İntikam'ın Ardından - 2

54 9 52
                                    


"Çok vakit kaybettik." Saltuk, Çolpan'ın dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. "Seni çok özledim, bırakmam istemem." Çolpan son kez adamın boynuna kollarını doladı ve boynuna bir öpücük kondurdu. "En kısa zamanda bir daha kaçarız."

"Tilbe bırakmıyor." dedi Saltuk yüzünü buruşturarak. "Haklıdır amma?"

"Ne haklısı, iki aşığı bırakmıyor yan yana."

"İkizlerin enerjisi korkuttu onu." Saltuk belindeki ellerini sıkıştırdı. "Bir bala daha olur mu dersin?"

"Tilbe bu sefer bırakıp gider derim. Olmazsa iyi olur." Dudaklarına öpücükler koyarak susturdu kadını Saltuk. "Olursa beni yine baba yaparsın."

"Baba değilmişsin gibi sanki."

"Bir balanın daha babası olmak isterim belki."

"Belki diğer bahara..." Çolpan dudaklarına konan öpücüklerden kaçarak tünelden çıktı. "Gök tengrim alkışımı kabul et, diğer bahar bir balamız daha olsun."

Gök sarayın tahtının önüne geldiklerinde Tilbe bakışlarını begi ile hanına dikmişti. Çolpan ne kadar han olsa da Tilbe'nin bu bakışlarına çok gülmek istiyordu, inanılmaz bir küçük kız hevesi vardı. Tıpkı bike zamanları gibi Saltuk ile kaçamak bir görüşme yapıp Toygar hanın yanına dönmüş gibi hissediyordu. Tilbe sanki Tılsım gibi gözlerini dikmiş, uyarı bakışları atıyordu. Bu anıya gülse mi ağlasa mı ne yapsa bilemiyordu. Tilbe hanının gözlerinin dolmasına şaşırmıştı ama yanına da gidemiyordu. Batuga sanki hissetmiş gibi "Teyzem..." diyerek sıkıca sarıldı. Sıcacık bir his gelmişti yeniden, yurduna baharlar gelmişti. "Batuga'm..." Kulağına fısıldadı. "Minik yavru kurdum."

İkisi de birbirlerine sıcacık sarılırken iki oğlanın sesini duydular. Herkes bir anda Temur ve Burak'ın seslerine koşmuşlardı. Gördükleri karşısında şaşkınlıktan dillerini yutuyorlardı. Kırçiçek'in ikizleri Tuğba ve Betül, Temur ve Burak'ı yere sermiş dövüyorlardı. Temur ve Burak normalde karşılık verirlerdi ama kızların üstlerinde tepinmesine ve hatta onları cırmalamasına seslerini çıkarmıyordu.

"Bikeler!" diye bağırdı Çolpan. Sarayın en büyüğüydü nihayetinde. Bu sese iki bike de durulmuş geri çekilmişti. "Teginler ve bikeler. Çabuk yanıma gelin." Saltuk ve Kırçiçek karışmak istemedikleri için geride duruyorlardı. "Bikeler, neden teginlere vurursunuz?"

"Hanım, geyiklere benzersin dedi bu çocuk." deyip Burak'ı gösterdi Betül. Küçük kızın gözleri dolmuş. "Bana geyik dedi." Dudaklarını sarkıtmıştı. Kırçiçek gülmemek için kendini tutuyordu. Burak, Betül'e dönmüş. "Babam anama hep maralım der. Ne var bunda ana?" Betül hırsla Burak'ın yanına gidecekti ki, Çolpan'ın bakışları durdurmuştu kızı. "Senin anan geyik denmesine ses çıkarmıyor diye bana da geyik diyemezsin, dağ tegini!" Burak çaresiz bir sesle "Ana?" dedi. Derin bir nefes aldı Çolpan ve Tuğba ile Temur'a döndü. "Siz neden kavga ederdiniz?"

"Bu dağ tegini kız olmasan seni döverdim dedi, ben de onu vurdum. Hanım kız bike sandı beni galiba!"

Akkız ve Kırçiçek bu anıyı hatırladıkları için karşılıklı birbirlerine güldüler. Çocuklar ise üzgün ve sinirli bir şekilde birbirlerine bakıyordu. "Maral kötü bir kelime, insanlar sevdiklerine kullanır Betül. Yine de hoşlanmadıysan bunu Burak'a söyledin mi?" Küçük kız başını iki yana salladı. "Tamam, Burak bundan sonra dikkat eder." Tuğba ve Temur'a döndü. "Temur bir kıza yenilmeyeceğini düşünmüş olman beni üzdü. Babanda bir zamanlar bana yenilirdi. Han yeğenim Batuga'da Akkız'a yenilirdi. Kırçiçek'te Yula Beg'i yendi. Sen de ona yenilmiş oldun. Dersini aldın."

Burak gözlerini kocaman açmış. "Ben de Betül ile mi toy kurcam o zaman?"

"Bana bak, dağ tegini! Ne seni isteyeceğim be! Uzak dur benden."

Çolpan ve SaltukWhere stories live. Discover now