𝒔𝒏𝒐𝒘

176 20 11
                                    

23| İlk Kar, İlk Reddediliş

(Yoongi)

Pişmanlık biz insanlar için kaçınılmaz bir duyguydu. Sürekli yanlışlar yapar ve bunun sonucunda da pişman olur dururduk. Keşke demekse bunun en keskin ucuydu.

'Keşke yapmasaydım...'
'Keşke gitmeseydim...' ve yine aynı kelime ile başlayan birçok cümle daha. Ancak ben keşke demekten nefret ederdim. Bu kelimeyi kullanmaktansa öncesinde düşünmeyi ve eksilerine rağmen artıları daha fazla ise o zaman yapmayı tercih ederdim.

'Keşke' demektense her zaman 'iyi ki' demek istiyordum.
'İyi ki yaptım.'

Soğuk hava tenimi yalayıp geçerken bunu göz ardı etmeye çalışarak derin bir nefesi ciğerlerime konuk ettim ve çok da kalın olmayan yazlık montuma biraz daha sarıldım. Kalın olanını Yeonwa'ya vermiştim ve şu anda donuyor olmama rağmen pişman değildim aksine iyi ki demesem bile kalbimde tarif edemediğim bir huzur vardı.

"Günaydın." Ortak binaya ait yemekhaneden içeriye girerken duyduğum sesle başımı kaynağına doğru çevirmiş, bakışlarımı beklentiyle yüzüme bakan kızınkilerle buluşturmuştum. Adını hatırlamıyordum ancak birkaç gün önce yine böyle ansızın ortaya çıktığını ve beklentiyle karşımda dikildiğini hatırlıyordum.

"Nasılsın?" Yine sorusunu cevapsız bırakmış ve önüme dönerek birkaç kişi ilerlemiş sırada yerimi almıştım. Önümde çok fazla kişi olmasa da en azından on dakika kadar bekleyeceğim kesindi.

"Yine mi görmezden geliniyorum?" Başını yana doğru uzatmış ona dönmem için zorluyordu. İlerleyen sıra ile birkaç adım daha attım ve bana temas etmeyecekleri kadar bir mesafe gerilerinde durdum ancak arkamdaki kız bunu çok da umursamamış, neredeyse temas edebileceğimiz kadar yakınıma gelmişti.

"Bu kadar yakınımda durmak zorunda mısın?" Konuşurken yüzüne bakmak bir yana başımı bile ondan tarafa çevirmemiştim. Kişisel sınırların farkına varmalıydı.

"O zaman bana cevap vermelisin." Ses tonu bu konunun onun için fazla eğlenceli ve kişisel alanlarınsa umurunda dahi olmadığını açıkça belli ediyordu. Derin bir nefes aldım ve umursamamayı deneyerek sırada biraz daha ilerledim. Biran önce yemeğimi almalı ve ondan kurtulmalıydım.

"Arkadaş olmaya çalışıyorum, bu kadar zor olmamalı." Başımı iki yana salladım ve tekrar umursamamayı denedim. Ne kadar huzursuz hissetmeme neden olursa olsun onu görmezden gelmeyi başarabilirdim. En sonunda pes edip gidecekti.

"Min Yoongi" omzumun birkaç santim gerisinde hissettiğim hareketlilikle hızla olduğum yerden uzaklaşırken gözlerim havadaki ele ve onu engelleyen bir başkasına takılı kaldı. Bana dokunmasını engellediği için ona minnettardım.

"Dal Mi shi... Bir başkasının kişisel alanını böylece ihlal etmemelisin." Nereden geldiğini anlamadığım Yeonwa adı DalMi olan kızın elini ittirmiş ve sadece ikisi arasında olan bir sırrı dile getiriyormuş gibi "Bunu en iyi senin bilmen gerekir." demişti. Birbirlerine olan bakışları bile açıkça aramızda bir sorun var diye bağırıyordu.

"Ne o, Jeongguk'dan sonra Yoongi'nin de mi koruyucu melekliğini üstlendin?" Söylediklerinden pek bir şey anlamasam da Yeonwa neşeden yoksun, daha çok karşısındaki bu kıza tepeden bakan bir şekilde gülümsemiş ve buna son vermek adına bir adım daha yaklaşmıştı.

"Ne o, Jeongguk'dan sonra kendine av olarak Yoongi'yi mi seçtin?" İkisi arasındakileri tam olarak anlamasam da kızın arkasına bakmadan kaçışı geçmişlerinin pek de iyi olmadığını açıkça gösteriyordu. Yine de o kızın daha fazla sınırlarım dahilinde olmayışı rahat bir nefes alamama neden olmuştu.

Lagom メ YoongiWhere stories live. Discover now