31.BÖLÜM

130 21 5
                                    

Bedenim bilmediğim bir ölümü kucaklarcasına solgun ve bitkindi. Sanki ben bölünmüştüm ve bedenimde ruhum gibi her bir tarafa savruluyordu. Bazen hayatımda aylardır var olan sessiz gürültünün ne zaman biteceğini düşünüyordum. 

Aslında bu sorunun bir cevabı yoktu. Aslında uzun zamandır kendime sorduğum hiçbir sorunun cevabını bulamıyordum. Düşündükçe kendime bir sarmal yaratıyordum ve işin içinden çıkamıyordum. 

Hislerim artık satırlara dökülmeyecek kadar körelmişti. Belirsizlik beni geriye ittikçe düşünmek benim için zor bir eylem haline gelmişti. Her bir düşüncemin sonu nasıl öleceğimi düşünmek ile sonlanıyordu. 

Bu hastalıkla öleceğim kesindi. Sadece daha ne kadar dayanacağımı kestiremiyordum. İnsanın geleceğini birazda olsa bilmesi ne kadarda kötüydü. 

Bir mucize bekleyecek zamanı geçsem de sığamadığım kocaman cadde bile ''acaba?'' diye sormama neden oluyordu. Daha sonra gerçeklerin ve hastalığın belirtileri ile kendime geliyordum. 

Sanki ben tozlu sayfaların olduğu bir kitaptım ve her bir sayfam gün geçtikçe koparılıyordu. 

Derin bir nefes aldım soğuk havayı içime kadar çektim. Az kalmıştı. 

Ata'ya döndüğümde hala kaçmamız için planlar ile uğraşıyordu. Anıl ise bugün düşünceliydi. Yanına oturdum ve bir şeyler demesini bekledim ama sadece denizi izliyordu. 

''Neyin var?'' 

Omuz silkti. ''Daha ne olsun?'' dedi Ata'yı işaret ederek. 

''Hayatımızı mahvetti. Bundan sonrasını ailemden uzakta yaşamak zorundayım. Onları bulsam bile, onlara dokunamamak sarılmamak şu anki halimden daha kötü hissettirecek.'' 

Ona hak veriyordum ama onu tam olarak anlayamıyordum. Ben aile sevgisinin bir arada olduğu bir ortamda yetişmemiştim ama o aile sevgisini biliyor ve onlardan uzakta bile olsa o duyguyu hissediyordu. 

''Bende senin gibi düşünüyorum. Ama ne yapacaksın? Onun yaptığı hatanın bedelini hepimiz ödedik. Kendisi de dahil. Onu bırakıp gidelim desem şimdi bunu yapamam çünkü buradan gitmek için ona ihtiyacımız var.'' 

Sitemle iç çekti. ''Bazen onu uykusunda öldürmemek için zor tutuyorum.'' 

''Sen kimseyi öldüremezsin. Bende öldüremem. Ama o öldürür. Zaten bu yüzden yanındayız. Eğer bu yola ikimiz çıkmış olsaydık şu an tekrar o hapishaneye tıkılmış olurduk.'' 

Tekrar sitemle iç çekti. ''Buradan gittikten sonra o asla benimle olmayacak. Ama eğer istersen seninle bu yola devam edebiliriz.'' 

''Tamamdır.'' dedi Ata. ''Yarın gidiyoruz.'' 

''Hadi ya?'' dedi Anıl gülerek. ''Sağ ol. Sende olmasan ne yapardık...'' 

Ata dişlerini sıktı ve gözlerini devirdi. 

Ortamı yumuşatmak için konuyu değiştirdim. ''Yarın saat kaçta çıkıyoruz?'' 

''Gece 4'de bizi almaya gelecekler.'' 

''Nereye gidiyoruz peki?'' 

''İlk Yunanistan. Oradan sonrasına daha karar vermedim.'' 

''Oradan sonrası artık seni ilgilendirir. Hayatım boyunca senin peşine takılacak halim yok.'' 

''Sen bilirsin ergen. İstediğin yere gidebilirsin. Enselendiğin anda bizi ifşalama yeterli.'' 

KARANTİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin