Bölüm 12 - Ya Sen

44.8K 1.8K 46
                                    

Aşkın bir rövanşı yoktur sevgili.

Ya kazanırsın,

Ya kaybedersin...

-Ben kaybettim,

-Ya sen?..*




                                           ***

Genç kadının bir yanı geçmişe dönüp baktığında öyle pişman oluyordu ki. Aşkı bulduğu sanmıştı. Hayatını kendi elleriyle sevdiği adama bile isteye vermişti. İçindeki aşkın her bir zerresine anlam yüklemiş ve o içinde büyüttüğü fidanı koca bir ağaç haline getirmişti. Kökleri öyle sıkı tutunmuştu ki toprağa...Şimdi o kökleri koparamıyordu yerinden. Yolun sonuydu, görüyordu ama bundan fazlasını yapamıyordu. Sadece izliyordu. Evet, yaşadığı şeyleri sadece uzaktan izliyordu. Sevdiği adamı, onda aşkı sevdiğini düşündüğü adamı tanımıyordu. Şimdi karşısında duran bu adam ona bu kadar yabancı oluşu bu yüzdendi. Ellerini tuttuğunda delicesine bir güven duyduğu, sarıldığında tüm dünyayı kucaklamış gibi hissettiği şuanda ona bakan orman gözlü adamı hiç mi hiç tanımıyordu.

"Eee dilini mi yuttun Yaren."

Bu sözler onu kendine getirmişti. Ve Yaren hala karşısında durabilen bu adamı çözemeyeceğini bir kez daha anlamıştı.  Ona yaşattıklarından zerre utanmadan, yüzsüzce karşısına çıkabilecek cesareti bulabiliyordu demek. Yazık dedi içinden belki bininci kez. Çok yazık bu gecen zamana ona adadığı ömrüne çok yazık.

"Burada ne işin var senin" Genç kadının sesi soğuktu. İçi de buz tutmuştu zaten. Eskiden Akad'a bakarken ki sıcacık bakışları yoktu. Bunu genç adamda çok net görmüştü. Bu sırada yerinde daha fazla duramayan Yavuz Akad'ın yakasından tutup dışarı sürüklemeye çalışmıştı.

"Lan şerefsiz hangi yüzle geldin buraya seni gebertmeden defol git buradan."

"Sana mı soracağım ne zaman gideceğimi Yaren'i almadan gitmeyeceğim."

"Yaren ben bu adamı öldürürüm ne diyor ya!"

"Yavuz lütfen sakin ol, saçmalıyor işte "demiş ve elinde olmadan etrafına göz gezdirmişti. Restorandaki herkes film izler gibi onlara bakıyordu. Kiminin gözünde ayıplama kimisinde de merak vardı.

"Ooo bakıyorum da aslan kesilmişsin Yavuz arkadaşında mı arka alıyorsun?"

Kendini daha fazla tutamayan Yavuz Akad'ın yüzüne doğru bir yumruk atmıştı. Bunun fazlasını yapmak isteyen haline Batu engel olmuştu. Akad da daha fazla dayanamayan bir hal ile Yavuz'un üzerine saldırmıştı. Göz açıp kapayana kadar Yavuz ve Akad büyük bir kavgaya tutuşmuşlardı. Yaren araya girip engel olmaya çalıştıkça hırpalanmaktan ileri gidemiyordu. Olaya güvenlik gelip onları dışarı çıkardığında bir nebze olsun ara verilmişti. Şuanda soluk soluğa ve hırsla birbirine bakan iki adam bıraksalar kavgaya her an devam edebilecek gibi duruyorlardı. Yaren araya girip Yavuz'un yanına gitmişti. Arkadaşının halini görünce gözyaşlarına engel olamamıştı. Yavuz'un sağ kaşı patlamış ve akan kan boynundan aşağı inerek beyaz gömleğini kırmızıya boyamıştı. Bir iki adım daha atarak tam karşısında durup içi giderek yüzüne bakmıştı. Bunların hepsi onun yüzünden olmuştu. Attığı her adım bir felakete neden oluyordu sanki. Nereye gitse üzüntü ve keder onu takip ediyordu.

"Yavuz özür dilerim bunların hepsi benim suçum"

"Saçmala fıstığım ya hepsi bu karşıdaki p*ç kurusunun suçu hala bakıyor şerefsiz."

Yavuz öyle sinirliydi ki gözleri hırsla parlıyordu. Az ilerisinde duran adama büyük bir kinle bakıyordu. Yaren istemese de arkasına dönüp şuan kollarından tutulmuş adama baktı. O da Yavuz kadar sinirli gözüküyordu. Onun dudağından hafifçe bir kan süzülüyordu. Bir an içi gitti genç kadının. O taptığı dudaklardan akan kan yüzünden yüreği sızladı. Onun canının yanması kendi canın yanması demekti. Seven kalbi hala böyle hissediyordu. Her şeyin suçlusu olsa bile bunları yaşamasını istemezdi. Bu lanet kalbi hala onun iyiliğini düşünüyordu ya kendine de acıdı. Bu kadar sevmekte suçtu belki.

"Yaren bu gece benimle geliyorsun evimize gideceğiz."

O emreden ses tonu ve kendinden emin hali ile öyle acımazsız duruyordu ki. Bu adamdan kaçabildiği kadar uzağa kaçmak istedi.

"Seninle geleceğimi kim söyledi? Ne utanmaz bir adamsın hala hangi yüzle karşıma çıkabiliyorsun-"

"Yaren hatırlatırım sen buraya düşünmeye geldin ve düşündün şimdi benimle geliyorsun."

Yaren kesinlikle sinir krizi geçirecekti. Hala ne diyordu. Bir insan bu kadar yüzsüz olabilir miydi?

"Akad Allah aşkına git Sinem ile mutlu ol işte beni bu yüzden aldatmadın mı? Hala benden ne bekliyorsun ki?"

"Sen benimsin ve öyle kalacaksın anla artık."

Konuşmalara şahit olan Yavuz daha fazla dayanamamış  olmalıydı belki de bu adamın konuşmaktan anlamayacağına karar vermiş olmalıydı ki  Yaren'in koluna girip onunla beraber restorandın beyaz taşlarında yürümeye başlamıştı. Yaren ses çıkarmamıştı. Nereye çekilse oraya gidecek gibiydi. Aslında iyi de olmuştu. Çünkü Akad'ın karşısında durmaya dayanamayacaktı.

"Yaren geri dön bak kötü olacak beni zorlama!" Akad arkalarından böyle bağırıyordu. Daha ne kadar kötü olabilirdi ki. Ağır aksak adımlarla arabanın yanına ulaşmışlardı.

"Batu sende kusurumuza bakma bu geceyi mahvettik." demişti Yavuz. O ana kadar Batu'nun varlığını bile hissetmemişti. Ona da rezil olmuştu. Mahcup bakışlarla genç adama bakmıştı.

"Bu olanlar için özür dilerim Batu restorandın huzurunu kaçırdık."

"Senin suçun değil üzülme, hem tekrar gelin ne güzel konuşuyorduk." demiş ve gamzelerini gösterecek şekilde gülümsemişti. Bu genç kadını da gülümsetmişti.  Ondan sonra arabaya binip gecenin karanlığında arkalarında bıraktıkları Akad'ın varlığı ile evlerine yol almışlardı. Yol boyunca defalarca kez hastaneye gitmelerini istememişti ama her defasında Yavuz'un gerek olmadığını söyleyen sözleri ile evin önüne kadar gelmişlerdi. Evden içeri girip hızla ilk yardım çantasını alıp Yavuz'un yüzüne pansuman yapmıştı. İkisi de sessizdi. Yavuz belki sinirini yüzünden, Yaren ise mahcupluk yüzünden susmuştu. Daha sonra Yavuz duş alacağını söyleyip odasına giderken Yaren de odasına gitmişti.

Gece onun için iyi başlamıştı aslında ama Akad yine her şeyi mahvetmişti. Bu olanların bir nedeni olmalıydı kesinlikle. İçinden çıkamıyordu ama Akad'ın her hareketi onu kötü bir sona sürüklüyor gibi hissediyordu. Düşüncelerine çantasından kısık da olsa gelen sesle ara vermişti. Bu saatte onu kim arardı ki. Çantaya ulaşıp telefonu aldığında bir kez daha içi gitmişti.  Akad neden arıyordu ki. Kim bilir ne diyecekti İstemese de açmasını isteyen kalbine bir kez daha yenik düşmüştü.

"Ne istiyorsun Akad? "

"Yaren sana düşünmen için süre verdim ve bu süre doldu."

"Akad ne süresi lütfen rahat bırak bunu kaçıncı kezdir söylüyorum."

"Sen benimsin sende bunu anla seni bırakmam ve geleceksin yoksa o çok sevdiğin arkadaşının başına hiçte istemediğim şeyler gelir."

"Ne saçmalıyorsun sen ne gelebilir pislik herif."

"Ben sadece bu kadarını söylüyorum beni zorlama Yaren yarın çıkıp geleceksin yoksa arkadaşın ve ailesi zor durumda kalabilir."

"Sen ne biçim bir adamsın Allah seni kahretsin Akad."

"Bak Yaren benim adamlığım ile ilgili sözlerinden sonra başına gelenleri biliyorsun dimi? Bence sen bu konuda sus" demiş ve gülmüştü. Yaren'in midesi bulanmıştı. O anları hatırlamak istemeyen yanına inat o kötü anlar bir biri ardına aklına gelirken o büyük aşkına lanet okumuştu.

"Hem bebeğimiz nasıl annesi söyle bakalım?"

Vazgeç KalbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin