Bölüm 3 - Yanılgı

58.2K 2.5K 53
                                    


Eksik olan ruhuma yama yapma sevgili... 


 ✽ ✽ ✽ 

Hayat herkesin karşısına her an bir imtihan ile çıkabiliyordu. Belki de genç kadının imtihanı da buydu. Kimisi her şeyi varken  bencilce daha fazlasını istiyor ve elindekini de kaybediyordu. Kimisi de en ufacık bir şeyden mutlu olup, şükrederek yaşıyordu. Yaren de hep azıyla mutlu olmayı seçmişti. Mutlu ve tam olduğunu düşündüğü anda ise aslında her şeyin yalan olduğunu öğrenmişti. O hiç tamamlanmamıştı ki. Tam olduğunu düşündüğü anda bile.

Ve kocasının onu sevmediğini en acı şekilde öğrenmişti.

İhanet...

Hangi kadın ihaneti hak ederdi. Böylesine acıyı hak etmek için ne yapmıştı? Sevmek suç olamazdı ki? Genç kadın sadece sevmişti. Kendinden geçercesine... Sevmek miydi suçu? Güvenmek miydi? Neydi? 


Her şeye inat akan gözyaşlarını silme geri bile görmeden içine çöreklenen acıyla baş etmeye çalışıyordu. Şirketten çıktığından beri kendini bilmeden dakikalardır yürüyordu. Ayakları farkında olmadan Akad ile geldikleri sahilde ki küçük çay bahçesine adım atmıştı. Yakınlarda ki bir masaya yığılırcasına çökmüştü. Öylesine tükenmiş hissediyordu ki. Bundan sonra ne yapacağını bilmiyordu. Sinem'in dediği gibi boşanacaktı ama bu acıyla yaşamayı nasıl öğrenecekti. İhanetin hüküm sürdüğü benliğinden nasıl silecekti bu acıyı. Nasıl unutup yaşamaya devam edecekti. 

Onları yan yana her gördüğün de ne olacaktı? Bilmiyordu... Yanına sessizce gelmiş olan garson bir isteği olup olmadığını sormuş, genç kadında sıcak bir çay istemişti ama içi ayaza düşmüşken ne içerse içsin asla ısınacağını düşünmüyordu. Garsonun getirdiği çayı yavaş yavaş yudumlarken durmuş beyniyle, acıyan kalbini avutmaya çalışıyordu.  Ama nafile bir çaba olduğunun farkındaydı. Geçecek bu günler diyen beyni, onsuz asla mutlu olmayacağını söyleyen kalbiyle savaş içerisindeydi. Keşke diyordu keşke bu kadar çok sevmeseydi.  Akad onun her şeyiydi.  Kocası, sevgilisi, annesi, babası hiç sahip olamadığı kardeşi ve daha birçok anlamlı parçasıydı.

Zengin ama sevginin yer almadığı aile de büyümüş bir kadındı Yaren. Annesi ve babası hep uzaktı ona. Küçükken bu duruma üzülür nedenini, hep kendiyle ilgili olduğunu düşünüp, olabildiğince uslu bir kız olmaya çalışırdı. Uslu bir kız olursa daha çok sevileceğini düşünürdü. Ama büyüdükçe öyle olmadığını anlamıştı. Buna rağmen ailesine asla karşı gelmemiş istedikleri okullarda okumuş, istedikleri gibi davranmıştı. 

Ta ki Akad'la tanışıp evlenmek istediğini ailesine söyleyene kadar. Bu isteğine şiddetle karşı çıkan ailesine aşkından vazgeçmeyeceğini söyleyerek, tüm karşı çıkmalarına rağmen çok kısa sürede evlenmiş bir nevi ailesine sırtını çevirmişti. Ve az da olsa görüştüğü ailesiyle olan tüm irtibatını kaybetmişti.  Şuan hayatta hiç olmadığı kadar yalnızdı. Eskiden Akad her şeye yeter o olsun önemli değil derdi. Fakat şuanda bu yaşadıkları yüzüne tokat gibi çarpmıştı o sevilmemişti sevildiğini sanmıştı.

Ne büyük yanılgıydı... Hayatı hep yanılgılarla geçmiş gibi hissediyordu. Şimdi oturduğu bu çay bahçesinde onu merak edip, arayacak biri yoktu. Kaybolsa, bir kaza geçirse yanına gelecek, ailem diyebilecek birisi var mıydı? Emin olamıyordu. Şuan bulunduğu dünyada ölesiye bir yalnızlık içindeydi. Dışarı da esen rüzgar sanki içinde esiyor. Fırtına kapılmış ruhu, bir yaprak parçası gibi oradan oraya savruluyordu. Belki de böyle yıkılması kendine yaptığı en büyük hataydı. Toparlanmalıydı. Ama yas tutan kalbine de söz geçiremiyordu işte.

Demek ki böyle oluyordu. İhanet sızdı mı kanına bir zehir gibi yayılıyor ve her saniye yok ediyordu. Yaren biliyordu. Ne kadar sevse de aldatmayı affedemezdi. Böyle bir şeyi sindiremezdi. Yokmuş gibi yaşayamazdı. 



Vazgeç KalbimOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz