band grubunun gözdesi

23 6 0
                                    

göz yaşlarımı silip jisung ile lavabodan çıktım. bizimkilerin yanına inene kadar hiç bir şey düşünmemiştim. bu benim için çok zordu ama saçma sapan şeylerle kafamı doldurarak chan'i felix'i yada seungmin'i aklımdan atmaya çalışıyordum.

"sana bir şey diyeceğim." jisung aniden durup bana döndü. kafamı hafifçe sallayıp baktım. belki de kafamı başka saçma sapan şeyle doldurmam için bana malzeme verecekti, sevindim.

"biliyorum belki yeri ve zamanı değil ama en yakın arkadaşımsın haberinin olmasını istedim." bir süre durduktan sonra gözlerini kaçırdı hemen sonra bana bakıp söyledi. "biz hyunjinle çıkıyoruz."

ne tepki vermek gerekiyordu ki? şaşırmıştım ama bunu dışarıya yansıtamıyordum. onlar adına sevinmiştim ama bu da olmuyordu. eğer biraz daha kendimi salsaydım sadece ağlardım ama rol yaptım. daha doğrusu duygularımı dışarı vurmak için kendimi zorladım.

"cidden mi? nasıl oldu bu?" dedim. jisung gülümseyerek anlatmaya başladı.

"bilmiyorum dün onun evindeydik. jeongin ile onu sevgili sanıyordum ama değillermiş. sonra aniden beni öptü." gerçekten çok mutlu gözüküyordu bende gülümsedim bu sefer zorlama değildi.

"yani hala sevgili değiliz ama sanırım olacağız."

"vay be kardeşimin ilk sevgilisi ha?" diyerek elimi omzuna attım. gülüşerek diğerlerinin yanına gittik. chan ile felix yan yana oturuyorlardı. yine burnum sızlamıştı ve boğazım düğümlenmişti. jeongin'in yanına oturdum ve onunla muhabbet etmeye başladım. aniden kıyafetlerimi eleştirmeye başlamıştı. o bunun ilgi alanıydı ve bana tavsiyeler vermesi hoşuma gitmişti.

o sırada minho geldi. aşırı mutluydum hemen gidip ona sarıldım. burada olmasını sevinmiştim.

"naber?" dedi bana göz kırparak. "seni özledim ya." dedim ve tekrar sarıldım. arkasında duran siyah saçlı çocuğa baktık hepimiz. minho ona elini uzatıp yanına çekti. "sevgilim, yeonjun." dedi.
benim gülümsemem yüzümden düşmüyorken felix ayağa kalkıp yanımıza geldi.

"ben felix, minho'nun kardeşiyim." dedi elini yeonjuna uzatarak. yeonjun'da ona uzatmıştı. minho kardeşini dürttü ve kulağına fısıldadı. yakınlarında olduğum için duymuştum.

"patavatsız davranma." daha sonra hepimiz yeonjun ile tanıştık. ikiside aynı üniversitedeymiş ve ikiside dans ile ilgileniyormuş. gerçekten yakışıyorlardı çok sevinmiştim.

bir süre daha oturduktan sonra artık her şey başlamıştı. yaklaşık 30 dakika sonra sahne alacaktık. sahnenin arka tarafında ben chan ve jisung şarkılar hakkında konuşuyor son şeyleri kontrol ediyorduk.
ama aklım çok başka yerlerdeydi. sanki 5 metre havada rotasını kaybetmiş bir balon gibi uçuyordu etrafta. ne az önce yaşadığım boktan olaya odaklanabiliyordum ne de sahneye.

"changbin!" chan'in sesi ile daldığım mikrofanlardan gözümü çektim. chan çok gergin ve sinirli duruyordu, haliyle sesi de öyle çıkmıştı.

"kendini toparlar mısın artık?" dedi aynı öfkeli sesiyle. eğer aptal kalbim en yakın arkadaşımı sevmeseydi chan'in biriyle sarılmasını bu kadar abartmazdım ve kötü hissetmezdim tamam mı? bu benim elimde olan bir şey değildi ve en başından onu sevmeseydim belki de şuan onun rahatlatıcı cümlelerini duyuyor olabilirdim ama hayır. beni germekten başka bir şeye yaramamıştı söyledikleri. kalbim heyecandan hızlanırken jisung'a baktım.

bana gülümseyip gözlerini kırptı. yanıma geldi ve konuştu. "sakin ol sadece 15 dakika sürecek, hatta daha az. yanında olacağım." omzumu tutup bana tekrar baktı. rahatlamıştım. evet chan'in yaptıkları kadar etkili olmasada iyi gelmişti. o sırada minho yanımıza geldi, daha doğrusu benim yanıma geldi.

bittersweet - binchanWhere stories live. Discover now