Bölüm 31- Hep seni sevdim

33K 1.5K 38
                                    

 

 Seven adam kıskanır...

Bırak sokaktaki herhangi birini, kendinden bile kıskanır. Merak eder, endişelenir... Bir haber alamasa içi içini yer, çünkü başına bir şey gelme ihtimali deli eder. Arar, sorar... Güvensizlik değil, sevmektir bu. Çünkü kıyamaz seven adam, sahiplenir...

Seven adam üzmez,

Seven adam kırmaz sevdiğini.

Aslında 'adam' olan sevmese de incitmez hayatındaki kişiyi...

Ezgin KILIÇ

                                                         ❋❋❋

Belki de şu kısacık hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri de pişman olmaktı. Keşke yapmasaydım... Keşke böyle olsaydı... Keşke şöyle davransaydım... Keşkeler birikmeye başladıkça koca bir dağ olurken bir süre sonra da o dağ yüzünden etrafını görememeye başlarsın.... Ve keşkeler içini bir kurt gibi kemirirken, en sonunda insan pişmanlıkla kavrulmaya mahkum olursun.  Yaren o kadar uzun zaman keşkelerle yaşamıştı ki. Sonrasında da her adımını defalarca düşünmüş en sonunda da korkusundan hep geri adım atmıştı. Ama dün verdiği karar sonrasında eve geldiğinde, kendini dinlemişti. Pişman olacağından korkarak hem de. Ama pişman olmamıştı. Şuanda kalbi öyle rahattı ki sanki olması gereken olmuş, eksik parçası tamamlanmış gibi hissediyordu.

Annesinin ölümüyle iyice kötüye giden hayatında, nefes aldığını hissediyordu.  Aslında annesi yanında olsa bile, hep eksik, hep yarım bir yanı vardı. Tamamlayamıyordu. Uzun süre eksiklerin peşinden gitmemeyi öğrenmişti. Belki de yalnızlaşmıştı. Ama artık öyle hissetmiyordu. Bulut onu seviyordu. Belki hala saftı güvenmek konusunda. Yine de Bulut'a güvenmek istiyordu. Onun kendisine bakışlarını gördüğünde istemese bile inanıyordu. 

Onun yanında olmaktan çekinmediğini fark etmişti.  Genç adam fark ettirmeden hayatında bir yer edinmişti. Olmadığı zaman eksikliğini duyacağından emindi. Hoş gece yatarken bile  o konuşmayı defalarca başa sararak hatırlamıştı. Sabah uyandığında  yüzünde saf bir gülümseme ile güne merhaba demişti. Ve uyandıktan kısa bir süre sonrada Bulut, onu aramış ve hazırlan seni almaya geliyorum dediğinde sorgusuz sualsiz tamam demişti. Kısa süre de hazırlanmıştı. Şuan da genç adamın arabasıyla bilmediği bir yere gidiyordu. Ama korkmuyordu. Gerçekten ilginçti bu kadar kısa sürede böylesine inanması ve güvenmesi.

"Yaren bakıyorum da yine daldın."

"Efendim?"

"Daldın diyorum. Ne düşünüyorsun?"

"Hiç... Beni nereye götürdüğünü sorabilir miyim?"

"Kahvaltı yapmaya tabi ki. Sana kalsa beni çağırmayacaksın bende seni çağırdım. Pazar gününü beraber değerlendirelim dedim." Bunları söylerken, gözleri gülerek bakmıştı. Bir adamın böyle parlak ve ışık saçan gözlerle bakması her genç kadının ayaklarını yerden keserdi. Ve Yaren'in de ayakları yere basmıyordu. Genç adamın her saniye tebessüm eden yüzü, ara ara kahkaha atan ses ve o iki yanağını çekici kılan gamzeleri, genç kadını ona bakmaya zorluyordu. Bu Yaren'i şaşırtıyordu.

"Geldik Yaren Hanım." Bulut arabayı durdurmuş genç kadına bakıyordu. Yaren de camdan dışarı baktığında, dışarıda ki manzaraya bayılmıştı. Hemen arabayı açmış ve kendini dışarı atmıştı. Derin bir nefes aldığında, içine çektiği havanın tertemiz olduğunu hissetmişti. Ağaçlarla çevrili yemyeşil bir yerdi. Arkalarında kalan tahtadan yapılmış küçük eve bakıp, bakışlarını genç adama çevirmişti.

Vazgeç KalbimWhere stories live. Discover now