12

20.6K 1.3K 155
                                    

Bir gün önce

Karan Akyazılar'dan

Derin bir nefes vererek masanın üzerinde resmi ters çevirdim. Yaklaşık iki saattir çerçeveye yerleştirdiğim resme bakmaktan önümdeki dosyalara odaklanamamıştım.

Kısa bir süre sonra, kendi kendime kızıp resmi geri kaldırdım. Yıllar sonra elimde ultrason fotoğrafından başka resim vardı, tabii ki bakacaktım! Bir de kaldırıyordum.

Kendi kendimle büyük münakaşalara girmişken kapının çalınmasıyla resmi geri indirdim.

Kimse onu görmesindi!

Sokaktan geçen herhangi biri görüyor Karan ama sen bilirsin tabii.

Düşüncelerime göz devirirken müsait olduğumu belirterek kapıyı çalan kişinin içeri girmesini bekledim. Yakın arkadaşlarımdan biri olan Cihangir, ağır adımlarla içeri geçip önümdeki koltuğa yerleşince önce elimde tutup ters çevirdiğim çerçeveye, daha sonra bana baktı.

"Aradığın adresi bulduk sonunda. Sır gibi saklamışlar, birkaç adamı gözden çıkarmak zorunda kaldık bunun için." Kısa bir süre duraksayarak devam etti. "Mila'dan şüphelenmesem onu ancak bir ay sonra bulabilecekmişiz, şaka gibi. Bu işin arkasında kimin olduğunu hâlâ bulamadınız değil mi?" Ona başımı sallarken verdiği adresi alarak ayaklandım.

Bir şeyler öğrenebileceğim tek adresti burası.

"Seninle gelmemi ister misin, abi? Belki yardımcı olurum." Gerek olmadığını belirterek yardımı için kısa bir teşekkür ettim ve şirketten ayrıldım.

Aracı hedefe doğru süratle sürerken aklımda yalnızca o vardı.

Aklımda, fikrimde oydu.

Bu birkaç haftada ikimizde birbirimizi sinirlendirmekten başka bir şey yapmıyorduk. Tatlı sinirlendirmeler olsa da böyle anlaştığımızı fark etmiştim. Onu her düşündüğümde olduğu gibi buzdan suratımın maskeleri erimiş, yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.

Aklıma ateşlendiği günkü hâli gelince kaşlarım derinden çatılmış direksiyonu daha sıkı kavramıştım. Nihayet aradığım yere gelince hızlı adımlarla araçtan inip gündüz vakti uyuyan güvenlik görevlisine göz devirdim.

Bunlar her işi böyle mi yapıyordu! Çocuk koruyordu burası çocuk, korkuluk değil.

Yetimhanenin kapısından içeri girdiğimde gördüğüm ilk kişiye müdür odasının yerini sorarken aldığım cevapla adımlarımı oraya yönlendirdim. Kapının önüne geldiğimde saygıyı üzerimden indirmeden kapıyı çalarak bir müddet bekledim. Beklediğim cevap geldiğinde sakin adımlarla içeriye geçip bakışlarımı koltukta oturmuş ellili yaşlarının sonunda olduğu belli olan kadına diktim.

Ayağa kalkıp düğmesini iliklemesini izlerken bu kadından güzel enerjiler almadığımı şimdiden hissetmiştim. "Hoş geldiniz Karan Bey, bir şeyler ikram edelim ister misiniz?" Gözlerim her hareketini radarından geçirirken bir şey istemediğimi söyleyerek karşısında dikildim.

"Elfida Mila Akyazılar." Yüzünde korku dolu bir ifade oluşurken gözlerimi kısarak devam ettim. "Ya da Altan dersem daha çabuk tanırsınız, değil mi?" Ondan bir cevap beklercesine yüzüne bakarken hızla başını salladı. Devam ettim. "On sekiz yılını burada geçirmiş kız çocuğu. Benim kardeşim, Akyazılar'ın tek kız veliahtı. Onun hakkında her şeyi tam şu an bana döküyorsunuz, derhal!" Ses tonum yüksek değildi fakat yüksek olsa bu kadar etki bırakmayacağından eminim.

İçim hiç rahat olmasa da her gece kendimi yemekten uyuyamıyordum. Bıraksak yıllar boyu bize anlatmayacağının farkındaydım fakat ben daha fazla dayanamamıştım.

Ben KimimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin