14

18.4K 1.2K 314
                                    


Bölüm şarkısı: Model- Levla Vazgeçti.

Küçük kız sırtını ağaca yaslayarak ayaklarını uzatmış bir şekilde oturuyordu. Elinde kütüphaneden zorla aldığı kitabı, dünyadan soyutlanmış bir şekilde okurken bulundukları evrenin ne kadar acımasız olduğunu düşünüyordu. Dünya'nın kendi başına getireceklerini bilmeden kitaptaki karakter için oturup ağlamaya başlamıştı.

Ağlayarak kitabı okurken kitap ona hep aynı şeyden bahsediyordu. Umut etmek. O da neydi ki öyle? İlk defa duyuyordu, okula yeni başlamış olabilirdi ama birçok şeyi kitaplardan öğreniyordu. Burada okula başlamadan zorla onlara okuma yazmayı öğretiyor olsalar da bu durum ilk kez onun işine gelmişti. Her şeyi okuyarak ögrenebilirdi, var mıydı bundan iyisi!

Kitabın son sayfasına geldiğinde bu sefer de kitap bitti diye ağlamaya başlamıştı. Başında bir gölge hissederken ağlamaktan kızarmış iri, yeşil gözlerini yukarı kaldırdı. Kendi yaşlarında bir erkek çocuğu, deniz gözlerini dikmiş neden ağladığını düşündüğü, bu küçük kıza bakıyordu.

Küçük kız hayatında ilk defa böyle güzel gözler gördüğünü düşündü. İçinden bu gözlerin, her gün okula giderken gördüğü mavi suya benzediğini geçirdi.

"Niye gözlerinden su akıyor?" Küçük adam oldukça meraklı bir ifadeyle kıza bakarken
bağdaş kurarak kızın karşısına oturdu. Bu kızı daha önce kimseyle konuşurken görmediği için kendine cevap vermeyeceğini düşünüyordu.

"İşte." Küçük kızın tek cevabı bile onu heyecanlandırırken sesinin ne kadar da güzel olduğunu düşündü bir an. İçine birden onunla daha çok konuşma isteği dolmuştu.

"İşte mi, o da ne demek?" Bu sefer cidden cevabını merak ettiği için dikkatle kıza bakıyordu.

Küçük kız ellerinde olan bakışlarını kaldırıp mavi gözlü çocuğa baktı. Bunun anlamını bilmiyor muydu? İyi de bunu nasıl açıklayabilirdi ki. Uzun süre düşünmüş bir sonuca ulaşamamıştı. Omuz silkerek yeniden cevapladı. "İşte demek işte." Cümlesi kulağına saçma gelirken elini ağzına kapatıp kıkırdadı.

Küçük adam kafası karışmış bir şekilde onu izledi bir süre. Yanından hiç ayrılmak istemiyordu bu küçük kızın. Küçük kızın ise aklı hâlâ okuduğu kitaptaydı. Aklındaki soruları soracak kimse yoktu. Aslında karşısındaki bu gözleri güzel çocuğa sorabilirdi belki.

Çekingen bir ifadeyle ona bakarken yerinde kıvranıyordu. Küçük adamın bakışları zaten kızdayken ona bir şey söyleyeceğini düşünüp heyecanlanmıştı. "Şey, sana bir şey sorabilir miyim?" Ona bakmadan sarf ettiği cümleyle küçük adam hevesle başını salladı.

"Umut etmek ne demek?" Küçük kızın sorduğu soru, onu afallatırken düşündü bir süre.

Bir süre ağzını açıp kapadı, ne diyeceğini bilmiyordu. Bu kız onun ismini nereden biliyordu ki? Merakla sordu. " Benimle mi bir şey yapmak istiyorsun?" Ciddi bir ifadeyle kıza bakarken kızın kocaman olmuş gözlerine baktı.

"Seninle ne yapabilirim ki? Ben ne soruyorum, sen ne diyorsun!" Sinirli çıkan sesiyle karşısındaki bu çocuğun deli olup olmadığını düşünüyordu.

Küçük adam ise her şeyden habersiz ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. "Sen ne soruyorsun ki. Demedin mi umut etmek ne demek diye. Umut benim adım kızım, benimle bir şey yapmak istiyorsun sanmıştım." Küçük adamın küskün çıkan sesiyle küçük kız kıkırdadı.

Ben KimimWhere stories live. Discover now