Mardinli Salpan 2

46 4 39
                                    


Çolpan kendini konakta masal gecesinde bulmuştu. Arçuray teyze birçok farklı mistik ve fantastik hikaye anlatırdı. Çocukluğundan beri dinlemesi çok keyif verirdi Çolpan'a. Ne kadar bazen uçuk hikayeler ve abartı anlatımlar olsa da hikayenin büyüsü içine kapılmayı hepsi seviyordu. Arçuray teyze, Toygar'ın uzaktan akrabasıydı. Akli dengesi pek yerinde değildi ama masal anlatmayı çok severdi.

"Bir varmış, bir yokmuş. Yüzyıllar önce vahşi topraklarda Dağ ve Gök diye iki hanlık varmış." Ellerini havaya kaldırmış anlatıyordu. Hikayeye kendini kaptırmıştı. "Dağ ve Gök'ün düşmanlığının bitmesi için Dağ'ın bikesi Tılsım ve Gök Hanlığı Alpagu evlendi."

Arçuray teyzenin en güzel özelliği hikayelerde hepsinin ismini bir şekilde kullanabilmeseydi, bu yüzden herkes kendini hikayenin içinde hissedebiliyordu. Çolpan gözlerini açmış merak etmişti. Dağ'ı birkaç kez daha dinlemişti. Ne zaman Dağ deseler içinde bir parça alevle yanardı. Yine başlamıştı o yangın.

"Dağ'ın diğer bikesi Çolpan babası ile yaşar. Ablasını görmek için Gök sarayına geldiği gün fark etti Saltuk'u. Saltuk Gök Yasavulu'ydu. Tılsım bikenin toyundan beri sevdalıydı Çolpan'a. Çolpan o kara gözleri görür görmez o da bu aşka düştü. Zamanla büyüdü aralarında bu aşk ve bir tohumları oldu. Fakat aralarına girecek bir kara gece vardı."

Arçuray sessiz ve karanlık bir modla. "Bir tuzak kuruldu. Tılsım'ın üzerine suçu bıraktılar." Tılsım'ın gözleri dolmuş bakıyordu Arçuray'a. Tam kalbinde hissediyordu, saraydan kaçan o bikeyi... "Tılsım evdeşinin öldüreceğini bilmişti." Arçuray Tılsım'a yaklaştı. "Alpagu Tılsım'ı bulduğunda tam kalbinden vurdu." Sessizlik çökmüştü her şey. Alpagu sert ve sinirli gözlerle teyzeye bakıyordu.

"Hıhğ. Başladı yine beni kötülemeye, başından beri sevmiyorsun. Han yaptın diye sevinirdim. Yine zalim yaptın." Arçuray Alpagu'ya baktı. "Çünkü zalimdin..." Toygar han damadına bakarak "Bilirsin işte, hikaye anlatınca kendinde olmaz. Bırakasın." dedi. Alpagu yine kötü kalpli han olmaktan kurtulamadığı için sessizce köşesine sinip hikayeyi dinlemeye devam etti. Çünkü ne zaman bu hikayeyi dinlese gökyüzü sanki başına yıkılırdı...

"Tılsım'ın cansız bedenini Toygar han'ın önüne attı. Dağ hanının kalbi sökülmüş gibiydi, kılıcını çekti." Gözleri dolmuştu ve Toygar'a baktı. "Toygar han'da ölmüştü. Çolpan da kılıcını çekti, saldıracakken Saltuk sevdiğinin ayağına kırbaç attı. Ölmesini istemiyordu... Aralarına korkunç bir tuzak girmişti. Çolpan sürülmüş ve başsız kalmış obaya han olmuştu. Birkaç ay sonra fark etti, içindeki tohumu. Hamileydi..."

Çolpan Saltuk'a baktı. İkisinin de gözleri dolmuştu. Çaresizliği hissediyorlardı. "Saltuk artık Gök'te kalmıştı, Çolpan bebeği doğurmak istemese de Akkız Çolpan'a bir gün bakıp 'sen çok güzel bir anne olacaksın.' dediğinde vazgeçmişti bebeği düşürecek o bitkiyi kaynatmaktan. Zorlanıyordu. O gün Akkız'ın babası da ölmüştü askeriydi Dağ Han'ının. Öldüğü için ondan olduğunu söyledi bebeğin. Dağ halkı kabul etmişti bu yalanı ve yalan olduğundan bihaber. Akkız ise sevinçliydi, bir kardeşi olacağı için..." Yere çöktü Arçuray ellerini göğe kaldırdı.

"Tılsım'ı öldürdüğü gün oğlu Batuga sessizliğe gömülmüştü. Akkız bir gün saraya esir düşene kadar bu devam etti. Saltuk, dağ obasına yıllar sonra tekrardan Dağ'ın kızlarını almaya geldiğinde gördü Çolpan'ı. Aradan geçen on beş yıla rağmen hala çok güzeldi sevdiği... Kılıçları çekmiş savaşırken o oğlanı gördü. Çolpan'ın oğlu olduğunu duymuştu. Akın... Akın Saltuk'a kılıcını sallarken Saltuk oğlu olduğunu bilmeden yere düşürdü. İçi kanıyordu. Çolpan çığlık attı oğlu yere düştüğünde Saltuk'a doğru saldırmaya geçti. Yıllar sonra oğlunu yaralayan babaya saldıran bir annenin savaşını görüyordu bu topraklar. Bir bikenin ve yasavulun aşkını değil. Saltuk sevdiğine zarar vermek istemiyordu. Onu bayıltıp esir düşürdü kızları ve Gök'e geri döndü. Akın'ı gördüğünde hissettiği tek şey suçluluktu. Neden bilmediği bir suçluluk..." Arçuray ateşin başına geçti ve dönmeye başladı.

Çolpan ve SaltukWhere stories live. Discover now