17

17.2K 1.1K 158
                                    

  Yaklaşık yarım saattir dalgaların kıyıya vuruş sesini dinliyorduk. Omuzlarıma birazdan anlatacaklarımın yükü çökmüşken titrek bir nefes verdim.

Gecenin üzerini örttüğü denizi izlerken Karan'ın da beni izlediğini hissediyordum. Biraz önce bizimkilerin mekândan ayrılıp eve geçtiklerini öğrenmiştik. Her ne kadar Çınar'ı orada bıraktığım için içim rahat olmasa da o ân elime gelen fırsatı değerlendirmezsem uzun bir süre yapamayacağımın bilincindeydim.

Karan'ın içine derin bir soluk çektiğini işitirken ona döndüm. "Seni bir on sekiz yıl daha beklerim, Mila. Haftalar önce yaşadığını öğrendiğim gün benim için milattı." Bakışlarını kaçırdıktan sonra devam etti. "Şu hayatta senden daha çok değer vereceğim biri hiçbir zaman olmayacak." Sözleriyle içim ısınırken dikkatle onu izliyordum.

"Geldiğinden beri seni sayısız kez kırdığımın farkındayım. Sadece aklım o kadar seninle doluydu ki düşündüğüm her şeyi sorgulamadan yapıyordum. Mila yanından bir saniye ayrılmasın Karan, onu kimseyle paylaşma Karan. Zihnim hep bunlarla doluydu. Diğer yaptıklarımın son yaptığıma göre biraz daha affedilir olduğunu düşünüyorum ama son yaptığım." Kendine yediremiyormuş gibi başını salladı.

"Sen daha bize alışmamışken geçmişini deşmeye çalıştım ama adalet yerini yine buldu. Elim boş döndüm." Oldukça pişman görünen ifadesiyle onu zaten affetmiştim fakat şu ânlık bilmese de olurdu.

Sen şeytan.

Ellerimi tutarak avuçlarının arasına alışını izledim. "Yemin ederim, günlerdir gözüme iki gram uyku girmiyor yavrum. Bana dediklerin silinmiyor kulaklarımdan. Küçük kız kardeşim, resmen bana doğruları öğretiyor. Her şeye rağmen seninle gurur duyuyorum ama daha fazla sensizlikle sınama beni çiçeğim, beni affet olur mu?" Gözlerinde gördüğüm çaresizlikle bu adama üzülmenin hiç yakışmadığını fark ediyordum.

Kuruyan dudaklarımı ıslatıp Karan'a günlerdir hasret kaldığı o uykuyu, aldıracak cümleleri sıraladım. "Bugünleri yaşamak bize çok şey kattı, sana da çok şey öğretti Karan." Muhtemelen ismiyle seslendiğim için yüzü düşerken bunu sonraya erteleyerek devam ettim.

"Her zaman o an isteyip düşündüğünü yapamazsın çünkü bazen yaptığın şeyin karşındakine ne hissettireceğini bilemezsin. Neyse, bu konu hakkında daha fazla konuşup canımızı sıkmak istemiyorum." Ona güzel bir gülümseme sunup son sözlerimi söyledim.

"Ben seni çoktan affettim ki. Lütfen bana, artık kendini daha fazla hırpalamayacağına dair söz ver. Ve lütfen uykularını al, olur mu?" Yüzüne yerleşen kocaman gülümsemeyle başını salladı.

Beni kolları arasına alırken az sonra olacakları bilmeden keyifli sesiyle konuştu. "Söz yavrum söz, bir daha kendini hırpalayanı si-" Elimle ağzını kapayıp küfür etmesine engel olurken avuç içimden öptü.

Bir süre huzurlu bir şekilde öyle sarılı kalırken Karan'ın yerinde huzursuzca kıpırdanışını hissettim. "Mila bana o adamın neler yaptığını anlatacak mısın? Bana söylediği şeyler-" Düşünmeden onun sözünü keserken yavaşça ondan ayrılarak aramıza mesafe koyacak şekilde oturdum.

"Sana bunu ilk ve son kez anlatacağım. Sözümü kesmeden dinle olur mu? Çünkü kesersen devam edemeyebilirim." Ona anlatacak olmama şaşırmış olsa da hemen ciddiyete bürünüp beni onayladı. Bakışlarımı ondan çekip karşımdaki manzaraya diktim.

"Umut. Benim yetimhanedeki tek arkadaşımdı. Arkadaş demek az kalır; dostum, kardeşim ve canımdı o benim. Aramızda hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir bağ vardı. Ben kimseyle konuşmayan küçük bir kızken o bana yıllarca hayat oldu, desem yeridir. Oturup sana bunları anlatmayacağım ama sadece onun bende ne denli bir yeri olduğunu, bilmeni istiyorum. Rasim, senin öldürmediğine günlerce şükür ettiğim adam." Adı bile midemi bulandırırken deniz havasını soluyarak bana iyi gelmesini diledim.

Ben KimimWhere stories live. Discover now