⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 38/2

10.5K 711 101
                                    

-38/2-

❝Lâl❞

Demir parmaklıkların ardındaki evi birkaç dakika izledikten sonra yavaş adımlarla ölüme gidiyormuş gibi kapının önüne geldim. Sürgülü kapı açıldığında bahçeden içeri girerken adımlarım geri geri gidiyordu sanki. Ancak bu eve gelmek için geçerli sebeplerim vardı. Her zaman söylerler; dostunu yakın tut, düşmanını daha yakın. Ben de düşmanımın yakınında kalmayı tercih ediyordum. Her ne kadar Valentino'yla ilgili gerçekleri yüzüme vursa da başkan hâlâ benim düşmanımdı. Hatta gözlerimi açtığı için belki de ondan çok daha fazla nefret ediyordum. Bu belki de yanlıştı ama içimdeki hisler hâlâ ondan nefret etmem için birlik olmuş gibiydi. Ben ne güzel kendi küçük dünyamda yalandan da olsa Valentino tarafından sevildiğimi hissederken mutluydum. Ayaklarım yere basmıyordu. Bulutların üstünde gibiydim. Ama gerçekler yüzüme pat diye vurulunca kolum kanadım kırılmıştı. Ne gururuma söz geçirip orada kalabilmiştim ne de kalbime söz dinletip onu unutabiliyordum. Belki bir daha asla bir arada olamayacaktık ama ben ömrümün sonuna kadar Valentino'yu sevecektim. En çok da bu gerçek canımı acıtmıştı. Bir virüs gibi ölene dek kanımda dolaşacaktı onun aşkı.

Alex'in başını okşadım ve küçük adımlarla şirince peşimden gelişini seyrettim. Zili çaldıktan saniyeler sonra kapıyı evin yardımcısı Perhide'm açtı. Bakışları özlem ve mutluluk barındırdığı kadar acıma duygusu da barındırıyordu. Beni gördüğüne mutluydu, elinde büyüdüğüm için de beni bir anne şefkatiyle özlemişti ama kaçtığım mahzene geri döndüğüm içinse bana acıyordu. Hiçbir şey söylemeden sarıldı bana. Sonra da sakince "Hadi içeri geç, herkes içeride seni bekliyor." diyerek beni içeri buyur etti. Arkamdan gelen köpeğe "Bu da ne böyle?" dediğini duyar gibiydim, köpeği ona emanet ettikten sonra içeri girdim.

Elbette başkan geleceğimi herkese haber vermişti. Geleceğimden bu kadar emindi yani. Asi kızı -ya da kölesi- başka bir yere kaçsa da yine onu bulur getirirdi nasılsa.

Oradan içeri girer girmez kim var kim yok bakmaya fırsat bulamadan beni gördüğü an coşkuyla karşılayan annem boynuma atladı. "Canım kızım benim! Seni çok özledim!" Kollarını gevşettikten sonra saçlarımı okşadı ve ilgili bir biçimde "Nasılsın, iyi misin?" diye sordu.

Sakinlikle omzuna dokunarak "İyiyim, merak etme." yanıtını verdim.

"Yüzün hasta gibi."

"İyiyim anne, abartma."

Bir köşede elleri ceplerinde ifadesizce beni seyreden başkan ise alaycı bir ses tonu takınmıştı. Kızıyla değil de bir iş ortağıyla hatta belki de çalışanıyla muhatap oluyor gibiydi. "Yolculuğun iyi geçmiştir umarım." Salonu birkaç adım arşınladıktan sonra "Sevgilinin jeti kadar konforlu olmasa da..." diye ekledi. Onu duymazdan gelmeyi tercih ettiğimi anlamış olmalı ki fazla uzatmadan anneme hitap edercesine "Her neyse, yeterince bu saçmalıklarla meşgul oldum. Kızını sağ salim getirdiğime göre çıkmalıyım. İşlerimle ilgilenmem gerek." dedi ve çıkıp gitti. Bu seramoniyi uzun tutmadığı iyi olmuştu, bende onu kaldıracak kafa yoktu hiç.

Ablam Zuhal de beni karşılamak için bekleyenler arasındaydı ancak onun gözlerinden bıktık senin şu şımarıklıklarından, demek istediğini anlayabiliyordum. Zaten hiçbir zaman beni anladığını hissetmemiştim, bu benim için şaşırtıcı bir şey değildi. Bu gerçekle ilk kez yüzleşmiyordum. Kuru bir sarılmadan sonra "Aramıza yeniden hoş geldin, umarım artık aklını başına toplarsın." demekle yetindi yalnızca. Aslında ablam davranış itibariyle başkana çok benziyordu. Ailemizin hastanesinde idealist bir doktorken kendi hakkıyla başhekimliğe yükselmişti. Her zaman kurallar ve düzen onun için her şeyin önünde olmuştu. Ona göre duygular önemsiz şeylerdi ve duygularınıza göre hareket edemezdiniz. Ve benim yaptığım şeyler, verdiğim mücadeleler de onun gözünde şımarıklıktan başka bir şey değildi. Ona sorsanız bir elim yağda bir elim baldaydı, hiç uğraşmadığım hâlde Vural gibi prestijli bir aileye mensup biri benimle evlenmek istiyordu ama ben macera arayan bir şımarıktan başka bir şey değildim. Bu yüzden ne ona ne de başkana hiçbir zaman duygularımı anlatma gayreti göstermedim. Onlar çoktan duygularını aldırmışlardı çünkü.

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now