Günümüz Salpan - Mor Çiçek 1

48 5 32
                                    


Çolpan seneler sonra Türkiye'ye gelmişti. Sabiha Gökçen havalimanından çıkarken babasının sağ kolu Evren'i gördü. Evren sıcak bir gülümseme ile Çolpan'a yaklaştı. "Çolpan hanım, ülkenize hoşgeldiniz." Bu sıcak gülümsemeye karşılık verdi Çolpan'da. "Hoşbuldum." Bavulu alıp arabaya yerleştirdiğinde Çolpan'da arabaya yerleşti. İçinden zerre mutlu değildi bu ülkeye tekrar geldiğinden, şirkete döneceğinden... İngiltere'de işletme okuduktan ve mba yaptıktan sonra Türkiye'ye dönmüş olması yine bir bataklık hissi vermişti. Derin bir nefes aldı Çolpan kaygısını dindirmek için. Babasının pis işlerini yapmaya gelmemişti, şirketin pis tarafını komple temize çekebilmek için gelmişti.

"Bu süreç ile baş edebileceksin, sakin ol. Buradasın." Elini sağ göğsünün üstüne koymuş, kalbine yakın bir yere temas etmeye çalışıyordu. Kendine telkin verirken ve nefes alırken. Nefesleri ile sakinleşince arabanın hareketlendiğini fark etti. Evren onu istemediği bir yola götürüyordu. Ne o farkındaydı ne de başka birisi...

Evlerinin önüne geldiklerinde derin bir nefes daha aldı tekrardan. Tılsım'ı gördü arabadan inerken koşarak ona geliyordu. "Çolpan!" Sıcacık bir temas ile birbirlerine sarıldılar. Uzun bir süre sonra tekrar gelmişti evine. Kaçamamıştı kaderinden, kaçamayacağını da biliyordu. Çolpan ablasına sarılırken içinden geçen pişmanlığa kendini kaptırmıştı. Neden buradayım diyordu kendine, nasıl buraya gelebildim? Babası başka çare bırakmamıştı. Ablası Alpagu ile evlendiğinde yurtdışına gitmişti. O günü hatırladı küçücük sarılmalarında.

"Ablamı lanet bir adama veriyorsun, kendi hırsın için! Hiç mi kalbin yok senin!"

"Ablan en azından kabulleniyor ve bizim için bir şey yapıyor. Sen bizim için ne yapıyorsun Çolpan?"

"Senin için hiçbir şey yapmak istemiyorum."

Toygar kızgınca bakmıştı kızına. "O zaman İngiltere'ye gidiyorsun ve aklın başına gelene kadar dönmüyorsun." Çolpan gözleri dolmuş bir şekilde babasına baktı. Babasına hala kırılıyor olması onu incitiyordu. "Dönmeyeceğim merak etme."

Dönmüştü yine de... Babası başka çare bırakmamıştı. İngiltere'de yaşam alanı bırakmadığı için dönmek zorundaydı ve tek şartı vardı. Pis işlerine bulaşmamak... Babası kabul etmişti bunu ve geri dönmüştü evine. Tılsım geri çekilirken kardeşinin yüzünü tuttu. "Bu ayrılık bitti mi artık?" Ablasını yaşlı gözlerine derin bir nefes verdi. "Bitti ablam, bitti. Yeğenim nerdedir?"

"Seni merak ediyordu, Batugaaa! Batugaaa!!" Batuga koşarak geldi yanlarına. "Teyzeeee!"

"Minik yavru kurdum."

"Teyzemm." Batuga'yı kucağına almış içeri geçtiler. Batuga ve Çolpan eğlenceli dakikalar geçirirken babası Toygar'da geldi. Alpagu'da ondan bir yarım saat sonra yemeğe teşrif etmişti. Toygar masaya oturduğunda gür sesiyle konuşmaya başladı. "Artık ailemiz tam oldu. Çolpan bundan sonra bizim sosyal medya şirketimizin ceosu olacak. Burada istediği gibi takılabilecek. Eğer bu sene şirketi kara geçirebilirse bu işten devam etmesine izin vereceğim." Alpagu güldü. Çolpan sinirli bir gülüş attı, onun yapamayacağından emin olması zıttına gidiyordu. Tılsım kardeşinin elini tuttu sakinleşmesi için. Çolpan gülümseyerek babasına baktı. "Merak etme, baba. Şirketi yöneteceğim." O sırada Saltuk masanın kenarına geldi ve göz ucuyla Çolpan'a baktı. Alpagu'nun kulağına eğilip bir şey söylediğinde Alpagu gülümsedi.

"Geç sen de." Saltuk Batuga'nın yanına oturmuştu. Tam karşısına geçti Çolpan'ın. Ona bakmamaya özen gösteriyordu. Saltuk, Çolpan giderken ona mor bir çiçek vermişti. Kadın alıp ona gülümsemişti, ikisi de çok gençti. Şimdi aradan uzun seneler geçmiş karşı karşıyaydılar. İkisinin de amaçları değişmişti. Fakat ikisi de yine aynı masadaydılar ve bu süreçte hiç konuşmamışlardı. Çolpan adamın ona dönen bakışlarına içten içe gülüyordu. Bu adamın ona yenilmesi hoşuna gitse de artık önüne bakmalıydı. Bu savaşta tekti. Tek hedefi şirketi alnının akıyla bir yere getirmek ve bir yere varmaktı.

Gece olduğunda odasına geri dönmüştü. Emir Çolpan'ı tekrar aramaya başladığında gözlerini devirip telefonu açtı. "Nerdesin sen Çolpan? Türkiye'ye döndün ve bana haber vermedin mi?"

"Ayrılmıştık Emir. O yüzden, haber verme gereği duymadım."

"Çolpan, seni seviyorum. Birbirimizden vazgeçemeyiz."

"Vazgeçemeyen sensin, Emir. Ben vazgeçeli çok oldu. Görüşmemek üzere." Şak kapattı telefonu, yatağın üzerine attı. Odanın kapısı tıklatıldı. Çolpan ayağa kalktı ve kapıya doğru gitti. Tılsım içeri girdiğinde iki kardeş yeniden sarıldı. "Bu gece seninle uyuyacağım."

"Bana sormuyorsun galiba, abla?"

"Senin de özlediğini biliyorum, sus hadi." Çolpan'ı çeke çeke yatağa uzandılar, birbirlerine sarıldılar. "5 senedir seni özledim, o gün... O gün... Benim için yaptın ama ben severek evlendim Alpagu'yla." Çolpan sessiz kaldı. "Batuga doğduğunda burada olmanı çok isterdim. 4 yaşında ama nasıl zeki görüyorsun değil mi?" Çolpan buna başını salladı. "Çok büyümüş, çok güzel bir çocuk."

"Abla, o sana iyi davranıyor mu?"

"Evet, iyi davranıyor."

"Peki Vera?"

"Bunu konuşmasak..." İç çekti Çolpan. "Vera'dan vazgeçmedi değil mi? Abla sen bunlarla baş edemezsin."

"Sen olsaydın edebilirdim belki... Sen de gittin."

"Temiz bir hayatımız olsun istiyorum. Batuga'ya ve sana temiz bir gelecek vadediyorum. Bana bu konuda yardım et, destek ol."

"Bir şey yapamam Çolpan. Babam ve Alpagu özellikle tembih etti. Bu yolda yalnız yürüyeceksin."

"Tamam." Dedi Çolpan bu gergin konuşmamayı uzatmamak için. Ablasına sıkıca sarıldı ve onun sıcaklığında uyudu.

İlk iş günü sabah kahvaltı yapmadan evden çıktı ve arabasıyla şirkete gitti. Heyecanlıydı. Destan Ajans yazısının önünde heyecanla duruyordu. Yıllarca bugünü beklemişti. İçeri girdi. Tüm gün iş kuralları ve imzalar hakkında uğraşırken gece olduğunu fark etmemişti. Tam o sırada kapı tıklatıldı. "Gir." Diye seslenen Çolpan'ı bir şaşkınlık bekliyordu. "Emir?"

"Çolpan." deyip elindeki papatyalarla kadına sarıldı. Çolpan itti adamı. "Benden vazgeç demedim mi sana?"

"Ben de senden vazgeçemem dedim. Buraya kadar geldim." Etrafa baktı. "Şirketin çok güzelmiş. Yatırımlarımı buraya yapmak isterim. Sen istemez misin?" Çolpan ağzını kenetledi sinirden. Gülümsedi sonra. "İstemem, çık şimdi!" Akşam olduğu için herkes gitmişti, bağırışını kimse duymuyordu. "Çolpan." Dedi adam kadına iyice yaklaşırken. "Biz birbirimiz için yaratılmışız. Kabul et." Sıcak nefesi kadına ulaştığında Çolpan yüzünü buruşturdu. "Bir adım daha atarsan seni mahvederim." Adam kadının beline asıldı. Çolpan iç cebindeki çakıyı çekti ve adamın omzuna sapladı. "Mahvederim demiştim." Adam şok olmuş bir şekilde yere düşerken ne yapacağını düşünüyordu. Babasına söylerse şirket mevzusu kapanırdı, Alpagu'ya söylese bu olayı ona karşı kullanırdı. Gözlerini kapattı ve telefonu tuşladı.

"Saltuk. Bana yardım etmen gerek."

"Ne istersen."

Çolpan ve SaltukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin