20

16.2K 1.1K 189
                                    

Yanımdaki bedene daha sıkı sarıldım.

Günü oldukça keyifli bir şekilde bitirmiştik. Şimdi ise saatlerce gülerek beni taklit eden Miraç abim, gönlümü almak için odama gelmiş alınca da uyuma numarası yapmaya başlamıştı.

Ona kıyamayıp ses etmezken muhtemelen uyuma numarası gerçeğe dönüşmüş olmalı ki nefesleri düzene girmişti. Beni ise bir türlü uyku tutmuyordu. Miraç abim rahatsız olmasın diye oldukça yavaş bir şekilde kollarından çıkıp ayağa kalktım.

Bir süre ne yapacağımı düşünürken telefonuma düşen bildirim sesiyle masanın üzerine bıraktığım telefonumu aldım.

Küçük kardeşim
Abla uyumadıysan iki dakika odama gelebilir misin?

Bir şey olduğunu düşünerek hızla odadan ayrıldım. Adımlarım Çınar'ın odasını bulurken ne olur ne olmaz diye kapıya birkaç kez vurup içeriye geçtim.

Yatağın üzerinde kitap okuyan Çınar'ı görünce bir şey olmadığına kanaat getirerek yanına kuruldum. Elindeki kitabı kenara koyup bana döndü.

"Uyandırmadım değil mi?" Oldukça kısık bir sesle konuşurken başımı onaylamazca salladım. Bakışlarım yerde gezinen Umut'taydı.

"Abla sana bir şey demem gerekiyor. Yani kabul etmesen de bilmen gerektiğini düşünüyorum. Bugün söylemeye fırsatım olmadı." Onu dikkatle dinlerken meraklandığım için devam etmesini bekledim.

"Doğum günümde şarkı söylediğin mekân, yakın bir arkadaşımın abisinin yeri. O günden sonra, sesini oldukça beğendiğini eğer sen de istersen seninle çalışmak istediğini söylemiş." Söyledikleriyle şaşırırken tam reddetmek üzereyken aklıma gelen şeylerle duraksadım.

Artık Deniz abinin yerinde çalışıyor sayılmazdım. Yalnızca arada gidip yardım ediyor ve kafamı dağıtıyordum, o kadar. Ne kadar bir aileye sahip olsam da kendi ayaklarımın üzerinde durmaya alışmıştım. Diğer yandan ise daha o gün, çok az kişiye bile şarkı söyleyecek cesaretim yoktu.

Belki de bu kendim için bir şeyleri değiştirecek fırsattı. Ona düşüneceğimi belirterek aniden bastıran uykuyla Çınar'ın yanına kıvrıldım.

🎶

"Mila!" İsmimin daha önce duyduğumu anımsadığım bir ses tarafından seslenilmesiyle kaşlarımı çattım.

Gözlerimi araladığımda bana oldukça yabancı gelen yerle duraksadım. Buraya nasıl geldiğimi sorgularken uçurumun hemen kenarında olduğumu fark etmemle gözlerim korkuyla açıldı.

''Niye orada duruyorsun, Feda'm? Özlemedin mi beni?'' Sesin yakınlardan geldiğini hisssediyor ama bir türlü kaynağına ulaşamıyordum. Bana hitap ettiği şeyle adımlarım geriye giderken fısıldadım. ''Umut?''

''Mila'm arkanı dön, buradayım.'' Heyecanla arkamı döndüğümde tam olarak yüzünü seçemesem de kim olduğunu bildiğim bedene doğru koşmaya başladım.

Kolları arasına girdiğimde bedenimi yıllar sonra saran tanıdık hisle saatlerce ağlayasım gelmişti. ''Umut, beni ziyarete mi geldin? Nasılsın, üşüyor musun orada?'' Beni kendinden ayırıp yüzüme dokunurken neredeyse hiçbir dokunuşunu hissedememem beni üzse de ondan cevap bekliyordum.

''Sen beni merak etme biriciğim, ben burada çok mutluyum. Sen mutlu olduğun her an mutluyum ben, bir şansım daha olsa yeniden buraya gelmeyi seçerdim senin için.'' Sözleri bana o olduğunu bir kez daha kanıtlarken dudaklarından çıkacak her söze muhtaçtım.

Ellerini saçlarıma uzatırken görüntünün yavaş yavaş silinmeye başlamasıyla telaşa kapıldım. ''Umut, nereye gidiyorsun? Daha yeni geldin ama biraz daha duramaz mısın ki?'' Çaresiz sesimle onun silik görüntüsünü izliyordum.

Ben KimimOù les histoires vivent. Découvrez maintenant