12.BÖLÜM

542 132 27
                                    

''Oy ve yorum desteğinize ihtiyacım var.''

Hikayem hakkında ne düşünüyorsunuz? 

  Hiçbir sonuca varamamak bir yumru misali oturuyordu sanki. Duygulardan, hastalıktan hatta bakışlardan bile emin olmamaktan daha yorucu bir şey varsa o da tüm gün boyunca bilmediğin bir yatakta yatmak ve o yataktaki yabancı kokunun her geçen gün üstüne sinmesi ve seni olduğundan daha tanınmaz bir hale getirmesiydi.

  Bize artık kimse yardım edemezdi. Bu yüzden bilmediğimiz sonumuzu bir nevi sessizliğimiz ile çiziyor ve tüm kötü olaylara kısa bir kadeh kaldırıyorduk.

  Her gün yağan yağmurun bazen tiz bazen ise sert sesi bizi sarsmak için meydan kollasa da yapmamız gereken tek şey yine dışarıyı izlemek oluyordu. Bugün ise o günlerden birini yaşıyorduk.

  Şehirde durumlar karışıktı ve virüsün dışarıya sızdığını söyleyenler vardı. Belki de çoğu insan bizde nefret ediyor ve ölmemizi istiyor ya da bize acıyorlardı.

   Bir virüsün dışarıya sızması demek ölüme kibrit çakmak gibi bir şeydi. Daha bizim için bir şeyler yapılamıyorken dışarısı için ne yapılabilirdi?

   Tabii tüm bunlar söylentiden ibaretti ama belirtiler dahilinde düşünüyor ve zaman zaman olan olayları kendi aramızda yorumluyorduk.

   Sadece Ata Al sancak çok sakindi. Çoğu zaman istenmediğini ve suçlandığını düşündüğünden sohbetlere katılmıyor ve tavanı izlemek ile yetiniyordu.

   Bugün ise daha farklı bir gün olacaktı. Yine elektriğin olmadığı  akşamdan bir tanesiydi ve hepimiz bir daire şeklinde toplanarak oturmuş konuşuyorduk. Tek fark aramızda bugün Ata'nın da olmasıydı.

   Aslında konuşulacak çok şey olsa da çoğu zaman yokmuş gibi susuyorduk. İlk önce ben başladım. Konuşmalarım daha çok pişmanlıklarım üzerine kuruluydu.

   ''Eğer bana bir şans daha verilseydi çoğu şeyi değiştirmek isterdim.'' Hepsi bir ağızdan sebebini ve neleri değiştirmek isteyeceğimi sordular. Aslında yanıt benim için basit ama uygulanması son derece zordu.

   ''Bugüne kadar düşünerek ve geçmişe takılarak yaşadım. Önümde hep birilerinin olmasına ve beni istemesem de yönlendirmesine izin verdim. Bakışların altında yatan anlamları çözmeye çalıştım. Sanki buna çok ihtiyacım varmış gibi.. Onlar bana bakıyor ve sonra geçip gidiyorlardı. Ama ben sonrasında düşüncelerim arasında boğuluyor ve nefes alamıyordum.''

  Bir şey demediler ve kısa bir sessizlik hakim sürdü.

   Az sonra Sude konuştu. ''Ben kendimi değiştirmek istemezdim ama daha sakin yaşamak isterdim. Her şeyi çok hızlı yaşadığımı düşünüyorum. Aşkı, ihaneti, arkadaşlığı, sevmeyi hatta sevilmemeyi.'' Son kelimelerinde gözleri Anıl'a dikilmişti.

  Anıl ise bir şey demiyordu ama ara sıra Ata Al Sancak'a düşmanca bakışlarını gönderiyordu. Biraz sonra bu bakışların altında yavaş yavaş dökülen Ata konuştu.

   ''Benden nefret ettiğinizi biliyorum. Belki elinizde olsa beni öldürmek ve yeryüzünden adımı dahi silmek isterdiniz. Ama hepimizin pişmanlıkları ve kırgınlıkları var. Hepimiz geriye dönsek şunu değiştirirdim diyebiliyor ama aynı hak bana verildiğinde neden hepinizin yüzü düşüyor?''

  ''Sen çoğu insanın kaderiyle oynadığın için olabilir mi pislik ?'' Anıl hastalıktan dolayı mı bilmiyorum ama hırıltılı bir sesle konuşuyordu. ''Pişmanlıkların umurumuzda değil. Kendine sakla.''

  ''Benim umurumda.'' diyerek Anıl'ı reddettim. ''Ciddiyim pişmanlıklarını anlat.''

  Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum ama onu çözmek ve derinlerine kadar inmek istiyordum.

KARANTİNADonde viven las historias. Descúbrelo ahora