𝒚𝒐𝒖 𝒂𝒓𝒆 𝒎𝒚 𝒔𝒂𝒇𝒆𝒕𝒚 𝒑𝒍𝒂𝒄𝒆

154 12 25
                                    

17| Güvenli Yer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

17| Güvenli Yer

(Taehyung)

Birisini sevmek için nedene ihtiyaç duymazdınız. Bazen sadece sever ve tüm hayatınızı ona göre şekillendirirdiniz. Birisini sevmek için kalıplara da ihtiyacınız olmazdı, olmamalıydı da. Seviyorum demek yeterliydi ve kimseye bu sevginin boyutunu da açıklamak zorunda değildiniz.

Jeongguk ile aramdaki ilişki insanlar için her zaman bir sorun olmuştu ancak biz bu şekilde mutluyken diğerlerini umursamak saçmalıktı ama yine de Jeongguk küçüklüğünden beri, yaşadıklarının da etkisiyle en hassas olanımızdı ve bu tarz davranışlar zaten hassas olan yapısını daha çok üzmekten geri durmuyordu. O hala evimize geldiği ilk günkü, sevgi arayan küçük çocuktu.

Benim parlak yıldızım, Yeonwa'nınsa tavşan prensi...

Pastanenin kapısından girdiğim ilk anda gördüğüm kızarmış burun ve gülümsemeye çalışmasına rağmen hala yaşlarla dolu olan gözleri "Jeongguk..." diye fısıldamama neden olmuştu. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, ne kadar büyürsek büyüyelim o her zaman tek zaafım olarak kalıyordu. Ona karşı tam olarak ne zaman bu kadar hassas olduğumu bilmiyordum ancak sevimli bir ifadeyle "Taehyungie hyung" diyerek elindeki taze, tarçınlı çöreklerle dolu tabağı gösteren ve ardından da "Senin için aldık." diyen güzel gözlü oğlanı tüm kötülüklerden korumak, kimsenin ona ulaşamayacağı bir yerde saklamak istiyordum.

Bakışlarım hemen yanında oturan ikizime kaydığında sevgiyle gülümsemiş ve içimin biraz olsun rahatlamasını sağlamıştı. Aramızda çok fazla yaş farkı olmamasına rağmen ikimiz de Jeongguk için her şeyi yapmaya hazırdık. Aklıma gelenlerle birlikte dudaklarımda peyda olan bir tebessümle benim için boş bıraktıkları sandalyeyi çektim ve hemen yanlarındaki yerimi aldım. Bakışlarım ikisinin üzerinde de bir süre dolandıktan sonra parlak yıldızımın üzerinde durmuş, dudaklarımdaki tebessümün büyüyerek güzel bir gülümsemeye dönüşmesini sağlamıştı.

"Jeonggukkie..." diye mırıldandım aynı onu taklit ederek. Henüz biz küçük birer çocukken yine elinde tarçınlı çöreklerle gelmiş peltek, dönmeyen diliyle 'Bunları senin için aldım.' demişti ama onları almak istediğimde başını iki yana sallamış ve göğsüne doğru çekmişti. Benim için aldığını söylüyordu ancak onları almama izin vermiyordu.

'Taehyungie hyung.' Her zamankinin aksine minik yaşlarla dolu parlak gözlerini kaçırmış 'Eğer beni bırakmazsan çöreklerimi sana veririm.' diye mırıldanmıştı. Hâlbuki daha en başında çörekleri benim için aldığını söylüyordu. O zamanlar biraz daha kısa olan parmaklarımı uzun saçları arasından geçirmiş 'Seni hiç bırakmam ki ben.' demiştim. O bilmese bile Yeonwa ile birbirimize onu bırakmayacağımıza dair söz vermiştik.

'Ama büyükannem dedi ki, sen ve Yeonnie beni bırakıp okula gidecekmişsiniz.' Ve bu cümlesinin birkaç dakika sonrasında üçümüz de ağlayarak annemin bacağına yapışmış, okula gitmek istemiyoruz diye ağlamıştık. O söyleyene kadar kısa süreli bile olsa ayrılacağımızı fark etmemiş ve ilk o zaman bizi birkaç saatliğine ayıracağı için okuldan nefret etmiştim.

Lagom メ YoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin