Bölüm 17- Hayat Arkadaşım

43.6K 1.5K 50
                                    


Aşkın 2 hali vardır.
Ya yâr olur ya da yara...*
(Elif Gibi Sevmek)
                                     **********

-Flashback-

Beyaz ağırlıklı otel odasının, cama yakın kısmında bulunan aynadan kendine bakıyordu. Üzerinde beline tam oturmuş, göğüs kısmı v şeklinde gelerek gerdanının zarifliğini ön plana çıkaran, bel kısmında gelinliğe uygun bir kurdele geçmiş, omuzlarının üzerini hafifçe saran, upuzun kabarık bir gelinlikle duran kadın öyle güzel gözüküyordu ki. Saçları dağınık topuz ile toplanmış zarif yüzü ortaya çıkmıştı topuzun yan kısmına gümüş bir toka ile tutturulmuştu. Bu toka Akad'ın ona aldığı ilk hediyeydi ve genç kadın için çok özeldi. Bu arada kendine engel olamıyormuş gibi sürekli aynaya bakmak istiyordu ve aynaya her bakışında mutluluktan gözleri parlayan birini gördüğünde bir parçada olsa şaşırıyordu. Çünkü o bu yaşına kadar hiç mutlu olmamıştı.

O da her genç kız gibi evlenip, mutlu bir yuvaya sahip olmayı hayal ederdi. Canını canına katarak sevecek bir adam düşlerken, derdini paylaşmak, ömründen alıp ömrüne verecek kadar sahiplenmeyi dilemişti. Bugün hayallerine kavuştuğu gündü.  Birazdan beyaz gelinliği ile sevdiği adamın karşısına çıkacak ve mutlu hayatına adım atacaktı.

Daldığı düşüncelerin arasında kapının açıldığını duymamıştı. Aynadan gördüğü adam ile düşlerine ara vermişti. Çünkü karşısında gördüğü adam onun beyaz atlı prensi, kurtarıcısı ve birazdan da hayatını paylaşacağı adam olacaktı. Genç kadın Akad'ın yavaşça ona yaklaşması ile arkasına dönmüştü. Akad da karşısında gördüğü kadına bakmaktan kendini alamıyordu gibiydi. İkisi de bir süre sessizce birbirlerinin gözlerine bakmışlardı. Yine ilk toparlanan Akad olmuştu. Gelinine biraz daha yaklaşmış ve yüzünü ellerine alarak dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük bırakmıştı. Bu öpücük gece için çok şey vaad ederken genç kadın korkmadan duramıyordu. Bu yaşına kadar ona Akad kadar yaklaşan bir erkek olmamıştı ve gece yaşayacağı şeyler korkmasına neden oluyordu.

"Hayatım, mükemmel görünüyorsun hadi gidip evlenelim." demiş muzip bir şekilde gülmüştü.

"Sende çok yakışıklı görünüyorsun." diyebilmeyi başarmıştı. Kısık sesi ile nutku tutulmuş bir hali vardı. Ki gerçekten de tutulmuştu.

Akad, genç kadının elini sıkıca tutmuş ve kapıya doğru ilerlemişti. Kapıyı açıp genç kadının önüne geçerek onu da durdurmuştu. Yaren'in gözlerine bir şey söyleyecek gibi bakmış sonra vazgeçmiş ve tekrardan tuttuğu el ile otelin düğün yapılacak salonuna inmeye başlamışlardı.

Yaren öylesine heyecanlıydı ki eğer Akad elini tutmuyor olsaydı bir adım dahi atamazdı. Hayatında bugünkü kadar heyecanlandığını ve mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Akad ona düğüne çağıracağı yakını olmadığını söylediğinde, sadece arkadaşlarından oluşan küçük bir düğün töreni planlamışlardı. Buna rağmen Akad bu otelin büyük salonunda evlenmelerini istemişti. Yaren de o ne isterse kabul etmeye gönüllü bir şekilde kabul etmişti. Düğünün yapılacağı salona geldiklerinde, görevliler sanki prens ve prenses gelmişcesine bir eda ile altın renkli işlemeli giriş kapısını açmışlar ve içeri girmelerini sağlamışlardı.

(Mediada ki şarkıyı açmanızı tavsiye ederim)

Fonda çalan şarkı, elini tutan adam ve arkadaşlarından ve tanımadığı insanlardan oluşan bir topluluk onların girişini izlerken kalbi yerinden çıkacaktı. Genç kadına zor gelen dakikalar içinde salonun ortasına yakın bir yere yerleştirilmiş beyaz masaya ilerleyip oturmuşlardı. Yaren ilk defa o zaman etrafına bakmayı akıl etmişti. Otelin kocaman salonu düğün için özel olarak organize edilmişti. Yuvarlak masalar, üzerine yerleştirilmiş mumlar, beyaz çiçekler her şey öylesine muhteşem duruyordu ki. Konsept beyazdı. Beyaz onun rengiydi zaten. Beyaz'ın büyüsünü hissederek yaşardı. Ona göre kirlenmemiş tek renkti. Saf ve her zaman asildi. 

Vazgeç KalbimWhere stories live. Discover now