Yasavul - 2

109 8 36
                                    


Yemeğe hazırlanırken Çolpan neşesini tutmaya çalışıyordu. Alpagu Saltuk ile onu öğrenmişti ve destekleyeceğini söylemişti. Bu onun tarafında güçlü bir durumdu. Fakat babasının tepkisi onu korkutuyordu. Bir kızını kuma olarak vermiş olması onu yeterince tedirgin etmişti. Çolpan'ın da istemediği bir evlilik yapmasını istemiyordu. Saltuk ise Çolpan için en ideal kişiydi. Onu tanıyor, biliyor, bakışı ile konuşuyorlardı. Bakışarak konuşmak ilişkinin en üst seviyesi olduğunu düşünüyordu, Çolpan. Doğumundan sonra annesi ölmüştü, kızı olduğunu daima hissettiren babası ile hanlık için hep belirli bir otorite ile yaşaması gerekiyordu. Evren alp ve Tilbe dışında kendini açabildiği birileri yoktu. Saltuk onun için en büyük şanstı ve bu şansı alabilmek için ne yapması gerekiyorsa yapacaktı. Kapıyı açtı ve yemeğe doğru gidecekte ki köşedeki Saltuk'un odasının çevresindeki bir küne olduğunu gördü. Küne garip davranışlar sergiliyordu. Çolpan köşeye doğru sindi ve küneyi izlemeye başladı. Etrafına bakıp Saltuk'un odasına şak diye girdi. Çolpan'ın sol gözü seyrimeye başlamıştı.

"Saltuk, eğer yanlış bir şey yapıyorsan seni öldürürüm."

Odayı mı bassa yoksa küneyi çıkınca mı doğrasa emin değildi. Fakat içinden saydığı üçüncü dakikada kendini tutamadı ve kılıcını tuttuğu gibi odaya girdi. Kapı aniden açıldığı için Saltuk ve küne kapıya doğru döndü. Küne gözlerini açmıştı. "Çıkasın, Ayben." Küne başını salladı. Koşarak odadan çıktı. Çolpan kadına çıkmadan bir bakış attı ve küne kapıyı kapattı. "Ne yaparsın, Saltuk beg?" Kılıcı kınına geri koydu. Saltuk'a doğru sinirli bir gülüş ile yürüdü. "Odanda küne ile?" Saltuk ise küne çıktığından beri Çolpan'a gülüyordu. "Çolpan bikem, gök sarayda kapı çalmadan içeri girilmez. Bilmez misin?" Çolpan kafasını yana doğru eğip "Bilirim." dedi. "Peki sen beni bilmez misin? Ben Dağ bikesiyim, Dağ'ın tek varisiyim. Tüm kapılar bana açılır." Saltuk, Çolpan'ın yanına yaklaşmasını izledi. Sevdalandığı kadın kıskançtı. Kor bir kıskançlıktı onunki tuttuğu yeri yakardı, bilirdi Saltuk onun kıskançlığını. Kalbini sökebilecek kadar gözü dönerdi, bu kadının. Göğsüne doğru gelen tehditkar parmağını sallayarak şunu söyledi. "Senin kapın sadece bana açılmalı, Gök Yasavulu." Saltuk o parmağı alıp öptü. "Şüphen mi var hatun?" Derin nefesler alan Çolpan adamın gözlerinin içine bakıyordu. Bir şey yapmayacağını bilirdi ama içindeki korkuyu tutamazdı. Dağ hanını titreten tek kişiydi o, hem de aşktan ve sevgiden... Öyle kolay değildi tüm gardını indirebilmesi Çolpan'ın fakat Saltuk'un yanında tüm yükleri ve kimlikleri getirse de kenara da bıraksa Saltuk onu kabul ederdi. Çocukken Kün Ata ile konuşması geldi.

Bir gün Kün Ata, Çolpan'a şöyle demişti. "Seni hem tüm elbiselerinle hem de elbiselerin yokken sevecek birisi ile olursan mutlu olursun Çolpan bikem." demişti. "Çıplak mı sevmeli yani?" Kün ata doya doya güldükten sonra şöyle demişti. "Elbise unvandır, bikem. Sen bikesin ama bikeliğin yokken de seni sevecek biri demek. Tüm kimliğin, adındır elbise. Hem elbiseni taşımalı hem de elbisen yokken de yanında olmalı." Çolpan dudaklarını büktü. Çocuktu anlamıyordu. "Anlayacağın zaman da gelecek, bikem. Zaman seni de büyütecek, herkes gibi."

Çolpan bu anıya güldü. O sırada Saltuk'un yanağını tuttuğunu görünce içi ürperdi. "Ne düşünürsün?"
"Acıktım, yemeğe inmem gerekir. Küneyi görünce unuttum." İkisi de derin nefes aldı ve ayrıldı. "Küneyi görünce kendini unutmayasın, aydı gel. Yemek katına kadar seninle geleyim." İkisi de yemek katına doğru yürümeye başladılar. Arada Gökbenler ve küneler de olsa Çolpan Saltuk ile oynamayı çok severdi. Parmaklarını arada yasavula değdirir ve yasavul yanında yürüyen dağ bikesinden kendini korumaya çalışırdı. Kimse öğrenmemeliydi daha Dağ hanına söylenmemişti ilişkileri. Saltuk kaçtıkça Çolpan yavaş yavaş yanında ona dokunmaya çalışırdı. O sırada kata geldiler ve Batuga onları gördü.

Çolpan ve SaltukWhere stories live. Discover now