𝒉𝒖𝒈 𝒎𝒆 𝒖𝒏𝒕𝒊𝒍 𝒊 𝒔𝒎𝒆𝒍𝒍 𝒍𝒊𝒌𝒆 𝒚𝒐𝒖

148 14 22
                                    

26| Kaderin Görünmez İpleri

Yoongi

Neden bu kadar çabaladığım, daha doğrusu çabalamaya çalıştığım konusunda emin değildim. Yeonwa kaderden ve birbirine bağlanmış kırmızı iplerden bahsederken aklımda dönüp duran düşünceler bunların tamamen saçmalıktan ibaret olduğuydu.

Üstelik eğer bu ipler gerçekten varsa nasıl bizleri bir araya getirecek kadar güçlü olabilirlerdi ki? İp dediğin kopardı ve iki ucu birbirine bağlamak eski etkisini yaratmazdı.

“Üşüdüm.” Diye huysuzlandım. Bugün bunu kaçıncı kez dile getirdiğimi bilmiyordum ve yanı başımda yürüyen bedeni bıktırdığım konusunda oldukça emindim.

“Çok üşüdüm.” Biraz daha yüksek bir sesle bağırdığımda durmuş, bıkkın bir ifadeyle öylece bakmaya başlamıştı.

“Yoongi...” Ve düşüncelerimi destekleyen bıkkın bir ifadeyle devam etti. “Sana ceketimi vermemi falan beklemiyorsun, değil mi?” Sözlerini duymazdan gelerek “Benden hiç hoşlanmıyorsun, değil mi?” diye sordum. Bunu belli etmekten asla çekinmiyordu.

“Sence?” tanıştığımız kısa süre içerisinde her seferinde bana karşı fazlasıyla nazik olan, kampüsün kibar çocuğu şimdi fazlasıyla sinir doluydu.

“Benim de senden hoşlandığım söylenemez.” Diye mırıldandım. Normal şartlar altında onun yanında daha fazla durmaz, çeker giderdim ancak beni ne kadar rahatsız ederse etsin ona katlanmak zorundaydım. Yeonwa’ya ulaşmanın en kolay yollarından birisi de karşımda duran ve benden fazlaca rahatsız olan bu bedendi.

Kim Taehyung benim Yeonwa’nın kalbini tekrar kazanmam için biletimdi.

Kim Taehyung...
Kalp...
Yeonwa...

Zihnimde dönüp durmaya başlayan kelimelerle birlikte kalbim telaşla atmaya başladı. Birkaç saniye öncesindeki sakin atışlar yerini rahatsız edici bir ritme bırakmıştı ve bundan hiç hoşlanmamıştım.

“Yoongi” sesi kalın bir sis perdesinin ardından yükselirken ne dediğini anlayamadım. “Benden hoşlanmadığın için ne kadar üzüldüm bilemezsin.” Dudakları arasından çıkan her bir kelimeyle kulaklarımdaki uğultular giderek daha fazla artarken tüm kelimeler birbirine karışıyordu. Zihnimde tekrar eden Yeonwa adı onun dudaklarından dökülen ‘hoşlanmak’ kelimesiyle birleşince her şey daha da şiddetlendi.

“Nefes...” diye fısıldadım tüm o bozuk kalp atışlarım arasından zorlukla toparladığım gücümle. “Nefes alamıyorum.”

“Yoogi!” olduğum yere çökmüş karşımdaki bedenin de benimle birlikte çöküşünü hayal mayal izlemiştim. Bakışlarına şimdi gerçekten de saf bir endişe hakimdi.

“Şaka yapıyorsan komik değil.” Ancak hayır, şaka falan  yapmıyordum.

Ellerim üzerimdeki poların boyun kısmına kaydığında güçsüz bir hareketle çekiştirdim. Nefes almak istiyordum.

“Sakin ol tamam mı...” Etrafta dolaşan bakışları telaşla üzerimde son bulduğunda onun da ne yapması gerektiğini bilmediğini anlamıştım. Bakışları bu sefer de benim üzerimde dolandığında sanki aklına gelen tek çözüm yolu buymuş gibi “Yeonwa’yı arayacağım.” diye mırıldandı ve bana, ona cevap verme fırsatı dahi sunmadan telefonundan birkaç yere dokundu.

Lagom メ YoongiWhere stories live. Discover now