26

11.1K 927 120
                                    

Karan Akyazılar'dan

Sinirle saçlarımı çekiştirirken yakmak üzere olduğum sigarayı söndürüp çöpe attım. Bedenim uzun zamandır elimi sürmediğim bu lanet şey için istekle kavrulurken bırakma sebebimi kendime hatırlattım.

Daha sağlıklı yaşamak ve küçük meleğimle daha uzun süre yaşamak için uzak durmalıydım.

Mila gideli saatler olmuştu. Gece boyu uyumama sebebim, amcamlarda olması değildi. Aksine orada güvendeydi fakat yanımda olmadığı her an içimdeki sesleri susturamıyordum. Pencerenin önünde dikiliyorken bakışlarıma takılan karartıyla kaşlarımı çatıp çalışma odasından ayrıldım.

Hızlı adımlarla salonu geçip kapıya vardığımda hiç kimsenin olmadığını görmüştüm. Yanlış gördüğümü düşünüp içeri geçmek üzereyken kapının önüne bırakılan siyah zarfla duraksadım. Zarfı elime alıp çevreye biraz daha dikkatle bakındıktan sonra eve en kısa sürede koruma yerleştirmemiz gerektiğine karar vermiştim. Çalışma odasına geri döndüğümde masaya yerleşirken zarfı açmaya başladım. Nihayet zarfı açtığımda içinde bir flashbellekten başka bir şey olmadığını görmüştüm.

Merakım iyice artarken bilgisayarı açıp belleği bağlarken bunun Rıza'nın bir oyunu olup olmadığını düşünüyordum. Bu gece attığımız adım bizi tam olarak bir sonuca götürmese de avukatla konuştuğum kadarıyla belli şartlar altında bir delil olarak kullanabiliyorduk fakat Rıza'nın bu gece bir şeyler karıştırdığımızı anladığı an boş durmayacağına emindim.

Belleğin içinde yalnızca bir video olduğunu görmemle hiç düşünmeden tıklamıştım. Ekrana gelen boş oda ve küçük bir kız çocuğuyla yerimde dikleşirken artık merak duygusu yerine endişeye bırakmıştı. Bir süre aynı görüntü ekranda kalmışken küçük kızın yerinden hiç canlanmamasıyla uyumuş olduğunu düşünmüştüm. Kalp atışlarım kendini belli edercesine bedenimde yankı yaparken titreyen ellerimle videoyu durdurdum. Aklıma gelen ihtimaller beni teker teker boğarken içten içe bu kız çocuğunun kim olduğunu biliyordum.

Bu yüzden izlemeye devam edememiştim.

Biraz daha düşünürsem kafayı yiyeceğimi bildiğim için odadan çıktım. Bu sefer adımlarım beni onun odasına yönlendirirken ona ayak uydurup sakince kapıyı açtım. Odasının dizaynıyla bile bana benzemesiyle yüzümde ufak bir gülümseme oluşmuştu. Benim küçük versiyonumdu o, fark etmese de.

Biraz da olsa onu yanımda hissedebilmek için yatağına kıvrılırken aklımı o videodan uzaklaştırmak için her şeyi yapıyordum. Soluduğum koku, beni mayıştırırken gözlerimin kapanmasına izin verip birkaç saat tüm her şeyden uzaklaşmak istedim.

🎶

Mila'dan devam,

''Hayır dedim Alp! Benim sürdüğüm ballı ekmeği yemek istiyor. Zorlamasana kızı oğlum.'' Ağzımdaki lokmayı zar zor çiğnerken bir yandan da amcamla Alparslan abimin atışmasını izliyordum.

Açıkçası izlemesi oldukça zevkliydi.

''Nereden biliyorsun, onu yemek istediğini baba? Reçelli ekmek varken kim ballı ekmek yemek ister ki?'' Bakışlarını bana çevirip devam etti. ''Bence Mila karar vermeli.'' Evet, tartışma sebepleri buydu. Kahvaltıya oturalı tam yarım saat olmuştu ve ikisi de aynı anda bana bir şeyler yedirmeye çalışıyorlardı.

Bu sefer ikisi de merakla bana bakarken ağzımın dolu oluşunu işaret edip ellerimi ne yapabilirim anlamında kaldırdım. Mağlup olup önlerine döndüklerinde ekmek sepetinden iki dilim alıp birine bal, diğerine reçel sürdüm. Reçelli olanı amcamın tabağına koyarken bakışlarını üzerimde hissetsem de diğerini Alparslan abimin tabağına koymuştum. Doymuş olsam da tabağımda kalan son şeyleri yemeye koyuldum.

Ben KimimWhere stories live. Discover now