Dağban ve Tegin Aşkı - 3

48 6 28
                                    


Saltuk, Çolpan ve Tilbe Dağ'a geri dönüyorlardı. Çolpan ve Saltuk atta birbirlerine bakıyor, arada yarışıyorlardı. Tilbe ise onları güler bir yüzle izliyordu. Dağbanlar ile birlikte çıktıkları yolda pusuya düşmemek için büyük bir gayret gösteriyorlardı. İki gün içinde dağa gelmişlerdi, Toygar han oğlunu ve dağbanbaşını gördüğünde derin bir nefes alıp Gök Tengriye alkışlar etmeye başladı. Kün Ata meydanda Göğe alkışlar yaparken kam kadın ona destek oluyor. Davul çalıyordu. Islık okları atıldığında herkes birbirine gülümsüyordu. Dağbanbaşı Çolpan Saltuk'un yanında ikisi böbürlenerek geliyordu. Çolpan'ın kolu hala sarılıydı. Toygar'ın karşısında diz çöküp bağır bastılar. Kalkabilirsiniz şeklinde işaret verdi Toygar. İkisi de karşısında kalktı.

"Alkışlar olsun ki, bize geri döndünüz." Toygar han geniş bir gülümseme ile Çolpan'ı yanına çağırdı. Otağın içine girdiğinde ayağa kalkan Alçin'i gördüğünde ufak bir bakış attı arkasından gelen Saltuk'a. Saltuk ise yutkunmuş ve sert bakışlarla Alçin'e ve Alçin'in abisi Altay bege bakmaya başlamıştı.

"Siz yokken Deniz tegini ve bikesi buradaydı. Bizlere destek oldular. Sağ olsunlar." Bike ve tegin başını salladığında Çolpan ne diye burada olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Hanım." Dedi. "İzninizle, dinlenmek isterim." Toygar han Altay beg ve Alçin bikeye baktı. "Sizleri misafir otağına alalım. Saltuk ve Çolpan ile konuşmak isterim." İkisi yavaşça otağı terk ederken Çolpan ve Saltuk gergin bir şekilde hanlarına bakardı. Altay beg ve Alçin bike ise onlara gözlerini dikmiş bakıyorlardı, sanki bir ışık görmek istermiş gibi.

"Deniz obasından geldiler muştulu haberler için." Çolpan ve Saltuk birbirlerine göz gezdirdiler. Anlayamamışlardı. "Deniz obası dağ obası ile birleşme yapmak ister. Birleşmeyi bilirsiniz, toylar sağlar. Altay beg Çolpan'a, Alçin bike'yi de Saltuk'a yapmak isterler. Bunun içinde benden ve sizden görüş almak için obamıza gelmişler. Ne dersiniz?" Saltuk şok olmuş bir şekilde babasına bakıyordu, Çolpan karşısında bir hanı vardı. Ne diyeceğini bilemezdi. "Çolpan sen ne istersin? Dağbanbaşı olarak istediğin benim için tamamdır." Saltuk kadına bakarken Çolpan ne diyeceğini bilemezdi. Toygar han yavaşça oturdu köşesine. "Bilirim, bu konular zordur. Dağbanbaşı olarak Deniz obasının hanımı olarak gitmek senin için korkutucu gözükür. Fakat Dağ'ın kızı olarak seni alacaklar. Sen de benim kızım olarak belleneceksin. Arkanda her daim Dağ hanlığı olacaktır. Ben varken de yokken de. Değil mi Saltuk?"

Saltuk yutkunmuş. Babasına ne diyeceğini anlatmaya çalışıyordu. "Bu iş Dağ için yapmanızı isterim. Ticaretimizi kuvvetlendirmemiz gerekir, bilirsiniz." Başını kaldırdı Çolpan. "Hanım... Ben ne diyeceğimi bilemem. Bu kararı vermek için zaman isterim." Saltuk, Çolpan'ın cümlelerinin ardından söze girdi. "Han babam, benim gönlüm başkasındadır." Toygar han kaşlarını çatmış oğluna bakardı. Çolpan "İzninizle hanım." Diyerek kaçmaya çalışırken Saltuk'un sesini duydu Çolpan.

"Gönlüm dağbanbaşındadır, han babam." Çolpan ne diyeceğini bilemez şekilde geri döndü hanına ve teginine. Başını eğmiş, kaldıramazdı. "Çolpan çık!"dedi Toygar han. Çolpan başını kaldırdı, hanının kızgınlığını görmüştü. Bir şey demek için bir adım öne atıldı. "ÇIK!" Çolpan gözleri dolmuş şekilde Saltuk'a baktı. Saltuk başını salladı kadına. Çolpan çıktı. Kalbi sökülmüştü. Han otağından çıkarken merdivenleri yavaş yavaş iniyordu.

O sırada misafir otağından Altay begin onu izlediğini fark etti. Gözlerinin içine bakıyordu adam. Çolpan ise ağlamak üzereydi ama dağbanbaşı olduğu için dimdik durdu ve ona bakan gözlere öfke ile bakmaya başladı. Yavaş yavaş kendi otağına gitti ve Tilbe çoktan yatağa çökmüş halde buldu. Yatağını açtı ve girer girmez ağlamaya başladı. Tilbe yanına gelmiş, soru sorardı. "Canın mı yanar?" Hıçkırıklar Tilbe'nin de gözlerini doldurmuş. "Kün Ata'yı çağırayım mı?"

Yorgandan başını kaldırdı Çolpan. Başını iki yana salladı. "İstemem."

"Ne oldu?" dedi Tilbe tekrardan endişeleniyordu. Çolpan'ın gözyaşlarını sildi. "Ne oldu Çolpan?"

"Beni Deniz obasına vermek isterler, Saltuk'u da Deniz obasının bikesini almak isterler." Tilbe gözlerini açmış şaşırmıştı bu sözlerle. "Ne?" Şaşkınlığını kısa sürede atıp kadına destek olması gerektiğini anladı. "Saltuk halleder, merak etmeyesin."

"Nasıl etmem Tilbe? Saltuk daha tegin. Babasına söz geçiremezse ne olacak?"

"Seni istemediği bir evliliğe zorlamaz ki, Toygar han. Hem sen onun kızı değilsin evlenmek zorunda değilsin."

"Saltuk? Saltuk zorunda değil midir babasının dediğini yapmaya?"

Tilbe'nin buna verebileceği bir cevap yoktur. "Saltuk, Alçin ile toy kurarsa ben buralarda duramam Tilbe." Tilbe sıkıca sarıldı candaşına. "Şşşşt, şimdi bunları konuşmanın zamanı değildir."

Saltuk o sırada babası ile ciddi bir tartışmaya girmişti. "Dağbanbaşı ile toy kurmak istemek nedir? Delirdin mi sen?"

"Baba, ben ondan başkasını istemem. Neden anlamazsın?"

"Sen teginsin! Sevdiğini değil, olman gereken ile olursun!" Saltuk sinirle birkaç adım attı babasına doğru. "Senin gibi mi? Anamı kahrolasıca bakışlarınla öldürdün. Hiç sevmedin." Hınçla nefes aldı adam. "Beni de sevmedin baba. Şimdi de senin gibi mutsuz bir evlilik yapmamı istersin?"

"Saltuk! Haddini aşmayasın!"

Saltuk babasının gözüne içine baktı. "Ben teginim, sen ölünce bu oba benim olacak. Beni istemediğim hiçbir şeye zorlayamazsın. Bil ki, Çolpan dışında biriyle toy kurmamı istersen bu obayı terk ederim. Oğlun olmayı reddederim."

Toygar han güldü oğlunun bu lafına. "Yapabileceğini mi sanarsın? Bensiz, unvansız öylece var olabileceğini mi sanarsın?"

"Ben Dağ obasının Toygar hanın eşi Aysu Hatunun oğluyum. İstersem yaparım." Saltuk başı yana düştüğünde babasının ona tokat attığını anlamıştı. "Ananın adını anmayasın." Tokat yüzünde iz bırakmıştı. Toygar han yaptığı şeyden dolayı pişmandı ama ne yapacağını bilememişti.

"Beni zorlama hanım. Yapacaklarımdan sorumlu olmam." Saltuk han otağından çıkıp hızlıca kimseyi takmadan Çolpan'ın kaldığı otağa girdi. "Çolpan." dedi. Tilbe ayağa kalkmış, dışarı çıkmak için hazırlanmaya başlamıştı. Kadın adamın yüzüne bakmak istemezdi.

"Bilirim üzgünsün. Çok çalıştın, emek verdin dağbanbaşı olmak için... Senden bir şey istesem?" Çolpan başını salladı söylemesi için gözlerine bakamıyordu kadın. "İstesem her şeyi bırakıp benimle gelir misin?" Kadın şaşkınlıkla başını kaldırdı. Gözleri yaşlıydı... Saltuk gözyaşlarını sildi ve eğilip kadının gözlerini öptü. "Nereye?" diye fısıldadı Çolpan. Saltuk çok bir şey demek istemiyordu. "Benimle nereye olursa gelir misin? Onu sorarım ben."

Çolpan adamın yanağına koydu elini. "Gelirim amma nereye gideriz dağ dışında? Ben başka yer bilmem."

"Ben bilirim."

"Saltuk? Yoksa?"

Saltuk başını salladı konuşmamak için. Kadın bir anda "Nasıl?" dedi fısıldayarak. "Anamı buldum. İki bahardır onun yanına gider gelirim." Çolpan gözlerini açmış. "Ne?" diye bağırdı bir anda. "Ne dersin sen?"

"Duydun. Burası olmazsa Demir obasına gideriz."

"Demir obası yok oldu, Saltuk."

Saltuk başını iki yana salladı. "Olmadı. Bir avuç insan ile yeni bir oba kurdular."

Çolpan şaşkınlıkla baksa da sonunda gülümsedi. "Anan nasıl?"

"Seni bekliyor." Çolpan'ın bakışlarını görünce gülümsedi. "Seni anlattım, seni çok merak ediyor. Küçük halini hatırlıyor. Ceylan gözlüm kızım diyor."

"Çok güzeldi... Güzel mi yine?"

Başını salladı Saltuk. "Ne yaparız şimdi?" dedi Çolpan.

"Hanımızın kararına göre ilerleyeceğiz." Diyerek planını anlatmaya başladı Saltuk. Çolpan ise plana şaşırdığında adamın dudaklarına kondurduğu öpücükle planı unutmuştu bile. İkisi öpüşlere kendini bırakmıştı. "Seni seviyorum, Ecem." Diye fısıldadı Saltuk tekrar kadının dudaklarına gömülmeden önce. 

Çolpan ve SaltukWhere stories live. Discover now