Bölüm 20 - Ölüm

41.2K 1.7K 128
                                    

Seni kıyamete kadar seveceğim demiyorum. Öyle beylik laflara da gerek yok zaten, çünkü seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Seni bu hayatta her şeyden çok sevdiğimi biliyorsun...

Herkesin kıyameti kendi ölümüdür sevgilim.

Bırak yanımı yakınımda dahi olmasan, dokunamasam sana, hatta görmesem bile bir daha, seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim.

Sonsuza kadar değil, kendi sonuma kadar seninim.

Ben seni ömrümün yettiğince seveceğim...

(Ezgin KILIÇ)

                                                                 ✿✿✿

Kapının önünde öylece kalmıştı. Ne bir adım öne atabiliyor ne bir adım geriye atabiliyordu. Geçmişine baktığında, belki de küçükken yanlış dileklerde bulmuştu. Hep çok sevilmek ve mutlu istiyorum derdi. Gece uyumadan önce de annem ve babam beni çok sevsin diye dua ederdi. Hayatında ki herkes onu sevgi dilenir gibi görünmüştü belki de. Akad ile evlendiğinde de hep karşılıksız olarak vermişti. Akad kızsa da kırsa da o delicesine sevmişti. Herkese her şeye rağmen sevmişti. 

Tüm bu yaşadıkları kötü geçmiş yüzünde miydi? Babasının yüzünden olanlara inanmak istemiyordu. Kaç can yakmıştı? Masum hayatlar yok olmuştu. Çok acı çekilmişti. Hepsi bir hiç yüzündendi. Bir aşk hikâyesinin bunlara neden olması da koca bir kara lekeydi. Akad'a üzülmüştü ama ne olursa olsun genç kadına bunları yaşatma hakkını ona vermiyordu. Yaren de masumdu. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Daha fazla burada durup böyle beklemesinin zamanı değildi. İçeri girip onunla yüzleşecek ve çekip gidecekti.

Kararlı adımlarla çantasından anahtarı çıkarıp, kapıyı açtı. İçerisi karanlıktı. Duvara elini uzatıp ışığı açmak için prize uzandı. Işığı açıp, salona ilerlediğinde bir an durdu. Salonun girişe yakın kısmındaki tekli koltukta oturan bir gölge görüyordu. Korksa da ilerledi biliyordu o gölge Akad'a aitti. İlerledikçe netleşen görüntü de Akad kafasını kaldırmadan öylece duruyordu. Salonun ışığını da açtığında kafasını kaldırıp sanki transtan çıkmış gibi genç kadına bakmıştı.


"Neredeydin?"


Yaren susmuştu. Her şeyi bilirken,  konuşmak kolay değildi. Ki Akad da farklı bakıyordu. Bu bakışlar ne anlama geliyordu anlamıyordu ama farkıydı işte.


"Yaren sana bir soru sordum... Nerdeydin?" Genç kadın, Akad'ın hala hesap soran hallerine sinirlendiğini hissetti.


"Sanane ya sanane.. Sana hesap vermem gerekmiyor."

"Beni çıldırtma söyle?" Ayağa kalkarak, genç kadının yanına gidip kolunu tuttu. Yaren artık ondan korkmuyordu. 


"Ailemin yanına gittim. Oldu mu? Ailemle konuşmaya gittim."


"Ne konuştun?"


"Ya sana anlatmak zorunda değilim anladın mı? Defol git, bırak kolumu."


"Yaren sabrımı zorlama söyle! Ne konuştun?"


"Babam ve annem beni yanında istiyorlar, artık senden kurtulmam için ellerinden geleni yapacaklar sonuna kadar yanımdalar. Yakında senden kurtulacağım."


Akad genç kadının kollarını bırakıp, bir iki adım geri çekildi. Doğru söyleyip söylemediğini anlamak istiyor gibiydi.


"Hayır, yalan söylüyorsun. Onlar asla seni yanına almazlar."


Vazgeç KalbimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora