⚝ Halikarnas'ta Bir Gece | 12/1

44.3K 2.1K 167
                                    

-12/1-

❝Lâl❞

Gitmek istemiyordum.
Bundan ötürü mantığım beni kınıyor olabilirdi ama en korktuğum şey başıma gelmişti, ona bağlanmıştım. Dilim gitmek istediğimi söylese de bu doğru değildi. Kalbim bunu yalanlıyordu. O böyle güçlü kollarını vücuduma sarmışken, kokusunda sarhoş olurken bunu istediğimi iddia edemezdim. Yüzüne söyleyemesem de en azından kendime itiraf etmeliydim bunu.

Vücuduma sarılmış kollarından kurtulduğumda asansör düğmesine basıp kapıdan çıktım. Gitmek istemediğim doğruydu ama burada kalırsam gurursuz bir kadın izlenimi vereceğimi de biliyordum. Ne yani, beyimiz istediğiyle istediği zaman her istediğini yapacak mıydı? Ben onun haremi miydim? Ne sanıyordu kendini? Ben bu adamı gebertirdim ve mafya olması da zerre umurumda olmazdı. Sonunda canıma okuyacak olmaları da beni durdurmazdı. Çıkışa doğru yürürken Valent'in arkamdan "Ne yaptığını sanıyorsun? Nereye gidiyorsun?" diye seslendiğini duysam da umarsızca ilerledim. Sarıldığım çantamı öyle sıkıyordum ki öfkemi çantadan çıkarıyor gibiydim. Gözüm dönmüştü. Gerçekten. Kiminle uğraştığımı bile bilmeden gözüm dönmüştü. Otelin çıkış kapısına geldiğimde iri yarı takım elbiseli adamlar önümü kestiğinde onlarla baş edemeyeceğimi biliyordum ama bu denemekten alı koymuyordu beni. Hep biraz fazla cesaret yüklenmiş gibi davranırım. Sanki tanrı yukarıda herkese cesaret dağıtırken ben nasibimi biraz zorlamışım gibi geliyor bazen. Cahil cesareti derler ya, o misal. Bön bön bana bakan adamlara "Ne bakıyorsunuz öyle? Çekilin önümden!" desem de söylediğimden hiçbir şey anlamamış gibi duruyorlardı. Ya gerçekten hiçbir şey anlamadıklarındandı ya da umursamıyorlardı. İki alternatif de oldukça mantıklı göründüğü için öfkelendim. "Çekilin diyorum!" Sağımda duran adamın omzuna bir yumruk savursam da bundan pek etkilenmiş gibi görünmüyordu. Bana karşılık verme gereksinimi bile duymadı. Bu beni daha çok delirtmişti çünkü önümü daha dar bir açıyla kesmişlerdi. Çantama uzanıp göz yaşartıcı spreyimi çıkarıp aniden onlara sıktığımda arkamdan gelen adamı hesap edecek kadar aklım başımda değildi. Sivrisineklere ilaç sıkar gibi sıkıyordum. "Alın bakalım, alın! Madem beni dinlemediniz, sonuçlarına katlanırsınız!" Ayaklarımı yere vura vura giderken kolumdan tutup beni kendine çeken adamla burun buruna geldik. O an öfkeliydim ama heyecanım daha ağır basıyordu, nefesim kesilmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Bakışlarında kızgınlık olsa da gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Her iki ifadeyi de yüzünde nasıl barındırıyordu bilmiyordum ama ona çok yakıştığı kesindi. Pis yakışıklı çapkın köpek!

"Görmüyor musun, gidiyorum işte!"

"Lâl, gidemeyeceğini biliyorsun. Hadi kes şunu."

"Neden gidemezmişim?"

"Çünkü bunu istemediğini ikimiz de biliyoruz. Ayrıca buna izin vermeyeceğimin de farkındasın."

"Sen diğer sevgililerinle beni idare edebileceğini mi sanıyorsun ya? Kimsin sen? Kendini ne zannediyorsun?"

Kaşlarını havaya kaldıran adam güldü. "Sen değil miydin bir gecelik bir şeydi, bağlanmayalım diye. Şimdi bana hesap mı soruyorsun?"

Doğru, ben demiştim. Bu doğru. Evet. Şuan beynim durmuştu. Ne cevap vereceğimi pek bilemiyordum ama haklı olduğum kesindi. Ben haklıydım! O zaman neden karşımdaki adam kaşlarını havaya kaldırmış kendinden emin bir şekilde benden yanıt bekliyordu? Bu adamın her an kendine gereğinden fazla güvenmesi normal miydi? "Sana hesap sormuyorum bir kere! Sadece ben..." Saçmalıyordum. Kelimeleri bir araya getirip mantıklı bir cevap vermem gerektiğinin farkındaydım. "Bak senin kiminle ne boklar yediğin benim umurumda bile değil anladın mı? Beni rahat bırak yeter! Madem hayatında başka biri var ve bizimki de tek gecelik bir şey, o zaman beni neden çanta gibi yanında sürüklüyorsun?"

Halikarnas'ta Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - I ღBİTTİღOnde as histórias ganham vida. Descobre agora