⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 39/1

10.9K 702 84
                                    

-39/1-

❝Valentino❞

Çıldırmak üzereydim. Elimde Lâl'in bana bıraktığı saçma notla bir o yana bir bu yana hışımla yürüyordum. İçimden her yeri dağıtmak geliyordu ancak bunun hiçbir şeye çözüm olmayacağının farkındaydım. Bu yüzden kendimi dizginlemeye çalıştım. Hem şaşkın hem de öfkeliydim. Lâl'in bunu neden yaptığını anlayamıyordum. Ortada hiçbir şey yokken, saatler önce her şey mükemmel giderken, bir sorun yokken çekip gitmesine anlam veremiyordum bir türlü. Pietro'nun da benden farklı kalır bir yanı yoktu. Luigi ise o kadar şaşkın değildi ve sessizdi. İlk şüphelendiğim kişi oydu ama elimde herhangi bir kanıt yoktu. Elimdeki not kâğıdını hışımla masaya bırakırken "Bir şey oldu." diye sayıkladım. "Lânet olası bir şey oldu ve ben bilmiyorum." Yerimde duramıyordum. Zaten durup beklemem için de bir sebep yoktu. "Hemen İstanbul'a gitmeliyim."

Ben patlamaya hazır bir bomba gibiyken Luigi'nin "Valentino, Tanrı aşkına bırak." sözüyle öfkeme hâkim olamayıp yakasına yapıştım. "Ne saçmalıyorsun sen? Neyi bırakmamdan bahsediyorsun?" Boğazına sarılıp sıkmaya başladım ani bir öfkeyle.

Pietro bizi ayırmaya çalışırken Luigi "Bilmediğin şeyler var, Valent." diye yanıt verdi. Benim bilmediğim ve onun bildiği şeyler olduğu açıktı.

Beni engelleyen Pietro'nun hamlesiyle Luigi'den uzaklaştım. Nefes nefese ve öfkeli bir biçimde tane tane "Ne biliyorsan anlatmanın tam sırası." dedim. Sesimde uyarıcı bir ton hâkimdi.

"Gerçekten duymak istiyor musun bilmiyorum ama Valent..." Hafif bir soluklanma sonrası gerçeği söylemekten çekinmedi. "Her yerden seni kıstırmaya çalışan Başkan denilen adam, Lâl'in babası."

Duyduğumu anlamak mı yoksa inanmak mı daha güçtü bilmiyordum doğrusu. Luigi'nin bunu söylerken neyi kast ettiğini anlıyordum ancak bu mümkün değildi. Şok olmuştum. Böyle bir tesadüf nasıl mümkün olabilirdi? O an kafamda bin bir türlü ihtimal dönüp duruyordu. Hayır, Lâl'in anlattıkları yalan olamazdı. Onun Başkan denen o adamın kızı olması bir şey ifade etmezdi ki. Ailesinin ona neler yaşattığını biliyordum.

"Sence bu kadar tesadüf tuhaf değil mi?" Bu tesadüf inanılmaz olsa bile Luigi'nin imasına ihtimal vermiyordum.

Benim yerime Pietro "Ne demeye çalışıyorsun, Lui?" diye yanıt verdi ona.

"Ya her şey bir oyunsa? Lâl ve Valentino'nun nasıl tanıştığını düşünsenize. Her şey Lâl'in kontrolü altındaydı." Bakışları benimkilerle buluştuğunda aklım durmuştu sanki. "Ya tam da düşündüğüm gibi babasının ajanı olarak karşına çıktıysa? Seni kendine âşık edip önce yatağına, sonra hayatına girdi. Babasına bilgi sızdırmış olma ihtimali hiç mi aklını kurcalamıyor? Romano gibi o da köstebek olamaz mı?"

"Ben onun peşinden koştum, Luigi! Onu Beyrut'a ben kaçırdım! Onu rüyalarımda görmemi, peşine düşüp kaçırmamı da kendisi planlamış olamaz değil mi?" Az önce söyledikleri yüzünden Luigi'nin ağzını burnunu dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum ama mantıklı bir açıklama üretmeye çalışıyordum. Bunların hiçbiri mantıklı değildi. Kendisine bunca şeyi yapan adama Lâl'in piyon olması hiç mantıklı değildi. Ancak durduk yere çekip gitmesi de normal ve mantıklı değildi. "Babası iğrenç herifin teki! Lâl'in ona ajanlık yapması için ortada hiçbir sebep yok!"

Hazır cevap bir şekilde "Anlattıklarının doğruluğundan nasıl emin olabilirsin? Hepsi bir kurgudan ibaret olabilir." yanıtını verdi Luigi.

Yerimde duramıyordum. Hışımla az önce oturduğum koltuktan kalkıp "Onu görmeliyim." dedim ve odadan çıktım. İkisinin de arkamdan geldiğini fark etsem de umursamadım. "Gerekli hazırlıkları yapın, Türkiye'ye gidiyoruz."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now