Bölüm 34 - Yine Seni Seveceğim

30.2K 1.4K 44
                                    

Ne emelim ne arzum kalmasa tek umudum

Erisem yudum yudum yine seni seveceğim...*



Kalbindeki minik bir kelebeğin çırpınışları sanki  tüm benliğini esir almıştı. Eli ayağına dolaşacak kadar heyecanlıydı.  Hayatında ilk kez bir erkekle yalnız kalmış gibi hissediyordu. Sanki yaşadığı her şey onun için bir  ilkti. Hayat bir anda bambaşka olmuş tüm güzellikleri genç kadına sunuyormuş gibi geliyordu. Öyle mutlu, öyle hayat doluydu ki. Her daim içini kemiren kötü düşünceler Bulut'un yanında yok oluyordu. Sanki Yaren küçük bir çocuğu, Bulut ise o küçük kızı tüm kötülüklerden koruyan kahramandı.

Hele ki Bulut'un evine adım attığından beri içinde ki huzur katlanarak artmıştı. Genç adamın evi hiç de düşündüğü gibi büyük değildi. Kapıyı açar açmaz bembeyaz bir salon onları karşılaşmıştı. Duvarlarda mobilyalar gibi açık bir renge boyanmış, evin renklerinin birbiri ile uyumu muhteşemdi. Özenle seçildiği çok belliydi. Her ayrıntı tek tek düşünülmüştü. Sanki kadın eli değmiş gibi. Yaren bu ayrıntıyı anladığından beri, kendi farkında olmasa bile yüzü düşmüştü. Acaba bu eve kaç kadın gelmişti?

"Yaren çok sessizsin?"

"Hı?"

"Çok sessizsin dedim."

"Yok dalmışım. Evin çok güzelmiş, çok güzel döşenmiş."

"Evet bende evimi çok seviyorum. Ailem daha büyük bir eve çıkmamı istemişti ama ben bu evi görür görmez bayıldım. Sonra onları da kandırdım ne yapayım. Her ne kadar istemeseler bile annem  bu evin dizaynında bana yardımcı oldu. Hem, hemen karar verme daha arka bahçeye çıkmadın. Gel seni gezdireyim?"

"Bulut senin dinlenmen lazım." Dese de evi deli gibi merak ediyordu. Hem içi de rahatlamıştı sanki en azından evi annesinin yardımıyla döşendiğini öğrenmişti..

"Olsun dinlenirim ben. Ama sen her gün gelmiyorsun. Gel hadi." Diyerek genç kadının sağ elini tutmuş ve ona cevap hakkı vermeden neşeli bir şekilde arkasından sürüklemeye başlamıştı. Salonun bahçeye açılan kısmı tamamen camla kaplanmıştı ve bu evi daha bir aydınlık olmasını sağlamıştı. Bulut dışarıya açılan kapıdan çıktıktan sonra genç kadını elini bırakmış ve bir adım geri çekilmişti. Sanki daha rahat bakmasını istemişti.

Yaren genç adam söylerken böyle bir yeri hayal etmemişti. Ama tek kelime ile bayılmıştı. Ev büyük olmasa bile kocaman bir bahçeye sahipti. Bahçede renk renk çiçekler, farklı farklı ağaçlar ile küçük bir ormanı andırırken,  sağ köşede bir kamelya ve hemen karşında da sallanan büyük sandalyelerden vardı. Bu bahçede saatlerini geçirebilirdi. Gözleri gördükleri ile kamaşırken, her geçen dakika daha fazla hayran olmuştu.

"Nasıl beğendin mi?" genç adamın sorusunda gizli bir merak vardı.

"Beğenmek mi? Bayıldım. Bulut burası muhteşem. Bu çiçeklere nasıl bakıyorsun? Şunların rengine bak!" derken farkında olmadan çiçeklerin yanına ilerlemiş ve ellerini yavaşça uzatarak, sanki dokunmaya korkar gibi  dokundurmuştu.

"Melek Abla sağ olsun. Hem bu evin işleri ile hem de bu bahçeyle ilgileniyor."

"Çok zor olmalı ama muhteşem bir yer olmuş. Her bir karesinden huzur akıyor gibi."

"Beğenmene çok sevindim. Güzel bahçemi de gördüğüne göre içeri girebiliriz sanırım." demişti. İtiraf etmese de her bir uzvu ağrıyordu. Genç kadında onu böyle ayakta beklettiği için kendinden utanmıştı. Hemen genç adamı içeri sokmuştu.  Salondaki büyük koltuğu hasta yatağı haline getirmiş ve genç adamın uzanmasını sağlamıştı.

Vazgeç KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin