Bölüm 33 - Gitmişsin

32.4K 1.4K 66
                                    

Yarım kalan her umudum senin boğazına düğüm olsun sevgili...

                                                                  ✽ ✽ ✽

Beklemek... Kimi zaman zorunlu olarak, kimi zaman da severek ve isteyerek gönüllü yaşanırdı. Giden birinin beklemek, sevdiğin birini dönüşünü beklemek ve aşkı seni saracağı günü beklemek. Her birinin sonunda tatlı bir yorgunluk olurdu. Ama pişmanlık olmazdı. Genç kadın yıllarca Akad'ın ona gelmesini beklemişti. Onunla evlenmiş olabilirdi ama Akad gerçek anlamda Yaren'e hiç gelmemişti. Genç kadın sessizce beklemişti.

Geçmişe dönüp baktığında ne büyük hayallerle evlenmişti. Her gün bir hayalini daha kaybederken sessiz haykırışları benliğini yaralasa da beklemişti. Akad'ın ona adım atacağı bir anı düşlemişti. Sonrasında kocaman bir hayal kırıklığı kalmıştı elinde. Şimdi kendisine sinirli bir şekilde bakan bu adamdan, çoktan gitmişti. Onun gelmesini beklemekten yorulmuştu ve kalbi hep istediği gibi vazgeçmişti.


Hala yüzüne baktığı adama karşı tüm duyguları, büyük uğraşlarına rağmen kaybetmişti. Ve sırtını yasladığı adamın sıcaklığı hissederken, karşısındaki adama karşı bomboştu. Bir daha dönmemek üzere gitmişti işte. Tam da bir zamanlar okuduğu şiirde ki gibi.

'Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir.'

İçini dinlediğinde tek bir üzüntü duymuyordu. O hayata yeni bir başlangıç yapmıştı. Ve artık pişman olmak istemiyordu. Ve pişman da değildi. Akad için yıllarca tek taraflı bir mücadele vermiş, çok şeyi uğrunda feda etmişti. Ailesini, umutlarını, gururunu ve anne olma hayalini sırf o istedi diye geri de bırakmıştı.


"Yaren açıklama yapmayacak mısın?" Hala karşısında açıklama bekliyordu. Yüzüne mesken olan alaycı gülümseme ile eskiden tanıdığını zannettiği bu adama bakarak konuşmaya başladı.


"Neyin açıklaması. Sen kimsin de sana açıklama yapacağım. Akad kendine gel artık. Ben senin hiçbir şeyin değilim."


"Yanılıyorsun. Sen benim karımsın." Bu cümle genç kadını sinirlendirmişti ve sırtını dayadığı göğüsün de kasıldığını hissetmişti.



"Yaren buradan gidelim." Bulut daha fazla dayanamamıştı. Bu durumun onu ne kadar zorladığını yüz hatlarından belli oluyordu.


"Tamam, gidelim" deyip arkasını dönmüştü. Bulut'un eli, onun buz tutmuş ellerini sarmasıyla kafasını kaldırıp genç adama bakmıştı. İstemese de bakışlarını birleşmiş ellerine çevirdiğinde, o ana kadar dokunmaya çekindiği adamın, ona dokunmasından rahatsız olmadığını anlamıştı. Hafif bir gülümse ile kafasını kaldırıp, Bulut'a baktığında onunda kendine baktığını fark etmişti. Bakışları fırtınayı andıran koyu halkalara sahipti. Bu fırtınanın ona zarar vermeyeceğini biliyordu.  Küçük ellerini saran, büyük ellerin varlığı içine hiç yaşamadığı huzuru bahşederken, elinden vücuduna yayılan sıcaklık, tüm benliğini bir bir kuşatıyordu. Bu yaşadığı duygularla, genç adamın elini  hiç bırakmak istemez gibi daha sıkı tutmuştu. Beraber attıkları bir adım sonrasında,  diğer kolunu sert bir şekilde tutan eli gördüğünde kafasını o tarafa çevirmişti.



"Yaren beni çileden mi çıkarmak istiyorsun. Nereye gittiğini zannediyorsun sen."


"Seninle ilgili hiçbir şeyi istemiyorum Kolumu hemen bırak..." Ses tonu buz gibiydi.


"Hayır."


"Sana denileni yapsan iyi olur." Bulut'un sert çıkan ses tonu, her an büyük bir patlama yaşanacağının habercisiydi.


"Sen kimsin lan."


"Bırak dedim sana." Bulut sözlerinin ardından genç kadının kolunu tutan, Akad'tan  kurtarmıştı.


"Bulut ne olur gidelim. Bırak pisliğinde kendi boğulsun. Ne olur bir şey yapma."


"Tamam sen üzülme. Bir şey yapmıyorum." Tekrar genç kadının elini tutmuş adım atacağı sırada Akad genç adamın gömleğinden tutup çekmiş ve genç kadından ayırmıştı.


"Böyle elinizi kolunuzu sallayarak gidemezsiniz. Hele sen. Bunun hesabını vereceksin." Dedikten sonra yumruğunu genç adamın suratına geçirmişti.


Yaren iki adamın kavgasını izlerken donmuş gibiydi. Tek bir adım atamamış ve dili lal olmuştu. Akad tüm hırsını çıkarmak ister gibi, sert darbelerle bir biri ardına Bulut'a vururken, Bulut ona dokunmamıştı. Elini kaldırıp, tek bir harekette bulunmamıştı. İstese çok rahat bir şekilde vurabilecekken, neden böyle yaptığını genç kadın anlamamıştı.

Vazgeç KalbimWhere stories live. Discover now