𝒑𝒓𝒐𝒎𝒊𝒔𝒆? 𝒑𝒓𝒐𝒎𝒊𝒔𝒆.

133 14 9
                                    

20­­| Aile

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

20­­| Aile

(Yeonwa)

Yaklaşan kış kendisini biraz daha belli etmek ister gibi havanın daha da soğumasına neden olurken üzerimdeki ince cekete biraz daha sarıldım. Taehyung'u dinlemeli ve daha kalın giyinmeliydim ancak gardırobumu açtığım anda gözüme çarpan kazağımla bu fikirden hemen vaz geçmiştim. Ne olursa olsun bugün içimde güzel bir his vardı ve bunda kıyafetlerimin etkisi de bir hayli büyüktü.

"Bana onu giymeyeceğini söyle." Evet, elimdeki bej kazağı görünce Taehyung'un dudaklarından dökülen kelimeler tam olarak bunlardı.

"Bilirsin..." diye mırıldanırken yüzüme tatlı bir gülümseme yayılmış, onu ikna etmeyi deniyordum. Aslında bu ikna etmekten çok kabullenmesini sağlamaktı çünkü ne giyeceğime çoktan karar vermiştim. "Yalan söylemeyi sevmem." Sonra hemen gözlerinin önünde askılığı sallamış ve tüm dikkatini kazağa vermesini sağlamıştım. Bir miktar kısa olan kazağım eteklerinin bol olmasından dolayı normalden daha kısa duruyordu ve Taehyung'un bu ayrıntının benim hareketli yapımla birleşince ne seviyeye geleceğini tahmin ettiği açıkça belliydi.

"Hem kazak giymemi sen söylemiştin."

Söylediklerim çok olağanüstü şeylermiş gibi başını iki yana sallamış ve "Bahsettiğim tam bir kazaktı." demekten geri durmamıştı. Bir yandan da işaret parmağı boydan boya üst bedenimde gezinmiş ve muhtemelen kazağın biteceği yerde son bulmuştu. "Yarını bile zar zor kapatacak olanı değil." Omuz silkmiş ve rahat bir tavırla gardırobuma dönerek uygun bir pantolon aramaya başlamıştım.

"Teknik olarak bu da bir kazak." İşaret parmağı tekrar havalanmış ve tehdit vari bir şekilde aşağı yukarı hareketlerine başladığında huysuz bir sesle "Hasta olursan sana bakmayacağım." diye sinirle söylenmişti. Asıl derdinin kıyafetlerim değil de sağlığım olduğunu bildiğim için kollarımı boynuna dolamış ve yanağına kocaman bir öpücük verdikten sonra "Jeongguk bana bakar." demiştim. Düşünceli olması onu deli etmeyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Jeongguk daha kendisine bakamıyor." Bu konuda çok da haksız sayılmazdı. Jeongguk aramızda en hassas ve çabuk hasta olanımızdı ve eve girecek olan muhtemel bir virüste bize bakma fırsatı bulamadan o da hastalanırdı.

Parmaklarımın sırt kısmıyla Taehyung'un yanağını okşarken "Duymasın bunu." diye fısıldadım. "Yoksa çok üzülür." Başını belli belirsiz sallayarak o da benim gibi fısıldadı. "Üzülmesin." Ama ses tonunda benimkinden farklı bir şeyler daha vardı.

"Anlatmak ister misin?" boynuna sarılı elim bu sefer ensesine tırmanmış ve uzamaya başlayan saç tutamlarına tutunmuştum. Saçlarıyla oynanmasını çocukluğumuzdan beri severdi. "Daegu'dan döndüğümden beri garipsin ve Jeongguk da bunun farkında."

Lagom メ YoongiWhere stories live. Discover now