimizi anladıysa ne yapacağını kestiremeyiz."

"Umarım bilmiyordur ama dikkat edeceğim."

"Seni öldüreceğini sanmıyorum ama başına daha büyük çoraplar ölebilir. Yediğine içtiğine kadar her şeye dikkat etmen gerek, biliyorsun. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now