Bir nefes kadar yakındı. Korku tüm bedenimi kaplarken karanlıkta bile fark edebildiğim kehribar rengi gözlerini bir saniye bile olsun çekmedi gözlerimden.
Bakışları oldukça keskindi, korkudan kalbimi yaralayacak kadar keskin.
"Sen..." deyip sustum...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
63. BÖLÜM "ANLAŞMA"
"Olmaz!" diye haykırdı Erdem, gözlerimi ona çevirdim, devam etti. "Ben o adamları almadan hiçbir yere gitmem!" Sinirlenmekte ve inat etmekte çok haklıydı. Hatta şu an aynı şeyi benim de yapasım geliyordu.
"Ne yapacağız lan? Ellerini kollarını sallayarak çıkıp gitmelerine izin mi vereceğiz?" Sordu, bunu ben de asla yapmam. Onlara bu kadar yaklaşmışken çekip gitmelerine izin vermeyi kabul edemem ama eğer buna izin vermezsek bulunduğumuz ev biz içinden çıkamadan patlayacak, paramparça olacağız ve öleceğiz. O zaman da hiçbir şeyin anlamı kalmayacak.
"Sakin ol Erdem," dedi Ateş, şu an aramızda en sakini o gibiydi. Öfkeli olduğu gözlerinden, davranışlarından belli oluyordu ama buna rağmen sakin kalmayı en iyi o başarıyordu.
"Biz de bunu istemiyoruz ama böyle bağırıp çağırarak, asla yapmam diyerek elimize hiçbir şey geçmeyecek. Bu yüzden sakin ol ve mantıklı düşünelim," diye devam etti Ateş. Sanırım ilk kez onu bu kadar sakin ve mantıklı görmüştüm. Şu an onun da Erdem gibi öfkeden deliye dönmüş olması gerekiyordu.
"Yapmayacağız da ne yapacağız?" diye sordu Cansu, herkes ona bakarken de devam etti. "Adamları yakalayacağız diye bizi öldürmelerine izin mi vereceğiz?" Herkese hak veren bir Mira olarak ona da hak verdim.
Öldükten sonra onları yok etmiş olmanın ne anlamı olabilir ki? Hiç.
"Cansu haklı," dedi Doğan ve nefesini sesli bir şekilde dışarıya sıkıntıyla bırakarak devam etti. "O zaman iki tarafta kaybetmiş olacak. Bizim amacımız hiçbir zaman onlarla birlikte kaybetmek olmadı. Onlar kaybederken biz bir köşede zaferimizi kutlayacaktık. Haklısınız ellerini kollarını sallayarak çıkmalarına izin veremeyiz ama ölüme bizi götürmelerine de izin veremeyiz." Ve ben Doğan'a da hak verdim. Sanırım şu an Erdem dışında buradaki herkes aynı şeyi düşünüyordu.
"Bunda hepimiz hemfikiriz zaten," diye araya girdi Savaş, bakışlarım onu bulduğunda onun da en az Ateş kadar sakin olduğunu gördüm.
"Sadece bu ikisi olmadan onları nasıl yakalayacağımızı bilmiyoruz. Bunu planladığımız an sorun ortadan kaybolacak." O bunu söylerken benim aklıma çok başka bir şey geldi ve bu erteleyemeyeceğim bir şey olmadığından hemen söze girdim.