Mardinli Salpan

86 4 125
                                    

*-*-*

Çok eğlenceli olmasa da hikayeyi yazmak istedim. Yorumlarınızı beklerim.

*-*-*

Çolpan uçakta heyecanını toplamaya çalışıyor. Boynundaki çuha kolyesini sıkıca tutmuştu. Mardin'e iniyordu. Kardeşi Balamir kolunu ittirdi. "Bu heyecan annemi babamı göreceksin diye dimi, canım kardeşim?" Çolpan gözlerini devirdi. "Senin neden heyecanla Mardin'e döndüğünü bilmesem bu imalarını kabul ederdim, canım kardeşim." Balamir rahatsızca yerinde kıpırdadı. "Saçmalamakta üstüne yok Çolpan."

"Süryaniler diyorum, Balamir. Ça-."

"Sus."

"Senin arkanda olduğumu biliyorsun, değil mi?" dedi gözlerini açarak Çolpan. "Kimi nasıl sevdiğin beni ilgilendirmiyor, ne olursa olsun yanındayım." Balamir ve Çolpan ikiz kardeşti ve Mardinli bir aşiretin çocuklarıydı. Amerika'ya iki senelik yüksek lisans yapmaya gitmişlerdi. Normalde ikisi de hiç ayrılmak istemiyordu Mardin'den. Mardin'de onlara bağlayan bir sevgi ipi vardı kalplerine giden. Fakat babaları zorunlu tutmuştu. Onlar da gitmişlerdi. Fakat bu sefer Çolpan Saltuk ile sonsuzluğa giden bir yolda yürümek istiyordu. Balamir ise Mardin'de sevdiği ile yaşayacak bir alan bulamamaktan çekinip onu da alıp gitmek istiyordu, babası izin vermezdi ki. Derin bir of çekti. Çolpan onun endişesinin farkındaydı ama gerekli desteği ona sağlayacaktı. Kardeşini yalnız koymayacaktı bu yolda.

Uçakta indiklerinde bagaj beklerken yerinde duramıyordu, Çolpan. Yolcu çıkışında çıktıklarında onu gördü. Bavulunu bıraktı ve koşarak Saltuk'a sarıldı. Saltuk bunu bekliyormuşum gibi kucakladı ve döndürdü etrafında Çolpan'ı. Saltuk başını Çolpan'ın boynuna gömdü. "Hoş geldin Çolpan'ım." Çolpan sevdiğinin yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Dudakları buluşacakken "Teyzeeeeeee." Diyen bir ufaklık ayaklarına sarılmıştı. Geri çekildi gülerek ve kucağına alıp döndürdü. "Boranımmm..." Yanaklarını öptü. "Off teyze Boran deme bana. Batuga benim adım."

"O babanın koyduğu ismi napayım teyzecim? Boran işte çok güzel." Güldü Batuga. "Amcammm." diyerek Balamir'in kucağına geçti. Çolpan, Balamir'e baktı. "Bize birkaç saat verin. Sonra hep birlikte eve gidelim."

"Çolpan'ım çok mümkün değil bu. Eve geçmemiz gerekiyor. Sıra gecesi yapılacak sizin şerefinize. Hemen gitmemiz gerekiyor."

"Ne? Sıra gecesi mi? Bir senedir ayrıyız, Saltuk." Aniden Saltuk, Çolpan'ın yüzünü tuttu. "Bilirim, ne kadar süredir ayrıyız ama gerekiyor, baban böyle istedi."

"Yine mi babam? Sen o ne derse yapmaya devam edecek misin?" Saltuk gözlerini hafifçe devirip sevdiğinin belinden tutup ittirmeye başladı. "Hanımcı olmak babanı desteklemeyi gerektirir, Çolpan'ım." Çolpan gülse de sinirlenmişti. Arabaya binerken Saltuk'u itti. "Gerçekten mi, konağa mı gideriz?" Saltuk, Çolpan'ın kulağına eğildi. "O boynundaki kadar gerçek konağa gideriz." İkisi birbirinin yüzüne bakıyordu. Balamir öksürdü. "Çocuk var burada."

"Amerikada partilerde takılmamış olsan çocuk var demeni anlayacağım." dedi arabaya binen Çolpan. "Çalayır duymasın." dedi Batuga içeri geçince Balamir'e. Balamir sessiz bir şekilde Saltuk ile bakışarak anlaştı. Arabaya bindiklerinde Kazancı Bedih'in "Mardin kapısından atlayamadım." Türküsü çalıyordu. Batuga sağa sola sallanıyor ve gülüyordu.

Saltuk bir yandan da söylemeye devam ediyordu.

"Vurmayın arkadaşlar ben yaralıyım,
Elale al giymiş ben karalıyım."

Çolpan ile Saltuk arabanın dikiz camından bakışırken Çolpan kafasını çevirdi sinirle. "Bu gidişle sen kara giymeye devam edersin." Saltuk duymuştu sevdiğinin söylediklerini gülümsedi. Batuga ise bir sonraki müziğe geçti. Eşarbını yan bağlama müziğinde halay çekesi varmış gibi küçük Batuga'nın. Teyzesine döndü ve Saltuk ile aynı cümlede şarkı söylemeye başladı.

Çolpan ve SaltukWhere stories live. Discover now