⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 6/1

66.8K 3K 71
                                    

-6/1-

❝Lâl❞

Zihnimde dönüp duran hep aynı sahne. Direksiyon hâkimiyetini Batur'dan almaya çalışıyorum fakat başaramıyorum. Kaçınılmaz sonumuzu yaşıyoruz, bir arabayla burun buruna gelip müthiş bir çarpışmayla bir o yana bir bu yana savruluyoruz. Kanlar içindeyim. Bağırıyorum. Yardım istiyorum ama sesimi duyuramıyorum. Korkuyorum. Çaresizim. Savunmasızım. Dayanılmaz bir uyku hâli kucaklıyor tüm bedenimi. Gözlerim kapanıyor kanlar içindeyken. Sadece sesler duyuyorum uğultu hâlinde. Ne kadar süre sonra geldiğini anlamadığım ambulansın siren sesleri. Sonrası yok. Koca bir boşluk.

Gözlerimi araladığımda dudaklarımda hissettiğim baskıyla başta irkilsem de geri çekilen adamın yüzüyle karşılaştığımda şaşıracak durumda değildim. Yaşadıklarıma bakılırsa onun yanımda oluşu şaşırmam gereken son şeydi. Asıl şaşkınlığı az önceki deneyimle yaşamıştım. Bir uçurumdan denize atlamıştım. Bunu yapmıştım! Tabii ufak tefek yaralanmalarım olduğunu hissediyordum ama yine de yaşadığım deneyime değerdi. Yaşamayı seven aklı başında birinin kolay kolay cesaret edeceği bir şey değildi bu. Başım zonkluyordu. Kendimi hem berbat hissediyordum hem de özgür ve rahatlamış. Sanırım tam anlamıyla bir deliydim. Acıdan haz alan bir mazoşist belki. Hep yüksekten bir denize atlamak istemişimdir. Sonunda bunu deneyimlemiştim. Tabii hesaba katmadığım yüksekliğin fazla oluşu ve kafamı kaya olduğunu tahmin ettiğim bir şeye çarpışım gibi şeyler olmuştu ama... Bunları düşünecek kadar kendimde değildim henüz. Kesik kesikti her şey zihnimde. Atlıyorum, düşüyorum, kafamı bir şeye çarptığımı hatırlıyorum. Kaza anı geçiyor gözümün önünden. Tamam, bu defa kesin öldüm diyorum. Öteki taraftayım ve yaşadıklarımı seyrediyorum şu meşhur film şeridinden. Gözlerimi bir açıyorum, her yerde karşıma çıkan adam dudaklarıma abanmış.

Valentino'nun "İyi misin?" sorusuyla tekrar ona baktım. Endişeli görünüyordu. Korkmuştu. Sert çehresi telaşlıydı.

Biraz kendime gelmiştim. Başım hâlâ inanılmaz zonkluyordu. Öksürerek tebessüm ettim. "Bu inanılmazdı." Yuttuğum suların bir kısmını öksürük yoluyla atıyorum. Midem bulanıyordu. Hâlâ yaşadıklarıma inanamıyor gibi coşkulu bir biçimde kahkaha attım. "Bu gerçekten... İnanılmazdı."

Başımda duran adam tuhaf bir ifadeyle bana bakıyordu. Deliymişim gibi. Ki öyleydim. "Sorumu değiştiriyorum, kendinde misin?"

"Hiç bu kadar kendimde olmamıştım." Kalkmaya çalıştığımda başımı tuttum. Elime gelen kanla yüzümü buruşturdum.

Valentino doğrulmamı engelledi. "Ne yaptığını sanıyorsun? Böyle kalkamazsın. Kafa travması geçiriyor olabilirsin."

Hâlâ gülüyordum. "Hayır, ben iyiyim. Adımı hatırlıyorum, hangi yıldayız biliyorum. Hiç tercih etmesem de seni bile hatırlıyorum." Gerçekleştirdiğim her maddeyle bir yükümden daha kurtuluyor gibi ferahlıyordum. Mutluluğum sanırım bundandı.

Bana tuhaf bakan adamın neler düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Sonunda bakışlarını destekleyen sözcükler döküldü dudaklarından. "Delirdin mi sen? Ne diye atladın o uçurumdan? Ölmek mi istiyordun, lanet olası?"

Bense hiçbir şey söylemeden deli gibi gülüyordum. Beklemediğim bir anda beni kucağına aldı. Yol boyunca söylenmekten çekinmiyordu.

"Gerçekten kafanda bir tahta eksik senin."

"Ohooo, bir tane olsa keşke!"

Arabaya geldiğimizse şoförü arka kapıyı açtı. Valentino yavaşça beni arka koltuğa yerleştirirken oldukça özenli davranıyordu. Yanıma oturup başımı göğsüne yasladı. Şoföre yabancı dilde bir şeyler söyledikten sonra bana döndü. "Hastaneye gidiyoruz. Bir sorun olmadığına emin olmak istiyorum."

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღWhere stories live. Discover now